Sosyal medya platformları uzun zamandır Türkiye’nin gündemindeki yerini koruyor. Son zamanlarda zaten hararetli tartışmalara neden olan sosyal medya, Erdoğan-Albayrak ailelerinin yeni doğan torunlarının ardından bu platformlarda yapılan küfürlü paylaşımlarla bardağın taşmasına neden oldu.
Var olan yasal düzenleme çalışması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert tepkisinin ardından yeniden gündeme geldi ve bu konuda çalışmalara hız verildi. MHP lideri Devlet Bahçeli de tepkisini yasa çıkana kadar hesabını askıya alarak gösterdi. Bu tepkiye MHP’liler başta olmak üzere çokça kişiden destek geldi.
Sosyal medya ile ilgili yasal düzenlemeye olan ihtiyacı aklı başında olan hiç kimse inkâr edemez. Üç sebeple bu düzenleme kaçınılmaz.
Birinci sebep güvenlik; bütün terör örgütleri bu platformlar üzerinden kirli propaganda yapıyor. Ekonomik tetikçiler, toplumsal kaos peşinde olanlar bu platformlar üzerinden örgütleniyor.
İkinci sebep, hakaret ve iftira; son olaylarda olduğu gibi bu platformlar üzerinden mahalle kavgasında bile söylenmeyecek küfürler söyleniyor, hakaretler yapılıyor. İtibar suikastı yapmak isteyenler için de en uygun platform yine sosyal medya. Her türlü iftira, karalama, çirkin saldırı için bu platformlar kullanılıyor.
Üçüncü sebep ekonomik; bu platformlar tek kuruş vergi vermeden Türkiye’de milyarlarca lira kazanıyor.
Ekonomik manipülasyonlar nedeniyle ülkeye verdikleri zararı hesap etmek mümkün değil. FoxTv’nin sunucusu Fatih Portakal’ın Türkiye’de sermayeye el konacak şeklindeki yalan paylaşımının tek başına maliyeti milyarlarca lira.
Türkiye, sosyal medya platformlarının yıkıcılığı ve gerçek yüzü ile Gezi sürecinde karşılaştı. Yalanın bininin bir para olduğu dönemdi Gezi terörü. Çok ayrıntısına girmeye gerek yok. Hepimiz hatırlıyoruz o yalan ve küfürleri. CHP’liler müftü karısı kılığına girmişlerdi, başkaları başka kılıklara girip, kuyruklu yalanlar söylüyorlardı. Hakaret ve küfürler ise bir külliyatla ancak anlatılır.
Gezi provasının ardından sosyal medya platformlarının en çirkin yüzünü 17-25 Aralık’ta başlayıp 15 Temmuz ve günümüze kadar devam eden süreçte gördük. Pensilvanya sapkınının gördüğü iddia edilen bir rüyaya iman eden avaneleri, twittlerini 5’e 10’ katlayarak, bildikleri bütün alçaklıkları sergilediler. Fuatavniler, ‘kaç saat oldu’lar, kadın kılıklı keller, Atatürkçü görünümlü profiller ve daha neler neler.
Muhalefet sosyal medya ile ilgili düzenleme yapılmasını istemiyor. Çünkü sosyal medya tam da onların arzuladığı bir sonucun doğması için iyi bir platform. Terör artsın, ekonomi çöksün, toplumsal kaos oluşsun, ülke yönetilemez hale gelsin, o zaman belki yarım kalan 15 Temmuz amacına ulaşır beklentisi içindeler.
Peki, bu muhalefet anlayışıyla sosyal medyada var olarak, netice alınabilir mi? Bunun tartışılması lazım. Ya da sosyal medyada düzenleme yapınca sorunlar aşılabilir mi? Bu konuda da bir kanaat yok. O halde yapılacak şey, Sayın Bahçeli’nin tavrını ortaya koymak olmalı.
Bir zamanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “twitter mıwitter” diyerek, önemsemediği bu alanı yeniden önemsenmeyecek hale getirmek olmalı. Başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere, Türkiye’de bütün kurum ve kuruluşlar sosyal medya hesaplarını askıya almalı. Bu alandan hiçbir paylaşım yapılmamalı, kendileri çalıp kendileri oynamalı.
Bu platformlar ABD ve İsrail istihbaratlarının bilgi toplama platformlarıdır. Burada paylaşılacak her bir bilgi, bu platformların perde arkası sahipleri tarafından yapay zekâ kullanılarak çeşitli mühendislik operasyonları yapılmaktadır.
Toplumsal kaos ve kalkışma için bu platformlar dikkatle izlenmeli. Şimdi var mı bilmiyorum, eskiden Başbakanlık bünyesinde “Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu” vardı. Bu kurul hâlâ varsa buna sosyal medyayı da dâhil ederek, küçük büyük herkesi koruyan bir kurul oluşturulmalı.
Bu konuda muhalefetten medet ummaya kalkmak tarihin en büyük saflığı olur. Gezi başta olmak üzere bu platformlarda hakaret ve küfür şampiyonluğunu elden bırakmayan muhalefetle varılacak bir uzlaşı yoktur.
Bir kadın olan ve o dönemde siyasi temsil olarak il başkan yardımcısı olan Canan Kaftancıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ölmüş annesi için duvarlara yazılan küfrün fotoğrafını paylaşıp “Ben yazmadım miki yazdı” dedi. Böylesine alçak bir zihniyetle karşı karşıyayız. Hadi o meşrebinin gereğini yaptı. Peki, bu alçaklığı yapanı il başkanlığına terfi ettirenlere ne denmeli?
Sakın, ‘Bu çağda sosyal medyasız olur mu?’ diye düşünmeyin. Hedefiniz Z kuşağı ise bildiğiniz yoldan yürümeye devam edin. Ama Asım’ın Nesli’nin peşinde iseniz, “sosyal medyasız hayat çok rahat.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.