Fetvalar arasında

04:0020/09/2020, Pazar
G: 19/09/2020, Cumartesi
Hayreddin Karaman

Selâmünaleykümİbadetlerimi yapan ve günlük işlerimde dinin emrettiklerini elimden geldiğince uygulamaya çalışan biriyim hocam.Fakat günlük yaşantımızda bilmediğim konularda sıradan dini bilgisi az Müslüman olarak, müftülük ya da fıkıh alanında bilgili hocalarımıza telefon, mail yoluyla danışarak o konuda neyi yapmanın dinen uygun olduğunu, caiz olup-olmadığını sorarak öğreniyorum.Fakat özellikle günümüzde; kasko, sigorta, borsa, katılım bankalarının altın hesabı ya da bu bankaların yaptığı diğer

Selâmünaleyküm

İbadetlerimi yapan ve günlük işlerimde dinin emrettiklerini elimden geldiğince uygulamaya çalışan biriyim hocam.

Fakat günlük yaşantımızda bilmediğim konularda sıradan dini bilgisi az Müslüman olarak, müftülük ya da fıkıh alanında bilgili hocalarımıza telefon, mail yoluyla danışarak o konuda neyi yapmanın dinen uygun olduğunu, caiz olup-olmadığını sorarak öğreniyorum.

Fakat özellikle günümüzde; kasko, sigorta, borsa, katılım bankalarının altın hesabı ya da bu bankaların yaptığı diğer işlemlerle ilgili uygulamaları konusunda fetva sorduğumda birbirinden farklı fetvalar aldığım oluyor. Ben de böyle durumlarda ne yapacağımı ve dinen ne yapmam gerektiğini öğrenmek istiyorum.

Biliyorum bu şekilde 2 farklı fetva aldığımda takvaya uygun olanı caiz değildir diyen hoca efendilerin fetvasına uymak ve bu şüpheden uzak kalmak olabilir ama Müslümanca yaşamaya çalışırken; bir yandan da helalinden kazanıp kendi evimizde oturmak, borsa ya da katılım bankası aracılığıyla yatırım yaparak paramızı helal dairede değerlendirmek ya da aldığımız arabamıza zarar gelirse daha büyük bir maddi kayıp yaşamamak için kasko yaptırmayı da arzu ediyorum.

Ama hep bu tarz finans konularında farklı fetvalarda olduğu için sıradan dinî bilgisi az Müslümanın nasıl davranması gerektiğini bilmiyorum, emin olamıyorum. Ben bu verdiğim örnekler ve daha da çoğaltılabilecek durumlar için şunu sormak ve dinimiz bu konuda neyi öneriyor, öğrenmek, bundan sonraki yaşantım için hayatıma tatbik etmek istiyorum:

1) Fetva sorduğumuz konuda farklı cevaplar mevcutsa daha kolayımıza gelen fetva ile amel edebilir miyim?

2) Bu 2 farklı fetvadan kolayıma gelen fetvayı seçmem halinde, buna fetva vermeyen hoca efendiler de olduğu için bu beni günahkâr yapar mı? Ahirette mesul olur muyum?

Cevaplayıp bana bilmediğim bu konuyu öğretirseniz çok sevinirim.

Allah razı olsun. Allah’a emanet olun...

Cevap
Bir:

“İbadetlerimi yapan ve günlük işlerimde dinin emrettiklerini elimden geldiğince uygulamaya çalışan biriyim” diyorsunuz; ben de sizi bu çağda örnek bir Müslüman olarak gösteriyorum; çünkü sahih din, yalnızca iman ve ibadetlerden ibaret değildir, başka ahlak olmak üzere, sizin “günlük işler” dediğiniz dünya işlerinde; yani sosyal, siyasi, hukuki… hayatımızda İslam olacaktır. İslam’da bir “Tanrının hakkı” bir de “Sezar’ın hakkı” yoktur. Bütün haklar Allah’a aittir, kime nasıl verileceğini o, gönderdiği kitaplar ve peygamberler ile kullarına öğretir. Kul hakları da O verdiği için kul hakları olmuştur, sorguya da o çekecektir. Dinde mübah (serbest) olan alanlar da vardır, ancak bunları belirlemek beşerin arzusuna bırakılmış değildir. Allah’ın vahyinden çıkarılan “farz, vacib, sünnet, haram, mekruh” gibi hükümler belirlenir ve bunların dışında kalanlara mübah denir; bu manada mübahı da belirleyen dindir.

