“Eğer bir ülke sınav merkezli bir eğitime sahipse matematiği işlem temelli yapar. Eğer sınav temelli bir ülkeniz yoksa anlam temelli bir matematik yaparsınız. Bizim çocuklarımızın anlam temelli bir matematik öğreniminin önündeki engel sınav temelli bir sistem.”Bu ifadeler yeni Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’a ait. Sayın Selçuk, Cuma günü Ankara’da medya kuruluşlarının temsilci ve eğitim muhabirleriyle bir araya geldi. Eğitim konusunda çok değerli açıklamalarda bulundu. Ama en çarpıcı açıklaması
“Eğer bir ülke sınav merkezli bir eğitime sahipse matematiği işlem temelli yapar. Eğer sınav temelli bir ülkeniz yoksa anlam temelli bir matematik yaparsınız. Bizim çocuklarımızın anlam temelli bir matematik öğreniminin önündeki engel sınav temelli bir sistem.”
Bu ifadeler yeni Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’a ait. Sayın Selçuk, Cuma günü Ankara’da medya kuruluşlarının temsilci ve eğitim muhabirleriyle bir araya geldi. Eğitim konusunda çok değerli açıklamalarda bulundu. Ama en çarpıcı açıklaması şüphesiz sınav temelli sisteme yaptığı vurguydu.
Bakan Selçuk, sınav temelli sistem vurgusunu yaparken, “acaba benim düşündüğümü mü söylüyor” diye kendi kendime sordum. Devamında kurduğu cümleler beni daha da umutlandırdı. “Zamanın ruhunu okuyarak, meselenin gerçekliğini sürdürmek anlamında bir çabamız olacağı açık. Eğitimde yeni bir dil oluşturmaya çalışıyoruz. Eğitim çok mücadele edilen, Türkiye’nin eğitim sisteminin kilitlenmeye çalışıldığı bir dönem. 15 Temmuz üzerinden de bu sınav sistemli yapının nasıl kilitlendiğini gördük” dedi Sayın Selçuk.
İşte mesele tam da bu. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük ihanet şebekesi Fetullahçı yapılanma, devletin bütün kurumlarına sınav temelli sistem sayesinde sızdı. Sisteminiz sınav temelli olursa devlete sızmak isteyen çetelerin ilk hedefi soruları çalmak olur. Nitekim Fetullahçı çetenin yöntemi de bu oldu. Soruları çalmak tek başına bir anlam ifade etmez. Çaldığınız soruları kimlere vereceksiniz? Haydi diyelim verecek kişiler buldunuz, o kişilerin sınavı kazandıktan sonra size hizmet etmeye devam etmesini nasıl sağlayacaksınız? Bu iki sorunun cevabını bulduğunuzda Fetullahçı terör örgütünü çözmüş olursunuz.
Bu örgütün ilk soru çalma olayı, 1984 yılında askeri lise sınavlarında gerçekleştiği söyleniyor. Tarihin bir önemi yok. Ha iki yıl önce ha iki yıl sonra. Ancak olay çok önemli. 1984 yılında soru çaldıklarına göre, bu soruları servis ettikleri öğrencileri hangi tarihten itibaren hazırlamaya başladılar. Soru çalmaya karar verdiklerine göre, bu soruları kimlere vereceklerine ilişkin hazırlığın önceden yapıldığını rahatlıkla öngörebiliyoruz. Peki, askeri lise soruları kimlere verilir? Tabi ki ortaokul öğrencilerine. 1984 yılından geriye gittiğimizde Fetullahçı çete, hangi dönemde ortaokul çağındaki çocukların beynini yıkamış: 1981-82-83. Yani 12 Eylül darbe yönetiminin hüküm sürdüğü dönem.
Bu konu çok teferruatlı. Başka bir zaman kapsamlı değerlendirmek lazım. Asıl konumuza dönelim. Sınav temelli eğitim sistemi. Fetullahçıların gerçek yüzlerini gösterip hükümete savaş açtıkları dönem ne zaman? Dershanelerin kapatılacağı tartışmalarının başladığı 2013 Ekim-Kasım ayları. Çünkü dershane Fetullahçıların insan kaynağı temin edip çaldıkları soruları servis ettikleri alan. Yani Fetullahçı çetenin ana kaynağına el atılınca, örgüt gerçek yüzünü göstermeye başladı.
Madem Sayın Selçuk bu kadar önemli bir konuya temas etti. O halde bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesine yardımcı olacak bir-iki anekdot paylaşalım:
FETÖ’nün temeli eğitimdir. Her yerde her alanda FETÖ geri çekilir, eğitimde geri çekilmez. FETÖ’nün bilinen, aleni olan kurumları ve o kurumlardan mezun olanların örgüt nezdinde hiçbir önemi yok. FETÖ’nün kripto okulları ve dershanelerin yüzde 80’ine ulaşılmış değil. Hakan Çiçek, Akıncı Üssü’nde yakalanmasaydı Anafartalar Koleji gibi FETÖ’nün Kemalist görünümlü okulları olduğunu belki de hiç bilmeyecektik.
Kasım 2016’da dönemin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 2002-2007 tarihleri arasında askeri lise sınavlarına giren öğrencilerin 5’te biri olan bin 590 öğrencinin ortaokulun bir kısmını veya tamamını yurt dışında okuduklarını tespit ettiklerini söylemişti. O tarihten beri bin 590 öğrencinin ortaokulu yurtdışında niye okuduğuna dair bir inceleme yapılmamış. Bu olayın peşine düşünce daha vahim bir sonuca ulaştım. 15 Temmuz sonrası askeri liseler kapatılınca öğrenciler sivil liselere kaydırılmak istenmiş. Hangi öğrencinin nereye yerleştirileceğine dair yapılan çalışma esnasında benzer bir durumla karşılaşılmış. 15 Temmuz sonrası askeri lise öğrenciliği statüsü devam eden 1000 öğrencinin de ortaokulun bir kısmını veya tamamını yurt dışında okuduğu tespit edilmiş. Bunların akıbeti ile ilgili de bir sonuç yok maalesef. Askeri liselere sızmak için kullanılan bu yöntemin diğer mahrem meslekler için de kullanılıp kullanılmadığını bilen yok. Dolayısıyla belli bir tarih baz alınarak, ortaokulun bir kısmını ya da tamamını yurt dışında okuyan öğrenciler üzerinde bir çalışma kaçınılmazdır.
Sözün özü: Sadece sınava dayalı sistemi ele alarak, sonuç elde etmemiz mümkün değil. Fetullahçı çetenin lise giriş sınavlarından, üniversite sınavlarına; kamuya yerleşme sınavlarından, akademik sınavlara; kaymakamlık sınavlarından, kurmaylık sınavlarına kadar her alanda soru çaldığı artık aşikârdır. Geleceği dizayn ederken, geçmişin de hesabını sormamız lazım.
Basın toplantısının ardından Bakan Selçuk ile fotoğraf çektirmek için ayaküstü de olsa birkaç cümle sohbet ettik. “Sınav temelli sistem vurgunuz çok önemli “ dedim, “Fetullahçı çete için çok kullanışlı bir sistem” diye karşılık verdi. Sayın Bakan teşhisi yaptığına göre, inşallah başarılı bir tedavi sürecine giriyoruz demektir…
#eğitim
#Sınav
Yorumlar
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Henüz yorum bulunmuyor
İlk yorumu siz yapın.
Kapat
