Kooperatifçiliğimizin durumu

04:0010/10/2019, jeudi
G: 10/10/2019, jeudi
Hayreddin Karaman

Yusuf Üstün Bey bugün de misafirimiz olarak yazıyor: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, en üst düzeyde kooperatifçiliğin geliştirilmesi benimsenmiştir. Anayasamızın 171. maddesi, devlete, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak öncelikle üretimin artırılması ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alma görevini vermiştir. Oysa diğer ülke sistemleri ve uygulamaları ile karşılaştırıldığında, ülkemiz kooperatifçiliğinden kendi potansiyeline

Yusuf Üstün Bey bugün de misafirimiz olarak yazıyor: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, en üst düzeyde kooperatifçiliğin geliştirilmesi benimsenmiştir. Anayasamızın 171. maddesi, devlete, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak öncelikle üretimin artırılması ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alma görevini vermiştir. Oysa diğer ülke sistemleri ve uygulamaları ile karşılaştırıldığında, ülkemiz kooperatifçiliğinden kendi potansiyeline göre beklenen performansın elde edilemediği bilinen bir gerçektir.


Türkiye’de kooperatifler, türlerine göre üç ayrı kanuna tabi olarak kurulmakta ve faaliyet göstermektedirler: Bakanlıkların yeniden yapılandırılması sürecinde, kooperatiflerle ilgili Bakanlıklar ve ilgili birimlerin teşkilat ve görev yapısı da yeniden düzenlenmiştir.

Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine göre, idari bağlılıkta aynı işi yapan kamu kurumları tek çatı (bakanlık, genel müdürlük, kurum vs.) altında birleştirilerek devlet sistemi işletilmektedir. Tam da bu yaklaşımın ruhuna aykırı olarak, bir ticaret şirketi türü olan kooperatiflerin faaliyet gösterdikleri her bir alana göre ayrı bakanlıklara bağlı olması, bu bakanlıklar bünyesindeki genel müdürlükler içerisinde darmadağın bir organizasyon altında bulunmaları, kooperatifçilik alanında politika üretilememesinin ana sebeplerindendir.

Mevcut idari yapılanmada, kooperatifler fonksiyonlarına göre bile değil unvanlarına göre üç ayrı bakanlık arasında adeta ‘rastgele’ paylaştırılmıştır.

Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçildikten sonra, başta bakanlıklar olmak üzere aynı işi yapan birimlerin tek çatı altında toplanması gayretine karşın; kooperatifçilik alanında Ticaret Bakanlığı (Esnaf, Sanatkarlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, 12.000 kooperatif), Tarım ve Orman Bakanlığı (Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 11.000 kooperatif) ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın (Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü, 26.000 kooperatif) sorumlu tutulmaları, idarenin kooperatifçilik alanında çözüm üretme imkan ve kabiliyetinden, gelinen bu aşamada uzak olduğu; bundan dolayı vatandaşın bu alanda kamudan alması gereken hizmetlere ulaşamaması gibi “kabul edilemez bir sonuç” olarak değerlendirilmektedir.

Temel Sorun Alanları

Aşağıda iki temel noktaya acil olarak müdahale etmek gerekmektedir.

*
İdari Sorun Alanı:
Kamunun kooperatiflere yönelik sunduğu hizmet biçiminde çok başlılık. Üç ayrı bakanlık bünyesinde ayrı düzeylerde, aynı konuda çok farklı yorumlarla sistem yönetilmeye çalışılmakta, kamu yönetimi bu alanda adeta bir “kooperatifçilik politikasızlığı” içinde hareket etmektedir.
*
Mevzuattan Kaynaklanan Sorun Alanı:
Kooperatifler Kanunu’ndan kaynaklanan denetim sisteminin eksikliği (hatta hiç olmaması) ve Kurumlar Vergisi Kanunu’ndan kaynaklanan sektörün gelişimini engelleyen hükümler. En yaygın kooperatifçilik alanı olan yapı kooperatifçiliğinin olumsuz örnekleri ile bu alandaki denetim eksikliğinin çarpan etkisiyle, tüm kooperatifçilik sistemine olumsuz yaklaşılmaktadır. Halbuki, kooperatifler yapı kooperatiflerinden ibaret değildir. Ayrıca, kooperatif sistemin vergi mevzuatı değerlendirmesinde “anlaşılamaması”, kooperatifçiliğin gelişiminde caydırıcı etki yapmaktadır.
GÜVEN ARTIRICI
ACİL TEDBİRLER:

