Hocam selamünaleyküm, size bir kaç sorum olacak:
Kurban kesmek isteyen bir kişi kardeşinin hayvanına kardeşiyle birlikte ortak olmak istiyor, ama kardeşi para almıyor, ben besledim birlikte keselik diyor. Bunun bedelini vermezsek caiz olur mu?
Kardeşiniz kurbanı kesmeden önce hayvanın yarısını size hibe ederse (bağışlarsa) hayvanın yarısı onun olur ve ikiniz için kurban olarak kesebilirsiniz; bu durumda para ödemeniz şart değildir.
Kurbana 6 pay olarak girenlerden biri rahmetli olursa mirasçıları o kurbanı kesmeli mi yoksa başka paya girebilirler mi?
Diyelim ailesi hisseden çıktı 6’ya niyetlenilen kurban 5 kişiyle kesilebilir mi yoksa bir hisse bulunması gerekir mi?
Kurban niyeti ile alınmış altı hisseli bir hayvan var, hisse sahiplerinden biri kurban kesilmeden ölüyor, onun bir tek mirasçısı var ise ve bu hisse ona intikal etmiş ise, kendisi için vacip kurban olarak da, babası için nafile kurban olarak da dâhil olabilir.
Eğer vâris, bu hisseyi kurban olarak kestirmek istemiyorsa diğer beş kişi eşit olarak hisse bedelini vârise öderler ve kurban beş kişi için kesilir.
Vâris birden fazla ise altıncı hisse iki kişiye kurban olmaz.
Kız yeğenim eşiyle anlaşamadı, 20 yıldan sonra boşanma davası açtılar, boşanacak... İslam şeriatına göre evlilik süresince edinilen mallara kadın ortak olmuyor mu?.. Boşanırken mehir dışında alacağı hiçbir şey yok mu? Erkek çalışıp kazandıysa kadın da yardım etti, o mallarda hakkı olması lazım değil mi?
Kocasına yardım etmek başka, sözleşme yaparak ücret karşılığında çalışmak başkadır.
Kocasının işinde ona yardım eden kadın bu yardımı (adı üstünde yardım) ona bağışlamıştır.
Kadın, evlenme akdi gereği olarak kocasına işinde yardım etmek mecburiyetinde değildir; bu sebeple işi ücretle yapar bunu da bir yana kaydederlerse boşansın boşanmasın, kocası ölsün yaşasın ücretini alabilir.
Muhterem Hocam. Sağlığınıza duacıyım. Allah ömrünüzü uzun etsin. Sizin ve yetiştirdiğiniz nice talebeleriniz için hüsnü şehadet ediyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Namaz kılarken kıble istikametinde resim ve resimli eşyalara doğru namaz kılmanın uygun olmadığı eğitimini alarak büyüdük. Bu yaşımıza geldik. Eskiden resimler, fotoğraflar ve gazetelerle neredeyse sınırlıyken bugün atık temizlik malzemeleri, parfümler, tencere-tabak, hatta camide önümüzde namaz kılanın sırtında ve göğsünde olabiliyor. Kendi evimizde, misafirliğe gittiğimiz evlerde bunların arkasını çevirmek veya yerini değiştirmek, etrafımızdakilerin bize tebessümle bakmasına yol açıyor.
Bir de çocuklu evlerde sağda solda neredeyse her yerde irili ufaklı oyuncaklar olabiliyor. Bunları toparlayıp namaza başladığımız zaman karşımızda görmediğimiz başka bir oyuncak veya resim çıkıyor. İbadetimizi böyle tamamlıyoruz.
Allah, bilmiyorsanız bilenlere sorun buyuruyor. Biz de size soruyoruz Muhterem Hocam. Bu eşyaları toplamaya devam edelim mi yoksa farklı bir tavsiyeniz olur mu? Resim ve oyuncak olan mekânlarda ibadette kerahet var mı? Selam ve dua ile.
