İslam’a göre zengin birinin gösterişli, pahalı giyinip kuşanması günah mı?
- Bakımlı olmak farklıdır. Gösterişli olmak farklıdır. Ben bakımlı olanları eleştirmiyorum.
- Fakir insanlar kıskanacağından dolayı günah olamaz mı? “O zaman güzel insanlar, çirkin insanlar kıskanmasın diye dışarıda dolaşmaması gerekir” şeklindeki savunma yanlıştır. Zorunlu olaylar vardır, keyfi olaylar vardır. Güzellerin dışarı çıkıp gezmesi akıl sağlıkları açısından zorunlu bir olaydır. Lakin zengin birinin gösterişli giyinmesi zorunlu bir olay değildir.
- Zorunda olmadığı halde fakirleri kıskandıracak kadar gösterişli giyinen birinin gaspa uğramasına acımak gerekiyor mu?
İnsanın bakımlı, düzgün, sosyal mevkiine göre giyim kuşamlı olması normaldir, caizdir. Gösteriş için yapmak ve ölçüyü aşmak caiz değildir; bir yandan israfa girer, diğer yandan toplumun birlik ve beraberliğine zarar verir.
“Zorunda olmadığı halde fakirleri kıskandıracak kadar gösterişli giyinen birinin de gaspa uğraması” caiz değildir. Caiz olmayan bir muameleye maruz kalan insana acınır ve gasp eden cezasını çeker. Yanlış yapana, suç işleyene ceza vermek bireylerin işi ve yetkisi dâhilinde değildir, bu, devlete ait bir yetkidir.
Survivor izlemek ve ona katılmak günah mı?
Survivor, kadın erkek beraber bir adada yaşayan bir yarışma programıdır.
Mahrem olan kadın ve erkek aynı yerde yatabiliyor, mahrem yerleri açık ve vücutlarını görebiliyor, yarışmayı kazandıklarında birbirlerini öpebiliyor, sarılabiliyor. Bu tür programlara katılmak veya izlemek caiz mi, kazanılan para helâl mi?
Tarif ettiğiniz davranışlar İslam dini ve ahlakına ve bizi biz yapan değerlerimize aykırıdır, ayıptır ve günahtır. Bu davranışları içeren bir faaliyete katılmak ve bunu izlemek elbette caiz değildir. Günah işleyerek kazanılan para da helâl olmaz.
Ekonominin böyle olması Rabbimin bize bir gazabı mı?
Rabbimiz, Kitabında, başımıza gelen kötü durumların (musibetlerin) bizim kusurlarımızdan kaynaklandığını açık ve kesin olarak beyan buyuruyor (Nisâ: 4//9; Şûrâ: 42/30…) İnsanlar azıp sapınca Allah Teâlâ gazap edip dünyada cezalarını verseydi kötülük ve imtihan olmazdı. Allah’ın muradı, hür iradeye sahip insanların iyi de kötü de yapmaları ve bunun karşılığını -hukukun dünyada verdiği veya veremediği dışında- ahirette görmeleridir. Duanın, ibadetlerin, adaletin, paylaşmanın… güzelliklere, bunların tersini yapmanın da kötü sonuçlara Allah’ın izni ve kanunu ile sebep olacağında şüphe yoktur.
Sendikalar memurlardan ayda 30-40 lira para alıyor. 3 ay sonra 400 tl üyelerine veriyor. Bu caiz mi?
Sendika, topladığı parayı nasıl arttırıyor ona bakmak gerekir. Meşru ticaret, üretim ve yatırım ile kazanıyor da onu paylaşıyorsa verdiği helâl olur. Faiz ise haram olur.
Kur’an’da neden tecavüzcünün nasıl tespit edileceği yazmıyor?
İnsan hayatını düzenleyen ve evrensel olan Kur’an-ı Kerim’de zina suçu ile ilgili şahit getirmek gerektiği ve zina iftirası ile ilgili ayetler olmasına rağmen neden tecavüz suçunun nasıl tespit edileceği, şahit gerekip gerekmediği ve cezası yazmıyor? Sonuçta tecavüz ve zina aynı şey değil. Kur’an insan hayatının bütün noktalarını düzenlemiyor mu yoksa? Bu konuda kesin bir hadis veya ayet olmazsa nasıl tecavüz suçu ile ilgili Şeriat kanunları, hukuk oluşacak? Kamer suresi 37 veya Yusuf suresi 26 bu konudan mı bahsediyor? Bu durum İslam âlimleri tarafından nasıl anlaşılmıştır?
Tecavüz suçu ve cezası diğer birçok hüküm gibi Kur’an’da, Sünnette ve ictihadda mevcuttur.
Tecavüzcü zina yapmış ise Kur’an ve Sünnette var olan zina suçunun cezasını çeker.
Tecavüzcü mağdura zarar vermiş ama tarife uygun zina yapmamış ise Kur’an’da ve Sünnette mevcut olan “zulmetme, dokunulmaz olduğu ilan edilmiş bulunan cana, mala, namus ve şerefe tecavüz” suçunu işlemiş olur. Bu tecavüzler hem günahtır, hem de suçtur; cezasını tayin, gerekli kanunları çıkarma ve infaz vazifesini de İslam, yönetime (ülü’l-emre) bırakmıştır. Bu tecavüzler, ülü’l-emrin af yetkisinin de dışında bırakılmıştır.
Bütün bu söylediklerim hakkında ya ayet ve hadis vardır veya dinin gayesi ile birçok nassın ortak mana ve hedefinden ictihad ile çıkarılmıştır.
Geçici menfaat için vize almak veya farklı bir ülkenin vatandaşlığını almak için evlilik caiz mi?
Mal varlığım yok, sıkıntı stres içinde yaşayan bir Müslümandım. Eşim yurt dışında yaşıyor. Vize alabilmek için geçici menfaat evliliği yaptım. Dinî nikâh kıydık aynı evde yaşıyoruz. Eminim bir gün evlilik bitecek. Eşime karşı aşk denilen duygu maalesef yok. Bunun hükmü nedir? Bu düşüncede olduğum için nikâh hemen bitmeli mi? Eşim bu düşüncelerimden habersiz. Tüm İslâmî gerekliliklerimi yapıyorum.
Fıkıh sorularına verilen cevaplarda iki cihet göz önüne alınır, alınmalıdır: Şekil ve maksat.
Vize almak niyetiyle -ama akit yaparken bunu açıklamadan; yani geçici olarak seninle evlenmeyi kabul ettim, ediyorum” demeden- uygun şahitler huzurunda “evlenmeyi kabul ettim, ediyorum” diyerek karşılıklı icab ve kabul yapılırsa; tarafların evlenmelerinde bir mani de yoksa bu nikâh akdi şekil şartları bakımından geçerli olur.
Ancak İslam’da evliliğin bir gayesi vardır; böyle bir evlilik bu gayeyi gerçekleştirmez, bu sebeple ancak çok ciddi bir ihtiyaç (zaruret) sebebiyle yapılabilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.