Yukarıda da açıklandığı üzere, “aynı anda” sosyal ve ekonomik yapının tamamına nüfuz edebilme fırsatı veren, neredeyse her sektördeki sorun alanlarına çözüm üretebilme imkân ve kabiliyeti bulunan kooperatifçiliğin, dünyadaki diğer uygulama alanlarını incelediğimizde, ülkemizde de hızlı ve güçlü bir biçimde;

* Sigortacılık alanında mutual sigortacılık (kooperatif sigortacılığı) tekniği uygulandığında, toplanan fonlar tamamen yerli ve milli kaynak oluşturmaktadır.

*Tekafül sigortacılığı kooperatif versiyonuyla uygulandığında, toplumda dini hassasiyetlerinden dolayı sigortaya sıcak bakmayan kesimin bu konudaki tereddütleri ortadan kalkmaktadır. (Yeni çıkarılan katılım sigortacılık yönetmeliği dini hassasiyetleri tatmin edecek niteliktedir. Kooperatif versiyonu yanında bu da bir imkandır. H. K.)

*Karz-ı hasen uygulamasının tek tüzel kişilik formu kooperatif şeklindedir.

*Gıda fiyatlarının esnekliğinde önlem alınması için, toptancı halleri re-organize edilerek “üreticiden tüketiciye doğrudan köprü” görevini üstlenebilecek işletme formu kooperatiftir.

*Taşımacılık konusunda neredeyse tüm dünyada “korsan” olarak nitelendirilen aplikasyon taşımacılığının alternatifi, yasal taşımacıların kuracağı kooperatif işletme modelidir.

*Ülkemizde yüksek oranlarda seyreden işsizliğin ve gizli işsizliğin azaltılması noktasında kurumsal çözüm, emek arzında çok çalışanın çok, az çalışanın az ücret almasına dayalı istihdam kooperatifleridir.

*Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri, bireysel enerji üretimi kapasitesini toplulaştırarak enerji ve dış ticaret açığının giderilmesine ciddi katkılar sağlayabilecek potansiyeli haizdir.

Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, geldiğimiz noktada kooperatifçilik sisteminin ülkemizde büyük bir itibar suikastına uğradığı açıktır. Bu itibarın geri edinilmesi ülkemizin geleceği için kaçınılmazdır.

Bu nedenle, yerli ve milli bir ekonomik kalkınma sürecinde en hızlı sonuç alınabilecek alan ve konunun merkezinde kooperatifçiliğimiz gelmektedir. Tarımdan finansa, sağlıktan ulaşıma, enerjiden kültüre “tek başına yapamayacağımız bir işi elbirliği ile yapmak” olarak ele alınabilecek her sektörde, kooperatif çözüm üretebilmek mümkündür

Yukarıdaki yaklaşım ve bir yazıya sığmayacak derinlikteki parametreleri birlikte değerlendirdiğimizde,
Yeni Ekonomi Programı’nda,
başta enflasyonla mücadele olmak üzere “kooperatifçilik odaklı” bir anlayışa geçilmesi çok önemli ve değerli bir adımdır.

Kooperatifçilikte dünyaya ilham vermiş bir medeniyetin mirasçıları olarak, kooperatifleri toplumsal kalkınmanın bir dinamiği olarak ekonomik hayatın her alanına taşımalı, daha çok insanın refahtan daha çok pay almasına aracılık etmeliyiz.

Kooperatiflerin gerek kendi aralarında gerekse devletle ortak çalışması sosyal faydayı ve ekonomik refahı artırmada en etkili yoldur.

Sürdürülebilir bir kooperatifçilik yönetimi, kalkınma hedeflerine ulaşmada en başarılı yöntemdir. Kooperatiflerin sorunlarının çözümü, bu yöndeki çalışmaları daha da kolaylaştıracaktır.

Kooperatifçilik alternatif değil, mecburiyettir.

#Kooperatif
#YEP
#Mevzuat
#TAşımacılık
#Enerji