Ensar, muhacir, münafık

02:2128/05/2018, Monday
G: 28/05/2018, Monday
Hüseyin Likoğlu

Tarih boyunca mazlumun yanında yer alan, zulme uğrayanlara kapılarını açan Türk milletinin bu özelliği ne yazık ki son dönemlerde seçim malzemesi haline getirildi. Çok derin araştırmalar yapmaya gerek yok. Hepimizin bildiği örnekler bile yeter.İspanyolların zulmüne uğrayan Yahudilere kapılarını Osmanlı açtı. Hitler’in zulmü karşısında yine Yahudilere kucak açan Türkiye oldu. Saddam’ın, kimyasal silahlarını doğrulttuğu Kürtlerin sığındığı yer yine Türkiye idi. Eminim ki tarihçilerde bunlar gibi onlarca

Tarih boyunca mazlumun yanında yer alan, zulme uğrayanlara kapılarını açan Türk milletinin bu özelliği ne yazık ki son dönemlerde seçim malzemesi haline getirildi. Çok derin araştırmalar yapmaya gerek yok. Hepimizin bildiği örnekler bile yeter.


İspanyolların zulmüne uğrayan Yahudilere kapılarını Osmanlı açtı. Hitler’in zulmü karşısında yine Yahudilere kucak açan Türkiye oldu. Saddam’ın, kimyasal silahlarını doğrulttuğu Kürtlerin sığındığı yer yine Türkiye idi. Eminim ki tarihçilerde bunlar gibi onlarca örnekler vardır. Suriye’de Esed’in zulmü başta olmak üzere terör örgütleri PKK ve DEAŞ’ın zulmünden kaçanların da hamisi yine Türkiye oldu.

8 yıldır süren iç savaş yüzünden 4 milyona yakın Suriyeli canını kurtarmak için Türkiye’ye sığındı. Bu insanların Türkiye’de hangi zor koşullarda yaşadıklarını hepimiz biliyoruz. Ama buna rağmen, bunların Türkiye’ye tatile geldiğini söyleyenler var. Hatta sahillerimizde kız dikizlemeye geldiğini söyleyecek kadar ileri gidenler bile oldu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçimleri öncesinde 9 Nisan 2015’te “Suriyeliler var. ‘Vatandaşlık vereceğiz’ diyorlar. Razı mısınız? Ben razı değilim. Suriyeli bizim ülkemizde birinci sınıf vatandaş, bizim vatandaşımız ikinci sınıf vatandaş” ifadelerini kullandı. 22 Nisan 2015’te söylemini sertleştiren Kılıçdaroğlu, “Kusura bakma, git kendi ülkene!” dedi.

16 Nisan referandumu öncesinde de benzer gayri insani söylemlere tanık olmuştuk. Şimdi cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimi arifesinde yine aynı söylemleri duymaya başladık meydanlarda.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, “4.5 milyon Suriyeli Türkiye’de yaşıyor. Bayramda gidiyor 72 bin kişi, 1 hafta 10 gün kalıyor, sonra geri dönüyor. Eğer sen gidip 10 gün kalıp geri gelebiliyorsan kal orada devamlı. Ne diye geliyorsun, tatile mi geliyorsun? Demek ki şartların uygun. Gittikten sonra kapatırım kapıyı kalırsın. Burası aşevi mi? Benim ülkemin insanları işsiz” ifadeleriyle 24 Haziran seçimlerine Suriyeli muhacirleri dahil etti.

Muharrem İnce Suriyeli muhacirleri seçim vaadi yapar da Meral Akşener ondan geri kalır mı? Akşener, “Suriye politikası, Türkiye’nin beka tehlikesi haline döndü. 3.5 milyon Suriyeli ülkemizde ne olacaklar belli değil” sözleriyle bu koroya katılıyor.

Peki, kovma vaadinde bulunduğunuz insanlar kim? 100 yıl önce aynı ülkenin vatandaşı olduğumuz insanlar. Yani Kurtuluş Savaşı’nda kurtaramadığımız topraklarda kalan insanlar. Haydi diyelim tarih bilmiyorsunuz. Film de mi izlemiyorsunuz. Rahmetli Kemal Sunal ile Türk sinemasının usta oyuncusu Metin Akpınar’ın başrollerini oynadıkları Propaganda filmini izleseydiniz, bugün ülkelerine kovmakla tehdit ettiklerinizin, ülkelerinden nasıl koparıldığını görürdünüz.

Kovmak istediğiniz insanlar kim? Kuva-i Milliye’nin sınırlarını çizdiği Misak-ı Milli sınırları içerisinde yaşayan insanlar. Eğer Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Hatay politikası başarılı olmasaydı, bugün kovmak istedikleriniz arasında Hataylılar da olacaktı.

İşin daha trajik olanı ise kovmak isteyenler. Bildiğimiz kadarıyla hem Sayın İnce hem de Sayın Akşener muhacir torunları. Yine Kurtuluş Savaşı’nda kurtarmaya gücümüzün yetmediği Selanik ve Batı Trakya’dan Anadolu’ya göç eden ailelerin torunları.

Ensarlık, muhacirlik İslâm tarihinin en önemli konularından biridir. Mekkeli müşriklerin zulmünden kurtulmak için başta Peygamber Efendimiz olmak üzere binlerce Müslüman hicret etmek zorunda kaldı. Peygamber Efendimiz ve beraberindeki Müslümanlara kucak açan Medinelilere ensar, müşriklerin zulmünden kaçıp Medine’ye sığınanlara ise muhacir denildi.

Medine’de muhacirlerin geri gönderilmesi konusunda faaliyet gösteren münafıklar için Allah, Kur’ân-ı Kerim’de Münafıkûn Suresi’nin yedinci âyetinde şöyle buyuruluyor: “Onlar ‘Allah Resulü’nün yanında bulunanlara (Muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler’ diyenlerdir. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar.”

Dolayısıyla ‘Yok efendim Suriyeliler için şu kadar milyar dolar harcandı. Onların yüzünden aç kaldık, işsiz kaldık” gibi beyanlardan vazgeçelim.

Zira “Göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır.”

#CHP