ABD’nin nafile direnişi

02:2829/01/2018, Pazartesi
G: 18/09/2019, Çarşamba
Hüseyin Likoğlu

Afrin’deki PKK/PYD terör unsurlarına yönelik Zeytin Dalı Harekâtı, uzun zamandır var olan ABD-Türkiye gerilimini daha da ayyuka çıkarttı. ‘Zor oyunu bozar’ sözünün tezahür ettiği bir dönemden geçiyoruz. Fırat Kalkanı Harekâtından sonra Zeytin Dalı Harekâtıyla Türkiye’ye kurulan oyunlar bir bir bozuluyor. ABD’nin Afrin harekatı sonrası günde 40 çeşit yalan söylemesinin nedeni budur. Türkiye’nin kararlılığını ve gücünü sahada sergilemeye başlaması ABD’nin kurumlar arası akordunu bozdu. Pentagon başka,

Afrin’deki PKK/PYD terör unsurlarına yönelik Zeytin Dalı Harekâtı, uzun zamandır var olan ABD-Türkiye gerilimini daha da ayyuka çıkarttı. ‘Zor oyunu bozar’ sözünün tezahür ettiği bir dönemden geçiyoruz. Fırat Kalkanı Harekâtından sonra Zeytin Dalı Harekâtıyla Türkiye’ye kurulan oyunlar bir bir bozuluyor. ABD’nin Afrin harekatı sonrası günde 40 çeşit yalan söylemesinin nedeni budur. Türkiye’nin kararlılığını ve gücünü sahada sergilemeye başlaması ABD’nin kurumlar arası akordunu bozdu. Pentagon başka, Beyaz Saray başka, Dışişleri başka telden çalıyor.


Türkiye’de ise bambaşka bir hava esiyor. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra en büyük kenetlenme oluştu. Kurtuluş Savaşı’ndakileri aratmayan hikayeler, kahramanlıklar yaşanıyor. Kıbrıs Barış Harekatı’ndaki duygusallıklar tekrarlanıyor. Analar, babalar çocuklar seferber olmuş, cepheye yiyecek taşıyor. Camiler dolmuş taşmış, dualar ediliyor. Askerlik şubelerinin önlerinde ‘bizi de askere alın’ kuyrukları oluşuyor. Daha da önemlisi şehitlerimizin vasiyetleri yürekleri dağlıyor. Şehit yakınlarının vakur duruşları gözlerimizi yaşartıyor, yüreklerimizi kabartıyor.

ABD, Birinci Dünya Savaşı’na fiilen katılmadığı için savaştan sonra dünya dizayn edilirken, istediğini alamamıştı. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra istediğini alan ülke oldu. Sovyet tehdidiyle dünya iki kutuplu hale geldi. ABD, komünizm tehdidini kullanarak Avrupa başta olmak üzere dünyanın yarısını, Sovyetler Birliği de diğer yarısını kontrol etmeye başladı. Ta ki Sovyetler’in dağılmasına kadar.

Amerika, Marshall yardımlarıyla dizayn ettiği Batı blokunu kendi çıkarları doğrultusunda sonuna kadar kullandı. Türkiye’yi istemeye istemeye kontrol altında tutmak ve NATO’nun uç karakolu yapmak için Batı blokuna dahil etti. Ancak Türkiye, ABD için kriz sırasında satılacak ilk ülke pozisyonundaydı. Ve nitekim hep öyle oldu.

ABD ile Sovyetler arasında yaşanan Küba krizinde ilk satılan ülke Türkiye’ydi. ABD, 1962-63’te Türkiye’den füzelerini çekerek, bizi Sovyetler karşısında savunmasız bıraktı. 1964’te Makorios Kıbrıs’ta Türklerin köylerini kuşatıp bombalamaya başlayınca dönemin Başbakanı İsmet İnönü, Kıbrıs semalarında Türk savaş uçaklarını uçurdu. ABD devreye girerek, Türkiye’ye verdikleri silahların Kıbrıs’ta kullanılamayacağını ilan etti. Yani meşhur ‘Johnson mektubu.’ ABD’nin bu müdahalesi Kıbrıs’ta Türklerin 10 yıl boyunca katliamlara maruz kalması demekti.

Çok uzağa gitmeye gerek yok. Suriye kriziyle birlikte ABD ve NATO yine bizi yalnız bıraktı. Suriye uçağımızı düşürdü. ABD ve NATO oralı olmadı. Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağı Türk savaş uçakları tarafından düşürüldü. ABD ve NATO yine oralı olmadı. Tam aksine ABD, Suriye krizini fırsat bilerek Türkiye’ye karşı terör ordusu kurmanın peşine düştü.

Türkiye ile ABD arasında 1948 yılında başlayan münasebet, ABD’nin 70 yıldır yaptığı münasebetsizlik nedeniyle son bulma noktasına geldi. ABD ile ilişkilerimizin başlamasıyla Türkiye neredeyse her yönüyle teslim olmuştu. FETÖ bu teslimiyetin ürünüdür, PKK bu teslimiyetin ürünüdür, bir türlü bürokrasimizden söküp atamadığımız mandacı kafa bu teslimiyetin ürünüdür. Ama 15 Temmuz her şeyi tersine çevirdi. ABD’nin bütün kirli emellerini açığa çıkardı. Zeytin Dalı Harekâtına Türk halkının verdiği müthiş desteğin nedeni de budur.

ABD ile ilişkilerimiz artık bundan böyle aynı şekilde devam edemez. Çünkü bu ilişkiler tesis edilirken, her şeyimizi ABD için feda etmiştik. Nuri Demirağ’ın uçak fabrikasını ABD istediği için kapattık. Türkiye’nin ilk savunma sanayi fabrikası olan ve uçak bombaları üreten Şakir Zümre’nin fabrikasını 1949 yılında soba fabrikasına ABD istediği için dönüştürdük. Nuri (Killigil) Paşa’nın silah fabrikası ABD’nin isteğiyle havaya uçuruldu. Türkiye’de darbeler ABD istediği için yapıldı. Ama artık hepsi geride kaldı.

Türkiye artık yerli ve milli duruş sergiliyor. Eskiden yaptığımızın tam tersini yapıyoruz. Milli silah üretiyoruz. Milli tank üretiyoruz. Milli uçak için çalışıyoruz. Askerimiz artık halkına değil, halkının düşmanlarına darbe indiriyor. Türkiye eski Türkiye değil. ABD en çok da buna bozuluyor. Yoksa mesele Afrin olsa ABD hemen gereğini yapar. ABD meselenin ne olduğunu çok iyi bildiği için direniyor. Ama bu direnme nafile bir direnme. Türk milleti kararını verdi. Ya olacağız, ya öleceğiz…

#Afrin