Tasarruf

04:0030/08/2018, Perşembe
G: 30/08/2018, Perşembe
Hayreddin Karaman

Mal, mülk, para… Allah’ın kullarına emanet ettiği varlıklardır; bunları, dünyadaki sahipleri, Allah’ın kitabında koyduğu, Resulüne açıklattığı kurallara uygun olarak kullanacaklardır.İslâm’ın mali ibadetler için koyduğu zenginlik sınırı/ölçüsü oldukça azdır; bunun da sebebi/hikmeti sosyal yardımı ve yeniden dağılımı azami genişlikte yaymak ve ifa etmektir.Bir Müslüman, israfsız bir yıllık geçimine denk düşen cari varlığına (zekata tabi malların miktar ve para olarak bu kadar tutarına-ki buna havâic-i

Mal, mülk, para… Allah’ın kullarına emanet ettiği varlıklardır; bunları, dünyadaki sahipleri, Allah’ın kitabında koyduğu, Resulüne açıklattığı kurallara uygun olarak kullanacaklardır.


İslâm’ın mali ibadetler için koyduğu zenginlik sınırı/ölçüsü oldukça azdır; bunun da sebebi/hikmeti sosyal yardımı ve yeniden dağılımı azami genişlikte yaymak ve ifa etmektir.

Bir Müslüman, israfsız bir yıllık geçimine denk düşen cari varlığına (zekata tabi malların miktar ve para olarak bu kadar tutarına-ki buna havâic-i asliyye denir) sahip ise zekat ödemekle yükümlü değildir(zengin sayılmaz). Bu miktar kadar mesela parası, altını, gümüşü, ticari malı daha varsa ve bu mallar bir yıl boyunca onun mülkiyetinde kalmış ise zekat bakımından zengin sayılır ve zekatını ödemesi gerekir.

Bir yıllık gider dışındaki para veya ticari serveti zekatın tüketmemesi için bununla para veya ek mal kazanmak gerekecektir; bu ise yatırım, üretim ve ticaretle olacaktır.

Müslümanlar ihtiyaçları kadar harcarlar ve sonu gelmez arzularına karşı durabilirlerse bir yandan zekat ve faizsiz borç (karz-ı hasen) verebilmek, diğer yandan ülkenin zenginliğini ve gücünü arttırabilmek için para biriktirirler (tasarruf yaparlar), bu güzel niyetlerle tasarruf mali ibadet ve cihad sayılır.

Peki, halkı Müslüman olan Türkiye’nin diğer milletlere nispetle tasarrufu hangi boyuttadır? Ve tasarrufu az olan bir toplumun hali nice olur?

Ülke çapında tasarruf kısaca şöyle tanımlanıyor:

“Milli gelirin yatırım harcamasına ayrılan kısmı”.

Bu konuda yapılan araştırmalar şunu gösteriyor:

“Türkiye’de kazanıyoruz fakat tasarruf yapmıyoruz. Türkiye’de tasarruf oranları dünya geneline göre oldukça düşük. Gelişmekte olan ülkelerin tasarruf oranları bir tarafa ülkemizdeki oranlar düşük gelir grubuna dâhil olan ülkelerden bile çok daha düşük.”

“Türkiye’de hiç tasarruf yapmayanların oranı yüzde 34. Türkiye bu oranla 12 ülke arasında en üst sıralardaki yerini koruyor. Buna karşın Çin ve Endonezya gibi ülkelerde ise düşük gelir seviyesine rağmen tasarruf oranları yüksek. ‘Gelir seviyem düşük o yüzden tasarruf yapamıyorum’ cevabı da doğru bir cevap değil. ‘Gelir seviyem düşük ama iPhone 6 almaya çabalıyorum’ diyenler var. Bu dengeyi halen oluşturamadık.”

Türkiye’nin %7 kalkınma hızına ihtiyacı var; bu hız yakalanamayınca artan nüfus iş bulamıyor, işsiz sayısı artıyor ve gelişmiş ülkelere göre refah farkını azaltmak mümkün olamıyor.

Türkiye milli gelirinin %4,5’ini kadar yatırım yaparsa %1 büyüme sağlayabiliyor. Türkiye’nin %7 büyümeyi koruyabilmesi için milli gelirinin %31,5’i kadar tasarruf sağlaması ve bunu da yatırıma dönüştürmesi gerekiyor. Halbuki ülkemizin tasarrufu %20’nin de altındadır ve geri kalan kısmının dış kaynaklardan sağlanması gerekir.

Rezerv para yabancının, bizden fazla ekonomik güç yabancının, para ipinin ucu düşmanın elinde, ileri teknoloji yapancılarda, nükleer silah gücü ve ileri korunma imkanları yabancılarda ve bize vermiyorlar; bir ABD’ye, bir Rusya’ya başvurup almaya çalışıyoruz…

Durum böyle iken gece gündüz açığı kapatmak üzere çalışmak; kararında harcayıp geri kalanı tasarruf ederek yatırıma dönüştürmek farz mı, vacib mi, müstehab mı, mübah mı? Buna fakihler karar versinler!

İhtiyaç ortada iken mübah (serbest, olsa da olur olmasa da olur) denemeyeceği kesindir

#EKonomi
#Tasarruf