2018’e güçlü başlangıç

04:0012/06/2018, Salı
G: 12/06/2018, Salı
Hatice Karahan

Dün yılın ilk çeyrek büyüme verisi açıklandı ve Türkiye ekonomisi bu dönemde önceki yılın aynı çeyreğine göre %7,4 oranında bir gelişim kaydederek dünyanın önde gelen güçlü performanslarından birini sergiledi. Doğrusu eldeki veriler de bu dönemde sağlam bir GSYH (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) verisi göreceğimizi ima ediyordu. Bununla birlikte iktisadi aktivitenin hareketliliğini ortaya koyan Ç1 verilerine, içeriği iyi anlamak amacıyla yakından göz atmakta fayda var.Bu bağlamda öncelikle arz perspektifinden

Dün yılın ilk çeyrek büyüme verisi açıklandı ve Türkiye ekonomisi bu dönemde önceki yılın aynı çeyreğine göre %7,4 oranında bir gelişim kaydederek dünyanın önde gelen güçlü performanslarından birini sergiledi. Doğrusu eldeki veriler de bu dönemde sağlam bir GSYH (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) verisi göreceğimizi ima ediyordu. Bununla birlikte iktisadi aktivitenin hareketliliğini ortaya koyan Ç1 verilerine, içeriği iyi anlamak amacıyla yakından göz atmakta fayda var.



Bu bağlamda öncelikle arz perspektifinden bir pencere açmak isterim. Zira hangi sektörlerin büyüme hikayemizi desteklediğini ve bunun ne kadar dengeli bir resim ortaya koyduğunu görmek gerekir. Salt büyüme hızlarına baktığımızda, ulaştırma, ticaret, konaklama ve lokanta grubundan sanayiye kadar çeşitli sektörlerde ağırlıklı olarak güçlü rakamlar kaydedildiği bir gerçek. Dolayısıyla bu dönemde de sektörler geneline yayılmış bir üretim ve haliyle GSYH artışından söz etmek mümkün.

Bu kapsamda %7,4’lük büyüme hangi kategorilerden ne kadar beslenmiş diye hesaplar isek, hizmet lokomotifinin 4,3 puanla yine başrolde olduğunu ifade edebiliriz. Öte yandan sanayi üretimi de ilk çeyreğe sağladığı 1,9 yüzde puanlık katkıyla, öncü göstergelerin evvelden işaret ettiği sağlam performansını kanıtlar nitelikte… İnşaat sektörü ekonominin Ç1 hızına 0,5 puan armağan ederken, tarım bu tabloya 0,1 puanla iştirak ediyor.

Tam bu noktada büyümeye talep yaklaşımıyla bir diğer pencereden bakalım. Nitekim bilindiği üzere iç ve dış talebin ekonomik tempoya ne derece ve mahiyette hız kattığını anlamak önem taşıyor. İşte %7,4’lük gelişimi bu açıdan değerlendirdiğimizde iç talep çekişli bir ilk çeyrek resmi gördüğümüz açıkça anlaşılıyor. Zira özel tüketim ve yatırımlarda bu dönemde oldukça ciddi ve hatta ivmelenmiş gelişimlere şahit oluyoruz. Bunun tercümesi ise; hane halklarının tüketiminden ve kamu ile özel topyekûn yatırımlardan GSYH gelişimine, sırasıyla 6,7 ve 2,8 puanlık katkılar oluyor. Dolayısıyla yılın ilk çeyreğinde tüketim oldukça canlı bir profil çizerken yatırımlardaki iştah da artarak devam etmiş görünüyor. Yatırımların kompozisyonunda inşaat gelişimi %12,3 ile ağır basarken, makine ve teçhizattaki artış da %7 oranında yoluna devam ediyor. Kamu tüketimi ise bu dönemdeki büyümeye sınırlı bir katkı veriyor.

Yılın ilk 3 ayında iç talep dinamikleri bu çerçevede özetlenebilecekken, dış talepte farklı bir durum var. Nitekim bu dönemde ihracatın reel katkısı 0,1 puanda kalırken ithalattaki canlılık büyümeyi dış cepheden nette 3,6 puan baskılamış gözüküyor. Daha önce işlemiştim; ilk çeyrekte enerji fiyatları ve altının da kısmi etkisiyle ithalat hızlanıp ihracatla arayı açmıştı. Dolayısıyla söz konusu GSYH detayları, durumun mal ticareti tarafından gelen bu yansımasını resmediyor. İkinci çeyrek itibariyle ise, ithalatta beliren yavaşlamanın sürmesi halinde aradaki fark daha sınırlı olacağa benziyor. Bir diğer ifadeyle, mal ve hizmet net ihracatının etkisinin bir sonraki dönemde nispeten normalleşmesini beklerim.

Aslına bakılırsa daha önce de ifade ettiğim üzere, ekonomimiz 2. yarıya doğru genel anlamda bir ayarlama sürecine girmiş bulunuyor. Bu doğrultuda seçim sonrasında izlenecek politikalar da ekonomimizin sağlığı ve geleceği açısından kritik önem taşıyor. 2017 ve dahi 2018 ilk çeyrek verileriyle ekonomimiz, zor bir dönemden hızla ayağa kalkabileceğini net bir şekilde ortaya koydu. Gelinen noktada ise; -tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim beyannamesi kapsamında da değindiği üzere- ideal bir büyüme eşliğinde mali disiplin patikasından asla sapmayarak yoluna enflasyon ve cari açık gibi göstergelerde iyileşmelerle devam edecek bir politika seti, geleceğimiz adına mühim sayfalar açacak. Ve söz konusu politika setinin ekonomiye sınıf atlatacak dönüşümü adresleyen kısımları da şüphesiz istikbalin yeni nesil tohumları olacak.

#Recep Tayyip Erdoğan