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun aşağıya aldığım cevabına katılıyorum:
Hz. Peygamber’in (s.a.s.), “Melekler, içerisinde köpek ve resim/heykel bulunan eve girmezler” anlamındaki hadisleri değişik hadis kitaplarında zikredilmektedir (Buhari, Libas, 88; Ebu Davûd, Libas, 47). Fakat hadiste yer alan bu uyarının, daha ziyade tapınmak veya tazim göstermek amacıyla evlerde bulundurulan fotoğraf, resim ve heykeli kapsadığı bazı âlimler tarafından ifade edilmiştir. Hadisin bu şekildeki yorumundan hareket eden bazı âlimler, tapınma ve tazim amacı güdülmeyen ve umumi adaba aykırı olmayan canlı varlıkların resimlerinin yapımını da caiz görmüşlerdir. Buna göre dinimizin ilke ve amaçlarına ve genel ahlak kurallarına aykırı olmamak kaydıyla söz konusu resimlerin evlerde bulundurulmasında ve bu evlerde namaz kılınmasında bir sakınca yoktur. Ancak bu resimlerin namaz kılanın görüş alanına girecek konumda bulunması mekruh görülmüştür (Fetavay-ı Hindiyye, I, 107). Çünkü bu durumda namaz kılanın dikkati dağılır ve huşuu kaybolur. Eğer söz konusu resimler halıda veya sergide yer alıyorsa çok belirgin olmamaları halinde bu halı ve sergiler üzerinde namaz kılınabilir. Eğer belirgin bir halde ise namaz kılarken doğrudan bu resimler üzerine secde edilmesi mekruh görülmüştür (Fetavay-ı Hindiyye, I, 107).
Bu vesile ile “Günlük Hayatımızda Helaller Haramlar” isimli kitabımdan heykel, oyuncakresim ve fotoğrafın hükmü ile ilgili kısmı aktarıyorum:
“İçinde heykeller bulunan eve melekler girmez.”
“Kıyamet günü azâbı en şiddetli olacaklardan biri de bu sûretleri yapanlardır” gibi hadisler Müslümanın evinde heykel bulundurmasına ve heykel yapmasına engeldir.
Bunların haram kılınmalarının hikmet ve sebebine gelince:
Heykeli büyüklere saygı ve kahramanların hâtıralarını ebedîleştirmek gayelerine bağlayarak savunanlara karşı İslâm düşüncesi şöyledir:
İslâm’da güzel sanatların heykelden başka sâhalara yönelmesinin sebebini de yukarıdaki maddelerde aramak gerekecektir.
Çocukların oynadığı bebek, hayvan vb. oyuncaklar, heykel mânâ ve mahiyetinde olmadığı için caiz görülmüştür. Nitekim Hz. Âişe’nin ilk evlilik yıllarında çocukluk arkadaşlarıyla bu neviden oyuncaklar oynadığını Rasûl-i Ekrem görmüş ve engel olmamıştır
Heykel şeklinde olmayan, kâğıt, sergi, örtü, duvar gibi yerlere yapılan resimler hakkındaki hadisler bunun mutlak olarak haram veya helâl olduğunu göstermiyor; resmin konusuna, ressam veya resmi kullananın maksadına ve kullanıldığı yere göre çeşitli hükümlere konu oluyor.
Resim hakkındaki hadislerden anlaşıldığına göre Resûlullah (s.a.v.) önceleri, tevhid inancı ruhlara yerleşinceye kadar resim hakkında titiz davranmış, sonraları mahzuru olmayan noktalarda ruhsatlar vermiştir.
Bazı âlimler, canlı-cansız ayırımını göz önüne alarak mücessem (üç boyutlu) olmayan veya hayatî bir uzvu eksik bulunan resimleri de cansızlara katmış, caiz görmüşlerdir. Çünkü bunların, mezkûr şekil ve eksikler içinde canlı olmaları mümkün değildir.
Buraya kadar dini hükmünü araştırdığımız, heykeller ile elde yapma tablolar cinsinde resimler idi. Bilinen makina ile çekilen resme (fotoğrafa) gelince:
Bu gurubun diğer ulemâsı da kimlik, pasaport, tapu vb. yerlerde kullanılmak üzere fotoğraf kullanmak ve çektirmenin bir ihtiyaç (zaruret) olduğunu göz önüne alarak bunu caiz görmüşlerdir; çünkü “hacet (ihtiyaç) umûmî olsun, husûsî olsun zaruret menzilesine tenzil olunur (zaruret kabul edilir)” (Mecelle mad. 32.)
İslâm’da ressamlık ve fotoğrafçılık mesleğinin hükmü de yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacaktır. Caiz olanı yapmak da caizdir. Konusu veya maksadı itibarıyla caiz olmayanı yapmak ve çekmek de caiz değildir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.