Afrika’nın hüznü

04:002/03/2018, Cuma
G: 2/03/2018, Cuma
Hatice Karahan

Öğle vakitlerinin sıcağında Moritanya’ya, Nuakşot Havalimanı’na varıyoruz. Gözün uzanabildiği kadarıyla indiğimiz bölge, alabildiğine düz, alabildiğine sarı, alabildiğine bomboş... Bu resim, kilometrelerce ilerledikçe de değişmeden devam ediyor. Bu sapsarı boşlukta, yol ışıklandırmalarının güneşten besleniyor olması göze ilginç bir detay olarak çarpıyor. Yer yer yanımızdan geçen kum yüklü kamyonlar ise, ıssız yola zaman zaman ses katan ender unsurlardan...Derken nihayet, geniş çölümsü arazide birtakım

Öğle vakitlerinin sıcağında Moritanya’ya, Nuakşot Havalimanı’na varıyoruz. Gözün uzanabildiği kadarıyla indiğimiz bölge, alabildiğine düz, alabildiğine sarı, alabildiğine bomboş... Bu resim, kilometrelerce ilerledikçe de değişmeden devam ediyor. Bu sapsarı boşlukta, yol ışıklandırmalarının güneşten besleniyor olması göze ilginç bir detay olarak çarpıyor. Yer yer yanımızdan geçen kum yüklü kamyonlar ise, ıssız yola zaman zaman ses katan ender unsurlardan...



Derken nihayet, geniş çölümsü arazide birtakım inşaat çalışmaları beliriyor. Kısa binaların yükseldiği bu bölgeler, kamyonların da vardığı adresler olsa gerek. Bu noktada belli ki şehir merkezine giriyoruz derken, yollara dökülmüş Türk bayrağı sallayan halka da kavuşuyoruz. Sevimli siyahi çocuklar açtıkları Türkçe pankartlarla sevinç içinde haykırırken, insanı mutlulukla acının birbirine karıştığı bir his kaplıyor. Bu derece yokluk ve cefanın içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türklerin ziyareti onlar için nadide bir umut. Sadece çocukların değil, yetişkinlerin de coşkusu görülmeye değer.

İlerledikçe karşımıza çıkan detaylar vaziyetin vahametini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. 20. yüzyılın başlarında kolonisi olduğu Fransa’dan 1960 yılında bağımsızlığını almış bu garip yurda, sanki zaman hiç uğramamış. Öyle ki; modern çağın on yıllarının da, daha evvel zamanların da bir iyi muameleyi esirgediği bu toprak ve insanların şu halini, akıl da kalp de hazmedemiyor. El uzatma hasletinin şerefini ve Türkiye’nin vicdanını ise, sanırım en iyi, yoldaki bu hüzünlü tebessümler anlatıyor.

Halkın biriktiği yollar boyunca yer yer Türk firmaların, işletmelerin isimleri de beliriyor. Zemin katlarda ise bolca aralıklı bakkaliye varken, bir noktada onların arasına sıkışmış derme çatma bir sinema salonu göze çarpıyor. Çöl tonundaki şehrin en renkli yanı, Nuakşot’lu kadınların envaı çeşit kıyafetleri... Çoğu sıvasız olan dizi dizi kısa binaların arasında hevesle futbol oynayan çocuklar ise, ülkenin belki gözle görülen tek heyecanı...

Bu noktada Moritanya’nın genç bir halka sahip olduğunu belirtmek gerek. Nüfusun kabaca %60’a yakın kısmı, 25 yaş altında... Ortanca yaş sadece 20,5 dersem, durum enikonu anlaşılır. Ve işte bu resim içinde engin bir alana yayılmış küçük bir nüfustan bahsediyoruz. Nitekim 1 milyon kilometrekarelik bir alanda 4 milyonluk bir halk ile, nüfus yoğunluğu oldukça düşük bir ülke Moritanya. Sahip olduğu alanın büyük bölümü çöl olan ülke, nüfusunun önemli kısmını Atlantik’e açılan başkent Nuakşot ve civarlarında barındırıyor.

Halkın geçim kaynakları arasında balıkçılık öne çıkan bir alan olurken, ülkenin demir cevheri başta olmak üzere mineral kaynaklar açısından da zengin topraklar üzerinde konumlandığını ifade etmek gerekir. Moritanya’nın gerek üretim anlamında ilgili varlıklarından faydalanabilmesi, gerekse görünce insanı üzüntüye boğan sağlık başta olmak üzere hizmet alanlarında ilerleyebilmesi için destek beklediği aşikâr.

İşte bu doğrultuda çeşitli alanlarda işbirliklerinin ele alındığı ve resmi temasların yanı sıra bir iş forumunun da gerçekleştiği yoksul başkentte, saatler sonra dönüş yoluna giriyoruz. Uzun çorak mesafeleri aştıktan sonra, havalimanı net olarak görünmeye başlıyor. Sarı bir toz bulutunun geçtiği alandaki parmakla sayılacak kadar az uçak arasında, iki büyük ay yıldız parlıyor.

#Afrin
#Türkiye
#Afrika