Ticaret savaşında son nokta

04:0021/09/2018, Cuma
G: 21/09/2018, Cuma
Hatice Karahan

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşındaki son duruma, bu haftaki gelişmeler nedeniyle yeniden bakmakta fayda var. Konuyla ilgili bu köşede en son yazdığım gün olan 6 Temmuz’da, hatırlanacağı üzere, iki ülke arasındaki kavganın ilk fişeği ateşlenmişti. ABD’nin 34 milyar dolarlık Çin ithalatına %25 oranında ek vergi getirmesinin hemen ardından, Pekin de ticaret ortağına aynen muamele etmişti. 16 milyar dolarlık bir diğer ithalat paketine ise, yine iki taraflı olmak üzere vergilerin yükleneceği hakkı

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşındaki son duruma, bu haftaki gelişmeler nedeniyle yeniden bakmakta fayda var. Konuyla ilgili bu köşede en son yazdığım gün olan 6 Temmuz’da, hatırlanacağı üzere, iki ülke arasındaki kavganın ilk fişeği ateşlenmişti. ABD’nin 34 milyar dolarlık Çin ithalatına %25 oranında ek vergi getirmesinin hemen ardından, Pekin de ticaret ortağına aynen muamele etmişti. 16 milyar dolarlık bir diğer ithalat paketine ise, yine iki taraflı olmak üzere vergilerin yükleneceği hakkı da o vakit mahfuz kalmıştı.



O günden bugüne DC ve Pekin arasındaki gelişmeler, sürekli takip etmeyi gerektiren bir frekansa geçti. Bu minvalde geçen kısa zaman içindeki takvime bakacak olursak; Temmuz’daki aksiyonun ardından çok geçmeden, ABD Ticaret Temsilciliği USTR’ın yeni bir plan açıkladığını hatırlıyoruz. Buna göre USTR, Çin’den 200 milyar dolara karşılık gelen bir ithalata %10 ek vergi getireceğini, bir liste eşliğinde bildirmişti. Yüzlerce ürünü kapsayan söz konusu dev listenin, çok geçmeden yürürlüğe girmesi planlanıyordu.

Girilen bekleme sürecinde Pekin’den sözlü ataklar geldi gelmesine ancak fayda etmemiş olacak ki; yine Temmuz ayının ilerleyen günlerinde Başkan Trump 500 milyar dolar değerinde bir ithalat için yepyeni gümrüklere hazır olduğunu ilan etti. Bu arada telaffuz edilen rakamın, halihazırda ABD’nin Çin’den yaptığı ithalatın neredeyse tamamına denk geldiğini not düşeyim.

Sıkıntılı ilerleyen süreçte Ağustos ayına geldiğimizde ise, USTR tarafından daha önce açıklanan 200 milyar dolarlık ithalata uygulanacak ek verginin %10 değil de, %25 olabileceğinin belirtilmesi suları enikonu dalgalandırdı. Bunun üzerine aksiyon suskunluğunu bozan Çin, bu senaryonun gerçekleşmesi halinde 60 milyar dolarlık bir liste için misillemeye hazır olduğunu belirtti.

Tüm bunlar gelişirken Ağustos sonlarına doğru, yukarıda bahsettiğim 16 milyar dolarlık paketler de taraflarca hayata geçirildi. Böylece Eylül ayına girerken ABD ve Çin, birbirlerinden toplam 50 milyar dolarlık ithalata ekstra vergi yüklemiş oldu.

YENİ DALGA

Ve bu hafta, 200 milyar dolarlık hikâyeye ilişkin beklenen oldu. 17 Eylül günü Trump yönetimi, söz konusu tutarda yaptığı Çin ithalatına önümüzdeki haftadan itibaren geçerli olmak üzere, %10’luk bir ek gümrük vergisi koydu. Bu, birkaç gün sonra ABD tarafında devreye geçecek yeni cezalandırma bazının toplam 250 milyar dolara erişeceği anlamına geliyor. Ve yine bu rakam, yukarıda da bahsettiğim son verilere göre, ABD’nin Çin’den yaptığı ithalatın yaklaşık yarısına tekabül ediyor.

Bunun da ötesinde yeni listenin, Çin’in yumuşamaması durumunda gelecek yıl %10’dan %25’e çıkacak bir ek yükle maruz kalması mümkün. Hatta bu noktada, Başkan Trump’ın Çin’den gelebilecek bir karşılığı önlemek adına, 3. aşamaya geçip daha yüksek bir tutarda yeni bir dev paket açıklayabileceğinin anlaşıldığını da ekleyeyim.

Tüm bu yaptırımlar ve tehditler karşısında Çin ise, geri adım atmıyor. Nitekim hemen ertesi gün 18 Eylül’de, Pekin’in misilleme sözünü tutarak 60 milyar dolarlık bir ABD ithalatına ek yük getirdiğine şahit olduk. Böylelikle ticaret savaşının başından bu yana Çin’in cezalandırdığı toplam tutar 110 milyar dolara ulaşmış oldu.

Çin bu noktada aynen mukabele etmiyor zira ABD’den yaptığı ithalat ile ters yöne kaydettiği ihracat arasında ciddi bir fark var. Zaten Trump yönetiminin savaşı başlatması da, malum buradan kaynaklanıyor. Dolayısıyla gelinen noktada, Çin ABD’den gerçekleştirdiği 2017 ithalatının yaklaşık %85’ine erişmiş bulunuyor.

Tüm bunlar hızla gelişirken, gerginliğin tırmandığı bir ortamda oturup anlaşmak için kanallar giderek daralıyor. Başkan Trump’ın Kasım seçimleri öncesi yaptığı bu keskin hamleler, Çin’in özellikle oylar için kritik önem taşıyan ABD bölgelerine yansıttığı maliyetlerle tansiyonu yükseltmiş durumda… Bunun en belirgin çıktılarından biri ise, ABD’li ekonomik aktörlerin yaşadıkları zorlukları ve duydukları endişeleri giderek açıkça dile getiriyor olması… Neticede, ülkeye giren malların yeni maliyetleri, kah üreticiyi kah tüketiciyi menfi yönde etkilemeye başladı.

Aslına bakılırsa, ABD’nin Çin özelinde yoğunlaştırdığı ancak dünyanın pek çok köşesinde uyguladığı ekonomik yaptırımlar, küresel ekonominin huzurunu kaçırdığı kadar, ABD’li firmaları da büyük ölçüde mutsuz ediyor. Daha önceki yazımda belirttiğim üzere, türlü türlü risklerin mevcudiyetini koruduğu bir ortamda, dünya ekonomisinin savaşın yükselen sesine değil, huzura ve itidale ihtiyacı var.

#​ABD
#Çin
#Ticaret savaşı