Christian terörü

02:2318/03/2019, lundi
G: 18/03/2019, lundi
Hüseyin Likoğlu

Yeni Zelanda’da İslam’ı hedef alan ve cuma namazı sırasında iki camide 50 Müslümanı katleden Haçlı saldırısı, dünyada yeni bir karanlık dönemin başlangıcı olarak görülmelidir. Saldırı ile ilgili Batı dünyası terör ifadesini bile kullanmazken, Türkiye başta olmak üzere bazı Müslüman ülkelerde “Haçlı terörü” ifadesi kullanıldı.Saldırının bir Haçlı terörü olduğu şüphesiz, ancak Haçlı saldırısının ötesinde bir durumla karşı karşıyayız. Daha doğrusu Haçlı zihniyetinin yeni nesil bir saldırısıyla karşı

Yeni Zelanda’da İslam’ı hedef alan ve cuma namazı sırasında iki camide 50 Müslümanı katleden Haçlı saldırısı, dünyada yeni bir karanlık dönemin başlangıcı olarak görülmelidir. Saldırı ile ilgili Batı dünyası terör ifadesini bile kullanmazken, Türkiye başta olmak üzere bazı Müslüman ülkelerde “Haçlı terörü” ifadesi kullanıldı.



Saldırının bir Haçlı terörü olduğu şüphesiz, ancak Haçlı saldırısının ötesinde bir durumla karşı karşıyayız. Daha doğrusu Haçlı zihniyetinin yeni nesil bir saldırısıyla karşı karşıyayız. İslamiyet’in doğuşundan kısa bir süre sonra başlayan Haçlı saldırıları, günümüze kadar hiç aksamadan devam etti ve devam ediyor.

Yeni Zelanda saldırısı ise yepyeni bir durumdur. 1700’lerin ortalarında ve 1800’lerin başında Hristiyanlık dünyasında yeni bir anlayış zuhur etti. Jonathan Edwards tarafından başlatılan ve “Büyük Uyanış” adı verilen hareket hızlıca kurumsallaşarak bugünkü evangelizmi doğurdu. Kendinden başka her şeye karşı olan bu anlayışın en büyük düşmanlığı İslam’a ve Müslümanlaradır.

Temel misyonunu misyonerlik üzerine kuran bu yapı, o kadar güçlü hale geldi ki, ABD yönetimi başta olmak üzere birçok devletin yönetimini ele geçirmiş durumdadır. Aynı zamanda birçok küresel şirkete sahip olan bu yapı, trilyon dolarlara hükmetmektedir. Bu yapıyı kurumsallaştıranların başı Samuel Zwemer’dir. Bu isimleri özellikle yazıyorum. Zira bu isimler üzerinde araştırma yapmazsak, Yeni Zelanda’da katliam yapan teröristin Facebook üzerinden yayımladığı sözde manifestoyu anlayamayız.

Temel inanışları Mesih’in yeniden dünyaya dönüşü olan bu sapkın yapı, İncil’den çıkardıkları kehanetleri gerçekleştirmeyi ve Mesih’i getirip dünya hâkimiyetini kurmayı amaçlıyorlar. Bu kehanetlerin “Apocalypse Countdown 2015 to 2021: Prophecy Codes and Signs that Signal the End of Days & Armageddon is Imminent” gibi yüzlerce kitaplarda ve “
,
” gibi binlerce web sitelerinde bütün emelleri yer almaktadır.

Evet, bu sapkın anlayışın kimi kehanetlerine göre, 2015-2021, kimi kehanetlerine göre 2018-2025 tarihlerinde İsa-Mesih gökyüzünden inecek. Ancak İsa-Mesih’in inebilmesi için yeryüzünde büyük karışıklıkların olması; Kudüs’ün Müslümanlardan temizlenmesi, Deccal olarak görülen Müslümanların yok edilmesi, dünya nüfusunun en az 3’te 1’inin yok olması gerekir.

Yeni Zelanda’daki terör saldırısına yeniden dönecek olursak, bunu, Mesih’i gökten indirmek için yeryüzünde zemin hazırlamak için yapılan bir saldırı olarak değerlendirmek lazım. Bu saldırıları başlattıklarına göre, benzerlerinin devam etme ihtimali çok yüksek.

Bu teröristler dünyanın en büyük istihbarat birimlerinde yetiştiriliyor. El-Kaide, DEAŞ gibi görünürde Müslüman, gerçekte Mesihçi terör örgütlerinin tamamı bu yapının oluşturduğu terör örgütleridir. Bu sapkın yapı, Med’lerin yeniden uyanışı diye kehanetlerde bulunuyorlar. Med dedikleri Mezopotamya’daki Kürtlerdir. Suriye, Irak ve Türkiye’deki görünürde Kürt orijinli terör örgütleri de bu sapkın yapının maşasıdır.

Fetullahçı terör örgütü, bu sapkın yapının en önemli unsurudur. Bakın Pensilvanya iblisi 1996 yılında neler söylüyor:
“Hazreti Mesih ister şahıs, isterse şahs-ı mânevî olarak algılansın, onun yeryüzüne inmesi öncesinde, bize düşen vazifeler vardır. Bu cümleden olarak, ortamın onun temsil ettiği ruh ve mânâya hazır hâle getirilmesi, Mehdiyet, Mesihiyet soluyan insanların yetiştirilmesi, dünya-ukbâ dengelerinin yeniden yerlerine oturtulması sayılabilir.”

Yeni Zelanda’da katliam yapan Christian teröristin Türkiye’yi bu kadar açık hedef alması boşuna değil. Bu terörist ve arkasındakiler çok iyi biliyorlar ki, İsa-Mesih’i gökten indirmek için yaptıkları plânı bozacak tek ülke Türkiye’dir. Yeni Zelanda’da camide Müslümanlara kurşun sıkan el ile 15 Temmuz gecesi Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçmeye çalışan kahramanlara kurşun sıkan el aynı eldir.

Yeni Zelanda saldırısı son zamanlarda Kudüs üzerinde oynan oyunlardan bağımsız değildir. Bu saldırı yeni dönemde Kudüs konusunda yapılacak plânların ve ihanetlerin habercisidir. Yeni Zelanda saldırısı ile İsrail’in katil Başbakanı Netanyah’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldırısı birbirinden bağımsız değildir. Camide Müslümanlara kurşun sıkan terörist ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kin kusan Netanyahu aynı zihniyetin ürünüdür. Cemal Kaşıkçı cinayetiyle Filistin’in işgali konusunda Suudi Arabistan’ın elini kolunu bağlayan el ile, Mısır’da darbe ile Sisi’yi iş başına getiren el aynı eldir.

Hâsılı kelam, dünya Mesihçi bir terör dönemine girdi. Ya dünya sağduyu ile bu sapkın dönemin defterini dürecek ya da öngörülemez bir şiddet ve savaşa doğru sürüklenecek. Bu konuda en büyük görev Müslüman dünyasına düşüyor. İnşallah Allah, İslâm dünyasına bu feraseti nasip eder…

#Yeni Zelanda