Çok yoğun günlerden geçiyoruz. Günü başladığımız gündemle bitiremiyoruz. Sabah güne başka gündemle başlıyoruz, akşam başka gündemle yatıyoruz. Suriye idi, Libya idi, Doğu Akdeniz idi, Kanal İstanbul idi, Türkiye’nin Otomobili idi derken, geçen hafta çok önemli bir olayı gözden kaçırdık. Hürriyet Gazetesi’nin manşetinde yer alan Adil Öksüz’ün MİT’çi olduğu yalanıyla ilgili haber.
Fetullahçı hainler, 15 Temmuz’un başarısız olmasının ardından olayı üzerlerinden atmak için darbenin sivil beyni olan Adil Öksüz’ün MİT’çi olduğuna dair sahte belge düzenlemişlerdi. Hürriyet Gazetesi de bu sahte belge düzenleyen mahrem imamın yakalandığını ve itirafçı olduğunu manşetine taşıdı. Yeni Şafak Gazetesi de bu mahrem imamın CHP lideri Kılıçdaroğlu ve CHP’nin FETÖ Araştırma Komisyonu üyelerine gönderdiği 3 sayfalık sözde bilgi notunu haberleştirdi.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP’nin neredeyse bütün sözcüleri ve gazeteci Can Ataklı, 15 Temmuz ile ilgili bütün söylemlerini o bilgi notuna göre şekillendirdiler. O bilgi notunda ne yazılmışsa Kılıçdaroğlu ve adamları onu söyledi. Adil Öksüz’ün MİT’çi olduğu bilgisi o notta var. Darbenin tiyatro olduğu o notta var. MİT’in 2014 yılından sonra AK Parti’ye çalışır hale geldiği bilgisi o notta var. Hâsılı 15 Temmuz’dan sonra Fetullahçıların söylediği ve CHP’lilerin dillendirdiği bütün yalanlar o notta var. Hatta ve hatta, Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın o gece Erdoğan’ı facetime üzerinden CNN Türk yayına bağlama senaryosunun bir gün önce kurgulandığına ilişkin kuyruklu yalan da o notta var.
Bu notu hazırlayıp başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP’lilere ve bazı mahfillere gönderen mahrem imam kim, nerenin mahrem imamı? Bu mahrem imam MİT mensubu Fetullahçıların mahrem imamı. Ne zaman yakalandı, ne zaman itirafçı oldu bilmiyoruz. Çünkü MİT’ten ihraç olan Fetullahçıların yargılamaları basına kapalı yapılıyor. Bundan dolayı da ‘darbe tiyatro idi’ yalanını uyduran Fetullahçı neredeyse amacına ulaşıyordu. İşin düşündürücü bir tarafı da neredeyse tüm dünyanın bile inanacağı bu yalanı uyduranı yakaladığımız halde niye anında ilan etmedik? Dolayısıyla MİT’ten ihraç edilen hainlerin yargılanmasındaki gizlilik konusunda abartıya gitmemek lazım.
Şimdi gelelim işin asıl noktasına; Fetullahçı mahrem imam bu maili o zaman CHP’li olan şimdiki İYİ Partili Aytun Çıray’a da gönderdi. Aytun Çıray, sorumlu bir vatandaş yaklaşımıyla konuyu savcılığa bildirmiş. Peki, Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer CHP’liler kendilerine gaipten gelen böyle mailler ile ilgili ne yaptı? Peşinen iman mı etti, hiç mi şüphelenmedi? Anamuhalefet partisinin genel başkanısınız, çakma bir mail adresinden size bir mail geliyor, kimdir nedir, bakmadan alıyorsunuz mailden gelen bilgileri elinize, televizyon televizyon gezip anlatıyorsunuz, Meclis’te grup kürsüsüne çıkıp yüksek sesle dillendiriyorsunuz. Bunun izahı var mı?
O zaman bize şu soruyu sormak şart olur; bir Fetullahçı mahrem imamın yazdığı “15 Temmuz darbesi tiyatro idi” senaryosunda rol alan Kemal Kılıçdaroğlu oyuncu muydu, figüran mıydı, bilerek ve isteyerek mi o senaryoda yer alan ifadeleri dillendirdi, yoksa farkında olmadan siyaseten işine geldiği için mi? Kemal Kılıçdaroğlu resmen ve alenen mahrem imamın ağzıyla konuştu. Mahrem imamın sözcülüğünü yaptı. Ve bunu yaparken de Fetullahçı hainlerin kendisini yanıltabileceğinden zerre kadar şüphelenmedi.
Bu itirafçı mahrem imam yargılanıyor. Başka hangi itiraflarda bulunduğunu bilmiyoruz. Üzerinde çıkan dijital materyallerde ne var bilmiyoruz. Benzer yalan ve sahte belgeleri kimlere gönderdiğini bilmiyoruz. Hatta bu yalanları gönderdiği kişilerden kendisine geri bildirimler olmuş mu, onu da bilmiyoruz. Aralarında ne tür yazışmalar olmuş, haberimiz yok. Bu yargılama basit bir “MİT’ten ihraç olmuş Fetullahçıların mahrem imamı” yargılaması şeklinde olamaz, olmamalı.
Kılıçdaroğlu başta olmak üzere bu mahrem imamın yazıştıklarının tanık olarak ifadelerine başvurulmalı. Aytun Çıray’ın yaptığı gibi maillerden sonra niye durumun yargıya bildirilmediği kendilerine sorulmalı. Şüpheli durumlar varsa fezlekeler hazırlanmalı. Bu mesele uydurma belge veya Fetullahçı yalanları meselesi değildir. Bu mesele 15 Temmuz’un devamı meselesidir. Bu yalanları ortaya atanlar ve bu belgeleri uyduranlar, 15 Temmuz’u tamama erdirmek için bunları yaptılar. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu, bu senaryoda bilerek rol almışsa Türkiye’nin bekası için Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Libya’da mücadele etmeye gerek yok. Kapıyı içeriden açan varsa kilitlemeye gerek yok.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.