Vizyon meselesi

04:0026/06/2018, Salı
G: 26/06/2018, Salı
Hatice Karahan

Milletimizin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde devam etmesine evet dediği yeni dönem, ülkemize, memleketimizin her ferdine ve hatta ötesine hayırlı uğurlu olsun.Dün yeni güne haftalardır heyecanla beklenen seçim sonuçlarıyla uyanan piyasaların ve genel itibariyle pek çok ekonomik aktörün, sandıktan çıkan kararı siyasi istikrarın sürmesi şeklinde yorumladığını ifade etmek mümkün. Bu noktada seçimin 2019 takvimini beklemeden erkenden yapılmış olmasının önemine es geçilmeden işaret edilirken, kamuoyunda

Milletimizin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde devam etmesine evet dediği yeni dönem, ülkemize, memleketimizin her ferdine ve hatta ötesine hayırlı uğurlu olsun.



Dün yeni güne haftalardır heyecanla beklenen seçim sonuçlarıyla uyanan piyasaların ve genel itibariyle pek çok ekonomik aktörün, sandıktan çıkan kararı siyasi istikrarın sürmesi şeklinde yorumladığını ifade etmek mümkün. Bu noktada seçimin 2019 takvimini beklemeden erkenden yapılmış olmasının önemine es geçilmeden işaret edilirken, kamuoyunda bir kesimin 2. turu öngördüğü beklentilerin boşa çıkmış olması da yatırımcı cephesinde olumlu bir sürpriz olarak okunuyor. Zira yatırımcının esas dertlerinin başında, her zamanki gibi siyasi süreçlerde ve yönetimde belirsizliklerin asgariye indiği bir öngörülebilirlik resmi geliyor.

İşte bu çerçevede dün piyasaların faiz ve kur gibi cephelerde öncelikle pozitif bir reaksiyon gösterdiği ve sonrasında birtakım dalgalanmalar yaşadığı ortam, elbette kısa süreli ilk heyecanlar olarak okunabilir. Bununla birlikte görünümü daha uzun bir süre zarfında, oynak olmayan bir seyre ve hatta daha olumlu bir gidişata sokabilecek bir potansiyel olduğunu da biliyoruz. Bu ise Türkiye’ye ilgisi olan veya olabilecek yatırımcı açısından, öngörülebilirlik şemsiyesi altında politika/reform demetini de okuyabilmek anlamına geliyor. Dolayısıyla yeni dönemde devreye girecek ekonomi politikalarının, gerek yerli gerekse yabancı aktörler tarafından iyi anlaşılması önem taşıyor.

Buradan hareketle seçim sonrası ilk değerlendirmeme, bu perspektiften yaklaşmak istedim. Neticede ekonomi, yeni dönemin öncelikli ve sürekli gündemlerinden biri olacak. Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geride bıraktığımız hızlı kampanya sürecinde altını çizdiği belli başlı hususlar azami önem taşırken, bir kere ekonomimizin mali disiplin gibi sağlam yönlerinde çıpalar korunarak yola devam edilecek. Bununla beraber cari açık ve enflasyon gibi makroekonomik göstergelerde belirgin iyileşmeler kaydetmek de, yeni dönemin öncelikli hedefleri arasında geliyor.

Örneğin; cari açıkla mücadele kapsamında enerji üretimi odaklı çok ayaklı projelerin yanı sıra belli başlı alanlarda sanayiinin yerlileştirilmesine baş koymuş olmak, geleceğe dair anlamlı umutlar veriyor. Bugün savunma sanayii de içinde olmak üzere Türkiye’nin teknolojik bir atılım vizyonu sahiplenmesi, bir dijital dönüşüm hedefi ortaya koyması, planlandığı takdirde ilerlenmesi halinde geleceğin kapılarından rahatça girmemizi sağlayacak. Bu kapsamda ise şüphesiz eğitim başta olmak üzere, tüm ilgili politikaların belirlenen vizyon çerçevesinde işbirliği içerisinde yürütülmesi önem arz edecek.

Ekonomi kuşkusuz çok değişkenli bir denklem... Ve bu denklemin içinde, kolay bir döneme girmediği çok iyi bilinen dış ekonomik faktörler de yer tutuyor. Dolayısıyla mevcut kısıtlar dahilinde, vizyonun da şekillendirdiği optimum bir resme ulaşma durumundan bahsediyoruz.

Ve bu noktada Türkiye’miz ilk kez adım atacağı Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yönetimde yeni bir yapıya kavuşacakken, bürokrasiyi baskılayan, koordinasyon ve verimliliğin önünü açan bir mekanizmanın hayata geçirilmesi özellikle ekonomik gelişim açısından kritik öneme sahip olacak. Taslağı seçime yaklaşırken açıklanan bu yeni yapının çarklarının en pürüzsüz şekilde dönmesi, ortaya konan vizyon ve hedeflerle de yakinen ilişkili olacak.

#Ekonomi
#Finans