Dün malum, yılın ikinci çeyrek GSYH verileri açıklandı. Buna göre ekonomimiz, önceki yılın aynı dönemine göre %5,2 oranında bir büyüme sergiledi. Doğrusu ilgili dönem için, beklentilerden çok farklı bir rakamla karşılaşmış değiliz. İlk çeyreğe göre daha ılımlı ancak belirgin bir büyüme temposu, tahminlere oldukça paralel… Bununla beraber, dönemin gelişim kompozisyonunda önceki çeyreğe nazaran kısmen farklılaşan bir tabloya rastlandığını da belirtmek gerekir. O halde bugün, Ç2 büyüme dinamiklerini inceleyerek %5,2’nin perde arkasını anlayalım.
Bir klasik olarak konuya yine harcamalar tarafından girecek olursam, öncelikle iç talep canlısı bir Nisan-Haziran dönemi geçirdiğimizi söylemek mümkün. Burada ise işin kallavi bölümünü, bir kez daha tüketim üstlenmiş gözüküyor. Nitekim hane halklarımızın tüketimi, söz konusu dönemde büyüme hızımıza 3,8 puanlık 1 numaralı katkıyı vermiş bulunuyor. Bir başka deyişle, özel tüketim seçim sürecindeki çeyrekte ekonomimizin gelişimine kayda değer bir destek vermeyi sürdürmüş. Ne tüketerek bunu sağlamışız dersek, veriler yarı dayanıklı ve dayanıksız mal gruplarına işaret ediyor.
Bunun yanı sıra kamu tarafındaki tüketimin de, ilgili Ç2 büyümesine 1 puanlık katkı sunduğunu hesap ediyoruz. Bu da demek oluyor ki; toplam tüketim harcamaları büyümenin 4,8 puanını teşkil etmiş bulunuyor.
Öte yandan yatırımlar hız azaltsa da aynı dönemde GSYH gelişimine 1,2 puanlık bir takviye vermiş gözüküyor. Bunu da kattığımızda elimize tam 6 puanlık bir sürat geçerken, yatırım büyümesinin içeriğinde bu dönemde ağırlıklı olarak inşaat tesiri detayı görüyoruz. Tabii işin içinde stok değişiklikleri de var ki, burada büyümeyi 1,7 puan aşağı çeken bir etkiyle karşılaşıyoruz.
Bu noktada iç talebin dönemsel etkisinin gücünü yeniden hissederken, dış talebin yansımasında bir farklılaşma göze çarpıyor.
Hatırlanacağı üzere yılın ilk çeyreğinde ihracattaki zayıf ve ithalattaki güçlü artışlar neticesinde, net ihracattan olumsuz bir etki görmüştük. İkinci çeyreğe geldiğimizde ise, ihracatın turizmdeki hareketliliğin de katkısıyla canlandığı ve ithalatın yavaşlama eşliğinde söndüğü bambaşka bir resim karşımıza çıkıyor. Daha önceki yazılarda dikkat çektiğim altın etkisinin kaybolması da, ithalat tarafındaki 2018 seyrine dair faktörlerden biri…
Bunların sonucunda ise, net ihracatın büyümede yeniden pozitif rol oynayan bir dinamik halini aldığını görüyoruz. Zira dış talep tarafından gelen destek, yılın 2. çeyreğinde 1 puan olarak kayıtlara geçiyor.
Bu noktada bir de arz cephesine dönecek olursak, Ç2 büyümesinin önemli bir kısmını hizmetlere atfedebiliriz. Nitekim ulaştırma, ticaret, konaklama grubu başta olmak üzere, hizmet sektörü söz konusu dönemin başrolüne adını yazdırıyor. Sanayi önceki döneme göre yavaşlasa da ekonomiye katkısını yine esirgemezken, inşaat sektöründe yataylaşan bir seyirle karşılaşıyoruz. Tarımdaki düşüş ise, genel görünümden ayrışan bir veri diyebiliriz.
Tüm bunların sonucunda ekonomimiz ilk yarıda %6,2 oranında bir gelişime imza atarken, yıllık olduğu kadar çeyrekten çeyreğe büyüme verileri de sakinleşen bir görünüme işaret ediyor. Bu noktada, daha önceki yazılarımda da değindiğim iktisadi aktivitede normalleşme hikâyesini son GSYH istatistikleri eşliğinde detaylarıyla okuduğumuzu ifade edebiliriz. Nisan-Haziran periyoduna dair geçmiş veriler ilgili dönemdeki resmi kristalleştirirken, içinde bulunduğumuz 3. çeyrek ve sonrası için de dengelenme mekanizması işlemeyi sürdürüyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.