Biz arıcılık işiyle uğraşıyoruz. Bazen kafama takılıyor, hakiki organik balların kilosu kalitesine göre 100-150-200 gidebiliyor, ancak petekle satışı yapılan çıtaların ağırlığı 200 gr. Yani 2 kiloluk bir petek balın yaklaşık yüzde 10’u çıta, çıta da bal fiyatından satılmış oluyor. Bunun böyle alınıp satıldığını alan da satan da biliyor. Bunun ticaretimize bir mahzuru var mı? Yoksa her sattığımız balda çıtayı kilodan düşmemiz gerekir mi?
Bu satışın caiz olabilmesi için iki şart var:
Eğer çerçevenin ağırlığı bilinmezse satılan balın da miktarı bilinemez; bu sebeple balın neti ile çerçevenin ağırlıkları bilinecektir. Bu takdirde çerçeve de bal fiyatına ve bala dâhil olarak satılabilir.
Muâhâzâtun-nisa konusu... Bazen ailecek cemaat oluyoruz, annem yaşlı oturarak kılıyor, ayaklarını uzatınca ayakları erkeklerin saf düzenini geçerse namazı sahih olur mu? (Bütün gövdesi arka safta ayakları uzatmadan dolayı öndeki erkek saflarının önünde oluyor).
Önce şunu söyleyeyim:
Anneniz yere oturup ayaklarını uzattığında kıyamı, rükûu ve secdeyi ima ile yapıyor. Hâlbuki secde için bir sandalye veya tabure vb. üzerine otursa, -yerden ayağa kalkamadığı halde sandalyeden oturup kalkabiliyorsa- kıyamı ve rükuu tam yapar, yalnızca secdeyi ima ile yapar. Bu durumda illa da yere oturacak, kıyam ve rükûun aslını da (ima ile olmayanını da) feda edecek diye ısrar etmenin bir delili yoktur; iki rüknü yapabildiği halde terk ettiği için de namazı tehlikeye girer.
Yerde bacaklarını kıbleye doğru uzatarak oturup namaz kılan bir kadının göğsü erkeğin gerisinde olursa erkeğin namazına zararı olmaz. Kadının namazına da zararı olmaz. Uygun olanı ise göğsün, bir saf kadar uzakta olmasıdır.
Kadınların erkekler hizasında bulunarak ve aynı imama uyarak, aynı düzlemde, arada bir perde, duvar vb. bulunmadan namaz kılması hâlinde sağında bir, solunda bir, arkasındaki hizasında bir erkeğin namazlarının bozulması Hanefî mezhebine göredir. Başka bazı mezheplerde kadının aynı hizada veya önde bulunması erkeğin de kadının da namazını bozmaz.
Harem-i şerifte muhâzât kuralı uygulanmaz.
Namazda cep telefonu çalması. Bir insan var, namazda cep telefonu çalıyor, elini cebine atıyor susturuyor,.. diğer bir insan çalan telefonu cebinden çıkarıyor, bakıyor susturuyor cebine koyuyor, üçüncü kişi ise yere koyduğu telefonu çalınca yere eğilip telefonu susturup tekrar doğruluyor... Bu üç hareketin hangisi namazı bozar?
Önce bir olayı anlatarak latife yapayım:
Adamın birinin cep telefonu, cemaatle namaz kılarken cebinde çalmaya başlamış, adam ve başkaları rahatsız olmuşlar ama telefonu çalan ne yapacağını bilememiş, yanındaki kişi “Hacım elini cebine sok düğmesine basıver” demiş! Tamir edeceğim derken cehalet yüzünden tahrip etmiş.
Bu konu namazda, namaz dışı hareketlerin namaza etkisi ile ilgilidir.
Kural olarak namaz dışı hareket çok (amel-i kesîr) olursa namaz bozulur, az olursa bozulmaz.
Çoğun ölçüsü nedir?
Bunun için iki ölçüden söz edilmiştir:
Aslında cemaatle namaz kılan kimse mutlaka telefonu sessize almalıdır.
Bunu unutur da telefon çalmaya başlarsa cemaatin huzuru bozuluyor, bazı melodiler ise camide ve namazda olma bakımından daha vahim. Bu durumda en az hareketle telefonu mutlaka susturmak gerekir ve bunu yapan bir kimseyi gören “Bu kişi namazda değil” demez.
Namazın son rekâtı tahiyyat okunduktan sonra abdesti kaçan biri (ben tehiyyat bittiği için namaz tamamdır, iadesi gerekmez biliyorum iadesi gerekirse onu da belirtin) selâm için imamı beklemeli mi, yoksa kendisi imamdan bağımsız selam verip namazı bitirmeli mi?
Namazda son oturumun ve teşehhüdün (tahiyyatın) hükmü konusunda farklı içtihatlar var.
Hanefîlere göre farz olan, teşehhüt miktarı oturmaktır. Bundan sonra selam vererek veya namaz dışı bir harekette bulunarak namazdan çıkılabilir. Sizin durumunuzda Hanefî mezhebine göre namazınız tamamdır.
Diğer mezheplerde teşehhüt ve ilk selam, bazılarında iki tarafa selâm farz diyenler vardır.
İmama uyarak namaz kılan bir kimsenin teşehhüdü okuduktan sonra abdesti bozulursa kendisi namazdan uygun bir hareketle çıkar, başkalarını rahatsız etmeden dışarı çıkabilecek ise çıkıp abdest alır, geldiğinde imam namazı bitirmiş ise imama uymuş gibi namazını tamamlar.
Buna ek olarak namaz sonu tesbihatı camiden çıkmadan abdestsiz yapabilir mi? yoksa camiden hemen çıkmalı mı?
Müslümanların bir zaruret bulunmadıkça içeride kalmak, belli bir zaman geçirmek üzere abdestsiz olarak camiye girmeleri caiz değildir. Bir ihtiyaç, iş ve zaruret söz konusu olduğunda camiye abdestsiz olarak girilip çıkılabilir, bir müddet kalınabilir. Meselâ cami içinde bir iş gören, tamir vs. yapan Müslüman ustanın girmek için abdest alması gerekmez. Kezâ ihtiyaca binaen camide yatıp kalkan Müslümanların da her zaman abdestli olmaları gerekli ve mümkün değildir.
Cemaati rahatsız etmeden çıkmak mümkün ise abdesti bozulan camiden çıkar, tesbîhatı abdestli olmadan yapmak caizdir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.