Aidat, kesinti, miras, inşaat sözleşmesi…

04:0024/07/2022, Pazar
G: 24/07/2022, Pazar
Hayreddin Karaman

SoruMuhterem hocam, 22 Mayıs yazınızda sendika ile ilgili soruda eksik/hatalı bilgi var, dolayısıyla cevap da arzulanan cevap olmamıştır. Soruda bahsedilen konunun aslı şudur: Memur sendika üyelerinden ayda 40-50 lira civarı aidat kesilmektedir. Üç ayda bir devlet tarafından bu üyelere 400 TL sendika ödeneği ödenmektedir.... SelametleCevapCevap soruya göre verilir. Şimdi de sizin sorunuza cevap vereyim: 40-50 lira aidat ise bu, sendikanın giderlerine katılmaktır, geri ödeme, kâr vb. olmaz.Bu para


Soru

Muhterem hocam, 22 Mayıs yazınızda sendika ile ilgili soruda eksik/hatalı bilgi var, dolayısıyla cevap da arzulanan cevap olmamıştır. Soruda bahsedilen konunun aslı şudur: Memur sendika üyelerinden ayda 40-50 lira civarı aidat kesilmektedir. Üç ayda bir devlet tarafından bu üyelere 400 TL sendika ödeneği ödenmektedir.... Selametle

Cevap

Cevap soruya göre verilir. Şimdi de sizin sorunuza cevap vereyim: 40-50 lira aidat ise bu, sendikanın giderlerine katılmaktır, geri ödeme, kâr vb. olmaz.

Bu para sendikaya ödünç veriliyorsa ancak enflasyon farkı ile geri ödeme yapılabilir.

Bu para kâr-zarar ortaklığı veya vekâleten yatırım için alınıyorsa anapara ve kâr ödenir. Sözleşmeye göre sendika da hakkını alır.

Devletin üç ayda bir sendika üyelerine ödediği 400 lira (sendika ödeneği) nedir? Bunun açıklanması gerekiyor. Eğer devletin hibesi ise bunu almakta sakınca bulunmaz; çünkü devlet mesela tasarrufta kamu yararı görür de onun için teşvik hibesi yapabilir.

Soru

Gecekondu yapmak, tarım yapmak için veya başka şahıslara kiralama sureti ile Hazine arazilerinin kullanımı yapılmaktadır. Bu kullanım şekillerine göre ilgili idare araziye imar götürme, siyasi kararlar veya çeşitli tapu işlemleri sonucunda Hazine arazisini kullanan kişilere tapusunu bedelsiz olarak vermektedir. Bu şekilde bedelsiz elde edilen mülk için helâl ve haram konusunda bilgilendirir misiniz? Mülkü edinenin vârisleri için durum nedir?

Cevap

Hazine arazisi devletin malik olduğu bir arazidir. Devlet bütün halkın menfaatini gözeterek yönetim yapmaya mecburdur. Eğer “Hazine arazisini ihya eden: yani kullanılır hale getiren kimse ona malik olsun, o toprak ona tapulansın” diye kanun çıkarmış ise, emek çekerek toprağı ıslah ve ihya eden kimse ona malik olur, mirasçılara da kalır.

Böyle bir kanun yok ise devletten usulüne göre izin almadan veya kiralamadan araziye gecekondu yapan, eken, kiraya veren kimse orayı gasp etmiş sayılır; bu ise suçtur, günahtır, kul hakkıdır.

Kişi bu toprağa malik olmadığı için mirasçılara da kalmaz.

İslâm hukuku kamu malı ile devlet malını birbirinden ayırmıştır. Kamu malına bırakın sivil şahısları, devlet bile el koyamaz, zaruret dışında amacı dışına çıkaramaz (Bu konuda meraklılar için Sayın Suat Şimşek’in makalesini tavsiye ederim).

Soru

Kur’ân’daki mirasla ilgili açıklamalar tavsiye mi, emir midir?

