Beyaz taşların karanlık plânı

04:3317/12/2018, Pazartesi
G: 17/12/2018, Pazartesi
Hüseyin Likoğlu

Yeleklerin sarı, planların kara olduğu bir döneme doğru yol alıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin erkene alınmasıyla planları bozulan ve bir süre bocalama süreci yaşayanlar, toparlanıp yeni plan yapmış gibi bir hava var sanki. Bu, FETÖ’nün ‘yıkılmadık, ayaktayız’ havası da olabilir. Ama yine de tedbiri elden bırakmamak lazım. Ne demiş atalarımız, “Sen işini kış tut, yaz çıkarsa bahtına.”Her geçen gün daha şiddetli dirençle karşılaşacağız. Çünkü bugüne kadar maşalarla, farelerle meşgul ettiler

Yeleklerin sarı, planların kara olduğu bir döneme doğru yol alıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin erkene alınmasıyla planları bozulan ve bir süre bocalama süreci yaşayanlar, toparlanıp yeni plan yapmış gibi bir hava var sanki. Bu, FETÖ’nün ‘yıkılmadık, ayaktayız’ havası da olabilir. Ama yine de tedbiri elden bırakmamak lazım. Ne demiş atalarımız, “Sen işini kış tut, yaz çıkarsa bahtına.”



Her geçen gün daha şiddetli dirençle karşılaşacağız. Çünkü bugüne kadar maşalarla, farelerle meşgul ettiler bizi. Maşalar tasfiye edildikçe, deşifre edildikçe, onları kullanan el’e yaklaştık. Elin sahibi kendine doğru gelindiğini gördüğü için artık bütün güçleriyle direnecek.

Mesele artık FETÖ, KETÖ olmaktan çıktı. Mesele artık bunların sahipleri, bunları besleyen, yöneten akıl. Bütün cephelerde hazırlık var. Ekonomi cephesi uzun zamandır hareketli, Alevi-Sünni cephesi hareketli, Kürt-Türk ayrılıkçılığı cephesinde yepyeni hesaplar var. Sözde İslâmcı hareketlerde anormallikler var, futbol taraftarlığı üzerinden kurgulanan sinsi hesaplar var. Hâsılı kimi kime nasıl düşürebiliriz üzerinden çok ince ayarlamalar var.

Adamlar yaşadıkları her başarısızlıktan ders çıkarmış. Gezi’ye dâhil edemediklerini nasıl dâhil ederizin üzerinde duruyorlar. 15 Temmuz’da yaşadıkları hezimetin nedenlerini araştırıyorlar. Milletin direnç noktalarını tespit edip onun üzerine oyunlar kuruyorlar. O gecenin isimsiz kahramanlarını tespit edip, tek tek yok ediyorlar veya yok ettiriyorlar. Kime neyi servis edeceklerini çok iyi biliyorlar. Kime ne sufle verecekleri konusunda çok marifetliler. Sufle verecek kadar ensemizdeler. Aynı haberi en radikal soldan, en radikal sağa kadar yayın yapan kuruluşlarda yazdırabiliyorlar.

2012 yılında gazetenin birinde şu başlıkta bir haber yer alıyor: “Mescit düşmanını müdür yaptılar.” Söz konusu atamayı yapan kişi beni aradı: “Hüseyin, sen beni bilirsin, ben böyle bir atama yapar mıyım? Bu arkadaş dört dörtlük bir arkadaş. Nasıl böyle yazılır hakkında.” Ben de olayın peşine düştüm. O gazetede çok değerli arkadaşlarım vardı. Olayı anlattım. Gelen cevap: “O haberi Ankara büro yaptı. Haberin kaynağı ilgili bakanlığın bürokratları.” Haberi yapan daha sonra FETÖ’den tutuklandı. Çünkü ilgili bakanlık FETÖ yuvası. Haberin nedeni iftira attıkları adamın yerine bir FETÖ’cü düşünmeleri…

Bu sistem bugün de aynı şekilde işletiliyor. Birini karalamak veya yüceltmek istiyorlarsa algı operasyonu yaptıramayacakları hiçbir mecra yok. Tıpkı 12 Eylül öncesi öğleden önce sağcıyı, öğleden sonra solcuyu vuran silah olayı ile karşı karşıyayız. Aynı haber iki zıt mecrada aynı materyallerle farklı ve kutuplaştırıcı üslupla yer alıyor. Ama servis eden merkez aynı.

2007 yılı sonu itibarıyla Erdoğan’ın kendilerine mesafe koyduğunu anlayan Fetullahçı çete, yeni bir taktik geliştirdi. Zaten o zamana kadar farklı cemaat ve STK içerisine adam yerleştiren örgüt, o tarihten sonra daha fazla adam yerleştirmeye karar verdi. İstihbarat dilinde buna “pirincin içindeki beyaz taş” denir. Zaten diğer kurum ve kuruluşlara hangi gizlilikle sızdığını biliyoruz. 15 Temmuz darbesini Kemalist kimlikle yapmaya kalktılar. Yurtta Sulh Konseyinin bildirisini tekrar gözden geçirin, sonra da Kenan Evren’in 12 Eylül bildirisine göz atın. Bire bir aynı olduğunu görürsünüz. Eğer 15 Temmuz başarılsaydı, darbeyi Fetullahçı teröristlerin yaptığını belki de hiç öğrenemeyecektik. Kemalistler darbe yapmış sanacaktık. Fetullah Gülen de tıpkı 12 Eylül sonrasında olduğu gibi devletin içinde kalarak, sahibine Hizmet’e devam edecekti.

Seçimler yaklaştıkça yine birilerinin Fetullah ile fotoğrafları servis edilecek, yine aynı tartışmaları yaşayacağız. Şunu unutmamamız lazım. Fetullahçı çete ile mücadele etmek istiyorsak, Fetullah ile fotoğrafı olanı değil, Fetullah ile görüştüğü halde fotoğraf çektirmeyeni bulmalıyız. Fetullah, örgüt görevi vereceği kişilerle fotoğraf çektirmez.

Bugünlerde yine birileri at izleri ile it izlerini birbirine katma gayreti içinde. Gerçi bu gayret hep var olacak, bize düşen görev aynı delikten ikinci kez ısırılmamak. Bu operasyonları kimin çektiğini biliyoruz. Ancak ne yazık ki bunların karargâhını hâlâ bulabilmiş değiliz. Bu operasyonları “pirincin içindeki beyaz taşlar” çekiyor. Yani farklı kurum, kuruluş, ideoloji ve cemaate sızan Fetullahçılar. Dolayısıyla bugünlerde yediğimiz pirinç pilavına dikkat etmeliyiz. Zira beyaz taşlar dişlerimize zarar verebilir. Beyaz taşlar, kara plânlar peşinde…

#FETÖ
#12 Eylül