Koronavirüs salgını dolayısıyla alınan önlemler kapsamında berber ve kuaförler kapalı olduğu için saç, sakal uzamasının yanı sıra dip boyası sorunu da yaşıyoruz. Bu durum özellikle saçını boyayan erkekler için daha önemli bir sorun teşkil ediyor. Zira kadınların, saçlarını kendi imkânlarıyla boyama konusunda daha marifetli olduklarını söyleyebiliriz.
Koronavirüs kaynaklı dip boyası sorunu CHP’de başka bir şeyin tetiklenmesine neden oldu. Sabah aynanın karşısına geçen bazı CHP’liler, saçlarının dibindeki beyazlığı görünce darbe zamanının geldiğini düşünüyorlar. Hemen ellerini, yüzlerini yıkayıp gördükleri ilk kameranın karşısına geçip, darbe tehditleri savuruyorlar.
Türkiye’nin genel siyasi tarihine baktığımızda haksız da sayılmazlar. CHP’nin ne zaman dip boya zamanı gelse, darbe yapıldı. 1950’de Demokrat Parti iktidara geldi, üç seçim üstü üste kazanınca CHP’nin saçları kırlaştı. 27 Mayıs darbesi oldu, İsmet İnönü başbakan yapıldı.
1965’te Demokrat Parti’nin devamı olduğunu bile söylemeye çekinen Adalet Partisi ilk seçimini kazandı, tek başına iktidar oldu. İkinci seçimini kazanır kazanmaz düğmeye basıldı. 1971 Muhtırası ile şapkasını Demirel’in eline verdiler, gönderdiler. Ardından Nihat Erim’i CHP’den istifa etmiş gibi gösterip başbakan yaptılar. 1973’te CHP’yi tekrar iktidara taşıdılar.
12 Mart Muhtırası ile temeli atılan kaos planı 12 Eylül’de neticesini verdi. Ülkede darbe için bütün şartlar olgunlaştırıldı ve ‘Netekim Kenan Paşa’ vazifesini yerine getirdi. Kenan Paşa’nın bir vazifesi daha vardı. Demokrasiye geçerken, siyaseti dizayn etmek. Yani, 1983 seçimleri için kurulan siyasi partileri belirleme vazifesi.
Sağdan iki parti, soldan bir parti. Çünkü sol oylar bölünmemeliydi. Görünürde Turgut Sunalp’ın ‘horoz partisini’ destekliyordu Kenan Paşa, ama Halkçı Parti’nin oylarının bütünlüğünü korumak için de kurucuları arasında Erdal İnönü’nün de bulunduğu SODEP’in seçime girmesine izin vermedi. Kenan Paşa’nın gönlü anlaşılan İsmet Paşa’nın oğlundan yana değil, özel kalemi Necdet Calp’tan yana idi.
Anadolu irfanı bu tuzağı 1961 seçimlerinde tecrübe edinmişti. 27 Mayısçılar da aynı taktiği izlemişti. 1961 seçimlerinde de İsmet Paşa’ya karşı üç sağ parti yarıştı. Kıl payı birinci olan CHP, ülkeyi darbecilerin desteği ile 4 yıl yönetti. Anadolu insanı Kenan Paşa’nın bu tuzağına düşmedi, ikiye bölünmedi, Turgut Özal’ın partisini tek başına iktidara getirdi.
90’lı yıllar CHP zihniyeti için altın yıllardı. 91’de beleşten olunan iktidar ortaklığı 95’e kadar sürdü. 95 seçimlerinde Refah Partisi birinci parti olunca yine vesayetin göz bebeği oldular. 28 Şubat sayesinde iktidar ortağı oldular. CHP mızıkçılık yapınca 99 seçimlerine ülkeyi Ecevit taşıdı.
Bu zihniyet için 2002 yılında başladı kâbus yılları.
2000’li yıllarda darbe için çok uğraştılar. E-muhtıra, kapatma davası derken, bir türlü darbe yaptıramadılar. 2000-2010 arasındaki 10 yıllık dilimde ilk kez darbe yapamamanın hüznüyle girdiler 2010-2020’yi kapsayan 10 yıllık zaman dilimine. Ama bu zaman dilimine kendi kendilerine darbe yaparak girdiler. Kendi genel başkanlarını kaset darbesiyle indirerek bir anlamda darbe ihtiyaçlarını giderdiler.
2010-2020 yılları arasında kalkıştıkları bütün darbeler ellerinde patladı. İki darbesiz 10 yıllık dönemin ardından 3’üncü 10 yıllık dilim başlıyor. Her 10 yılda bir yapılan darbeler sayesinde iktidar ortağı olan CHP, bir 10 yıl daha bekleyecek vakit olmadığını biliyor. Bu 10 yıl içinde yeni bir darbe olmazsa CHP’nin dip boyasını yapacağı saçı kalmayacak. Onun için bu yeni 10 yıllık zaman diliminin hemen başında harekete geçtiler.
Eczacı Özgür Özel, dezenfektan üretirken alkolün etkisinde kalarak farenin “O kedi buraya gelecek” demesi gibi darbe çağrısı yapabilir. Canan Kaftancıoğlu, eşinin domuz eti tabağından tattığı için kendini çok güçlü hissetmiş olabilir. Bizim meselemiz onlara laf yetiştirmek olmamalı. Belli ki bunlar bir yerlere güvenerek bunları söylüyor.
15 Temmuz öncesi de darbe çığırtkanlarını hafife alıyorduk. Bu kez aynı yanlışı yapmamalıyız. Unutmayalım ki 15 Temmuz öncesi darbe söylentileri karşısında “TSK’da değil 10 FETÖ’cü general, bir tane bile FETÖ’cü general yok” diyen zihniyet hâlâ aramızda. Dolayısıyla yapılacak şey, CHP’nin darbe severlerine laf yetiştirmek değil, onların güvendiği dağlara kar yağdırmaktır. Bunu nasıl mı yapacağız? Koronavirüs sayesinde her şeyi millileştirdiğimiz gibi insan kaynağımızı da millileştirirsek, bırakın kar yağdırmayı, yerle bir bile ederiz o dağları…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.