Bir şeyin söylentisi, onun gerçekleşmesinden daha kötü sonuçlar doğurur anlamına gelen “şüyuu vukuundan beter” ifadesi, bugünlerde Ankara’da en çok konuşulan konuların başında gelen kabine revizyonu söylentilerini tam da tarif eden bir durum.
Kabine revizyonu, 31 Mart seçimleri öncesinden beri bir türlü bitmeyen bir dedikodu. Siyasette kabine revizyonu dedikoduları her zaman olur, çok da ilgi görür. Ancak bazı durumlarda hizmetlerin aksamasına neden olabilir. Onun da ötesinde devletin çarklarının durmasına bile yol açabilir.
Revizyon dedikodusu zamanlaması itibarıyla tehlikeli boyutlara ulaşabilir. Yaşadığımız süreç bu anlamda riskli bir süreç
. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yerel seçimlerin neticelendiği günden beri zaman zaman kabine değişikliği ile ilgili sorular yöneltilir. Erdoğan da genelde, “
Birileri istiyor diye kabine değiştirmem, ihtiyaç olursa gereği yapılır”
şeklinde cevap verir.
Son olarak yabancı bir ajansın sorularını cevaplandıran Erdoğan, yine bu yöndeki bir suale şu cevabı verdi: “
Belli olmaz. Şu anda ortada herhangi bir sıkıntı yokken kabine konusunu ele almanın anlamı yok. Çünkü gerek ekonomi olsun gerek diğer alanlarda olsun şu anda arkadaşlarımın hepsi de ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyorlar. Eğer böyle bir şeye aksama olur da gerek duyulursa, onu zaten yaparız. Biz kabineyle alakalı konuda ihtiyacımız olduğu anda bu tür bir şeyi yaparız. Sipariş üzerine böyle bir şeyi yapmayız.”
Meslektaşlarımız kabine değişikliği konusunu MHP lideri Devlet Bahçeli’ye de sordular. Bahçeli’nin siyasi tecrübe dolu cevabı şu şekilde oldu: “Bakanlar Kurulu’nda şunlar değişsin, gündemini taşırsanız muhalefet unsurları olarak, siz de, ‘Muhalefetin bu isteğine cevap veriyorum’ derseniz iki yanlışı birlikte yaparsınız. İki yanlıştan da bir doğru çıkmaz. Hangi bakan bir şey söylemişse muhalefet ‘istemezük’ der. Ne yapacağız her gün bakan mı değiştireceğiz?”
Evet, Cumhur İttifakı’nın liderleri kabine değişikliği konusunda birbirine yakın görüş dile getirirken, her iki lider de değişiklik talebinin kaynağına işaret ediyor. Geçtiğimiz günlerde Ankara’da uzun yıllar önemli görevde bulunan bir büyüğümüzle sohbet ederken, konu kabine revizyonu dedikodusuna gelince dedi ki,
“Bak kardeşim, uzun yıllar Ankara’da çeşitli görevlerde bulundum. Güçlü hükümetler zamanında da, zayıf hükümetler zamanında da, koalisyon hükümetleri döneminde de görev yaptım. Ankara’da siyasetin şekillendirdiği bürokrasi yani üst düzey bürokrasi yalpalamaya başlarsa orada bir durup düşünmek lazım”
. Aynı şeylere şahit oluyoruz. Bakıyorsunuz siyasi irade tarafından kritik yerlere getirilmiş birileri, sanki icracı değilmiş gibi bol keseden sallıyor.
Buradaki hususa dikkat çekmek lazım. Birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kabine revizyonu dedikodularına kulak asmayın” diyor. Ancak gözlemlerimize dayanarak çok rahat bir şekilde şunu söyleyebiliriz: Siyasetin şekillendirdiği üst düzey bürokrasi her an kabine değişikliği olacakmış algısıyla hareket ediyor.
İkincisi çok daha önemli. Türkiye’de Gezi kalkışmasından bu yana birileri Tayyip Erdoğan karşıtlığında pozisyon almaya başladı ve bu hâlâ devam ediyor. “Erdoğan gitti gidecek” hevesiyle siyaset yapanlarla “Yeter ki Erdoğan gitsin” anlayışıyla her türlü ilkesizliği kendilerine şiar edinenleri bu süreçte es geçemeyiz. Bütün siyasi birikimlerini Erdoğan karşıtlığında paspas edinenlerle, siyasetin şekillendirdiği bürokraside yer alanların yalpalamalarını bu bağlamda iyi analiz etmemiz gerekir
. Erdoğan karşıtlığında siyasi hezeyan içerisinde olanlar, bürokrasideki uzantıları ile her türlü kötülüğü yapabilirler.
Tedbir bizden takdir Allah’tan…