Cevap

Mirasla ilgili ayetler emirdir. Nisa suresinin 11 ilâ 14. ayetlerinde Allah Teâlâ, miras paylarını açıkladıkça şöyle buyuruyor:

11: Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş paylardır; şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.

12: Kimse zarar görmesin; Allah’ın hükmü budur. Allah her şeyi bilendir, hilim sahibidir.

13: Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininde ırmaklar akan cennetlere koyacaktır, orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kazanç budur.

14: Kim de Allah’a ve Peygamberine itaatsizlik eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar, onun için alçaltıcı bir azap vardır.

Soru

Rızaî taksimin dayandığı delil nedir, Rızaî taksimin Hz. Peygamber (s.a.) ve ashab tarafından uygulama örnekleri var mıdır?

Cevap

Mirasta paylar şeriata göre belirlendikten sonra bir kimsenin hakkını bir başkasına rızası ile bağışlamasının meşru olması bir genel kuraldır. Bu kural birçok ayet ve hadise dayanır. Mirasta bunun, Asr-ı Saadet’te uygulama örneğini hatırlamıyorum, ama örneği olsun olmasın bu kural meşrudur, Kitab’a ve Sünnet’e uygundur.

Soru

2018 yılının şubat ayında bir müteahhitle ev konusunda anlaştık ve sözleşme yaptık. 50.000 TL’si peşin, gerisi taksitle 200.000 TL’ye anlaştık. 2018 Ağustos’ta fiyatların artması sonucu 15 ay gecikmeli olarak tarafıma teslim etti. Sözleşmede mücbir sebeplerden dolayı devalüasyon vs. olaylardan doğabilecek zararlardan dolayı fiyatı artırabileceği ile ilgili bir maddeye atıf yaparak teslim edeceğinde (ev bitmişken) evin fiyatını artırdığını ve artık 250.000 TL üzerinden taksitleri ödemem gerektiğini söyledi. Biraz itiraz ettim ancak dayattı ve bütün kozlar elinde olduğu için tarafıma söz hakkı bile vermedi. Herhangi bir senede bağlamadan yanımızda bir şahit varken sözlü olarak 250.000 TL’ye evet dedim ve tarafıma tapuyu verdi. Müteahhit sözleşmede geçen veya sözlü olarak verilen birçok şeyi yapmadı ve evde birçok eksiklikler varken teslim etti.

Soru1:
Karşı taraf sözlerine riayet etmezken benim, verdiğim söze riayet etmem gerekiyor mu?
Cevap

Karşı taraf günah işledi diye günah işlemek, ahlaka aykırı hareket etti diye aynısını yapmak caiz değildir.

Soru2:
1 Mayıs 2022 Yeni Şafak gazetenizdeki köşe yazınıza istinaden söz vermeme rağmen şimdi bu verdiğim faiz mi oluyor?
Cevap

Alacaklı, alacağının tamamından veya bir kısmından vazgeçebilir; bu, karşı tarafa bağış olur, ancak alacaklı, vadesinde ödenen alacağını arttıramaz. Müteahhidin istediği faizdir, siz hakkınızı kurtarabilmek için mecburen bunu veriyorsunuz; alana haramdır, verenin durumu zarurete girer.

Müteahhit evi sözleşmeye göre 15 ay gecikmeli teslim etmiş; bu gecikmeden doğan zararı (mesela ev kirasını) size ödemekle yükümlüdür.

Sözleşmeye göre evde eksik kalan şeyleri de yapmaya mecburdur. Ya yapar veya siz yaptırır ondan bedelini istersiniz.

Bu haklarınızı alabilmek için mahkemeye vermek bir çare ise bunu yaparsınız.

Soru3:
Bu durumda bana hakkı tavsiye eder misiniz?
Cevap

Başka çareniz yoksa haklaşmayı ahirete bırakırsınız.

#Sendika
#Aidat
#Miras