Danıştay 8’inci Dairenin andımız ile ilgili verdiği karar, ‘eski Türkiye’ tartışmalarını yeniden açma konusunda büyük gayretler içerisinde olanlara büyük fırsat sağladı. Yıllarca Türkiye’yi eskisi gibi laik-antilaik, Kemalist-antiKemalist, gerici-ilerici tartışmaları içine çekmek isteyenlere gün doğdu. Andımız geri gelir de Türkçe ezan geri kalır mı?
CHP’nin eski genel başkan yardımcısı, meşhur Musul kahramanı (!) patlattı Türkçe ezan tartışmasını. Olur mu olmaz mı derken, seçim sürecinde bunun hiç de iyi bir tartışma olmadığına kanaat getiren Kemal Kılıçdaroğlu, “Ezan evrensel bir mesajdır” diyerek tarihi (!) bir değerlendirme yaptı ve Öztürk’ün partiden ihracını istedi.
Tartışmalar bitti derken, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın tarihçi-yazar Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret etmesi, eski Türkiye sevdalılarını yeniden harekete geçirdi. 9 Kasım’da yapılan ziyaret sanki 10 Kasım’da yapılmış gibi gösterilerek kampanyalar başlatıldı. Atatürk’ün ölüm yıldönümüne inat bir ziyaretmiş gibi gösterildi. Sosyal medyada oluşturulan sahte hesaplarla kirli kampanyalar yapıldı. Milli ve manevi değerlerimize küfürler edildi. Tıpkı 12 Eylül öncesi öğleden önce sağcıyı, öğleden sonra solcuyu öldüren silah gibi, sabah Atatürkçü mesajlar atan hesaplar, öğleden sonra Atatürk karşıtı mesajlar paylaştı.
Böyle ortam olur da sokak provokatörleri boş durur mu? Bir bakmışız ki memleketin bir yerinden adamın biri Atatürk büstünün tepesine çıkmış, bir başka yerde eline baltayı alan bir kadın Atatürk heykelinin ayağına sallıyor.
Bunları Atatürk’ün adına ahkâm kesmeye başlayanlar izledi. “Efendim Atatürk yaşasaydı şöyle yapardı, böyle derdi, şurayı kapatır, burayı açardı. Ona şöyle karşılık verirdi, şuna böyle derdi”. Söylemler tabi ki beklendiği gibi bir karşı taraf oluşturmak için tahrik dolu. Karşıtlık olsun ki tartışma büyüsün!
Bu süreçte en dürüst davranışı Mine Kırıkkanat ortaya koydu. Maske takmadı, ne düşündüğünü samimi bir şekilde sergiledi. “Atatürk benim ilâhımdır, ona tapıyorum” dedi. Kadıncağızı linç etmeye kalkıştılar. Halbuki hakiki Kemalistler böyledir. Bakın Kemalistler diyorum, Atatürkçüler ayrı bir tartışma konusu. Kemalizm başka bir şeydir. Kemalizmin esaslarını Munis Tekinalp, nam-ı diğer Moiz Kohen yazdı. Kohen’in amacı Türklere yeni bir din uydurmaktı, epeyce de cemaati olmuştu.
Kemalizm dininin edebiyatçıları, şairleri de vardı. En meşhurları Behçet Kemal Çağlar. Meraklıları bilir. Atatürk adına ezan icat etti, mevlid yazdı. Ama en önemli şiiri tabi Atatürk’ü ilahlaştırdığı şiiridir:
Nerde böyle bir kıble gösteriyor hangi din?
Ayağının altında Peygamber Muhammed’in
Ani bir mucizeyle bir miktar uçan kaya
Yanında adi bir taş parçası ey Çankaya
…
İşte dizüstü geldim gözlerim dolu dolu
Rab kulu olsun iller bizler Gazi’nin kulu
Cemalini vadetsin Allah başka kullara
Bize nasip olmuştur şimdiden bu manzara.
Evet, 1933’te Hâkimiyeti Milliye gazetesinde böyle buyurdu Behçet Kemal Çağlar. Kâbe Çankaya’nın yanında adi bir taş parçası, Atatürk de cemâlini gösteren ilâh…
Yok yok eski defterleri açmak gibi bir niyetim asla yok. Ama o çok eleştirdikleri Kadir Mısıroğlu işte böyle kafaların hüküm sürdüğü dönemde meydana çıktı. Bu kafaların anlattığı Atatürk’ü eleştirdi.
İsteyen istediğine inanabilir. İsteyen istediğine de tapabilir. Bizim dinimizde zorlama yoktur. Başkalarının ilâhlarına da hakaret etmek yoktur.
“Allah’tan başka ilâh yoktur” anlamına gelen “Lâ ilâhe illâllah”ı zor zamanlarda ve sabır gerektiren durumlarda bol bol tekrarlamak insanın yüreğini ferâhlatır. Bugünlerde tavsiye ederim. Karadenizlilerde bu çok yaygındır. Rahmetli babaannem daraldığı zamanlarda hep “Lâ ilâhe illâllah” derdi.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.