Din-hayat ilişkisi konusunda zamanımızda iki sapma bir de doğru yaklaşım vardır:

1.İtikad konuları da dâhil olmak üzere vahyi, çağın aklına, gidişine, değişime tabi kılarak değiştirmek.

2.İman, ibadet ve ahlak konuları dışında kalan ne varsa bunların hükmünü, çağın gerektirdiği diyerek beşerin tayin etmesine bırakmak.

3. Fıkıhta muâmelât denilen sosyal, siyasi, hukuki… hayatın da dine dahil olduğuna, bu konulardaki din emirlerinin ve yasaklarının uygulanması gerektiğine, beşeri yorum ve ictihadlarda eskiyenler, zamanın ihtiyacını karşılamakta yetersiz hale gelenler varsa bunları, fıkıh usulü ile yeni yorumlar ve içtihatlar yapıp değiştirerek uygulamanın İslam’ın şartı olduğuna inanmak ve hayatı bu inanca göre yaşamak.

Hiç şüphe yok ki, sağlıklı ve sahih anlayış, yaklaşım ve uygulama üçüncüsüdür. Saptıranlara aldanarak dini parçalayan ve azaltanlar hüsrandadır.

İki:

Kadim fıkıhta açıklaması bir yana adı bile bulunmayan yeni sosyal, siyasi, hukuki ilişkiler, işlemler ve hayatı derinden etkileyen değişimler ortaya çıkmıştır. Kadim fıkıh kendi zamanında ortaya çıkanları nasıl dini çözümün temeli vahiy olan kaynaklarından, usulü dairesinde çözüme bağlamış ise çağdaş fıkıh da bunu yapıyor, yapmalıdır, yapacaktır.

Kadim fıkıhta nasıl ittifak edilen ictihadlar bir avuç, ihtilaf edilen (farklı olanlar) ciltlere sığmayacak kadar çok ise bugünün fıkhında da ihtilaflar (farklı anlayış, yorum ve ictihadlar) olacaktır. Ehliyetli âlimlerin ihtilafları ümmete rahmettir; yani sıradan insanların ve ümmetin önünde birden fazla çözüm bulunmaktadır. Bu özellik, her zaman ve mekânda beşerin ihtiyacını karşılamak ve her çağın dini olmak davasında olan İslam’a aittir ve çok önemli bir özelliktir. Allah Teâlâ ictihad eden âlime, yargılayıp hüküm veren hâkime, ilminde, ahlakında ve usulünde bir kusur bulunmadığı halde hata etmiş ise bir sevap, isabet etmiş ise on sevap vereceğini müjdelemiştir.

Yeterince ilmi olmayan Müslümanlar işte bu âlimlere tabi olurlar, onların hüküm ve fetvalarını uygularlar; ne onlar ne de bunlar günahkâr olurlar, tam aksine hatalı olduğunu yalnız Allah’ın bildiği fetva ile amel ederek de kulluk ödevlerini yerine getirmiş olurlar.

Üç:

Bir sahih hadiste Peygamberimiz’in (s.a.), iki şey (şık, seçenek) arasında muhayyer bırakıldığında daima ümmeti için hafif ve kolay olanı tercih ettiği” ifade edilmiştir. İslam’ın kolaylıktan yana olduğuna dair pek çok âyet ve hadis vardır. Güzel kul (takvalı) olmanın yolu, “çok, zor, meşakkatli…” olanı yapmak değildir, az da olsa devamlı yapmak ve yaptığını ihlas ve ihsan ile yapmaktır. Şüpheli olandan uzak durmak, farklı fetvalar arasında olmaz; fetva usulünce verilmiş ise uzak durulması gereken şüpheli alanla ilgisi yoktur.

Dört:

İnsan nasıl bir okulu, bir doktoru seçerken danışmalar yapıyor, yetkili kişilerin bunlar hakkındaki hükümlerine itibar ediyorsa, fetva vereni seçerken de bunu yapmalıdır. Mesela Diyanet’in fetvaları bir heyetten çıkıyor, heyete dâhil olan âlimler de uygun bir yöntemle seçilerek alınıyor. Bu bir kriterdir. Katılım Bankaları Birliği’ne bağlı “danışma kurulu” ve her bir katılım bankasının şer’î “danışma komiteleri” var. Özellikle sorduğunuz konularda bu heyetlerin fetvaları bulunuyor. Yıllarca fetva vermiş ve bu işin ehli olanlarca fetvaları usulüne uygun bulunmuş âlimler var. Bu gibi ölçütler kullanılabilir.

Güzel niyetiniz ve kulluk çabanız sizi doğru olana ulaştıracaktır.

#Fetva
#Din
#Hayat