Ellerinde anahtarlar, üzerlerinde anahtar desenli tişörtler, kırmızı, siyah, beyaz, yeşil renkli bayrakla tel örgülere doğru yürüyorlar.Yürüyorlar, bir yere kadar…Sadece bir yere kadar…Sonra uzaktan “sürüldükleri” topraklara bakıyorlar… Vatanlarına.Gözyaşı dökerek, öfke duyarak...Bazılarının gözlerinde hüzünle birlikte mahcubiyet, bazılarındaysa hınç var.Her 14 Mayıs günü atalarından, dedelerinden, babalarından tevarüs etmiş “yitik” vatan topraklarına dönememenin ızdırabını yaşıyorlar.14 Mayıs 1948
Ellerinde anahtarlar, üzerlerinde anahtar desenli tişörtler, kırmızı, siyah, beyaz, yeşil renkli bayrakla tel örgülere doğru yürüyorlar.
Yürüyorlar, bir yere kadar…
Sadece bir yere kadar…
Sonra uzaktan “sürüldükleri” topraklara bakıyorlar… Vatanlarına.
Gözyaşı dökerek, öfke duyarak...
Bazılarının gözlerinde hüzünle birlikte mahcubiyet, bazılarındaysa hınç var.
Her 14 Mayıs günü atalarından, dedelerinden, babalarından tevarüs etmiş “yitik” vatan topraklarına dönememenin ızdırabını yaşıyorlar.
14 Mayıs 1948 İsrail’in Filistin topraklarında kurulduğu gün.
Yani 1 milyon Filistinlinin, topraklarından sürüldüğü gün.
Binlerce köyün boşaltıldığı, binlerce kadının, yaşlının, yollara düştüğü gün.
Lübnan’a, Ürdün’e, Mısır’a sonrasında dünyanın türlü türlü memleketlerine sürüldüğü gün.
14 Mayıs Nekbe günü. Yani felaket günü.
71 yıldır sürgündeki Filistinliler ana yurtlarına, topraklarına öz vatanlarına hasret. İsrail 71 yıldır her geçen gün topraklarını genişleterek “
Arzu
Mevud
”a yürüyor.
Nil’den Fırat’a kadar
yani… Nil’den Fırat’a kadar.
Daha dün, işgal ettiği
Golan
’ı ilhak etme kararı verdi; Amerikan Başkanı Trump’ın oluruyla.
SURİYE’DEN SÜRÜLENLERİN NEKBE GÜNÜ NE ZAMAN?
Nekbe’yi neden hatırlattım biliyor musunuz?
Tarihin bu kötü, bu insanlık dışı gününün bir benzeri 2011’den bu yana hemen güneyimizde adım adım işletiliyor da ondan.
Nekbe’den ders almamış olanların gözüne bir kez daha sokmak için olanları…
Bir kez daha etrafımdakilerin “senin amacın ne” diye ötekileştirmeye çalıştığı ortamda… Yine ve tekraren sizlere
yuttuğumuz büyük zokayı hatırlatmak için, “Nekbe” diyorum.
Bir de Nekbe’yi dillerine dolayıp da Suriye’nin kuzeyinde olup bitenle ilgili bir tek cümle kuramayanlara inat!
Nekbe’nin bir benzerini şimdi bugün şu anda hem de bize “vicdan” yaptırılarak adım adım uyguluyorlar.
Dün İngilizler vardı İsrail’in arkasında, bugün Amerika var PYD/YPG-PKK’nın arkasında.
Dün Ürdün’e biçilen rolün bir benzerini bugün Türkiye’ye biçtiler.
Dün Filistinlileri topraklarından sürerek İsrali’e yurt verdiler. Bugün Suriyelileri topraklarından sürerek PYD/YPG-PKK’ya yurt vermeye hazırlanıyorlar.
Sevgili dostum Yusuf Alabarda’nın şöyle bir cümlesini hatırlıyorum:
“Suriyelisiz bir Suriye oluşturulmasına ve faturanın da Türkiye’ye kesilmesine daha fazla müsaade edilmemeli.”
Bu tespite “
Suriye’nin kuzeyinde yeni bir İsrail kuracaksın, oranın halkı olan Arap’ı, Kürt’ü, Türkmen’i de Türkiye’ye süreceksin, bize de buna razı olmamızı tembihleyeceksin
” ilavesini yapıyorum.
Suriye’nin kuzeyinde boşaltılan alanların PYD/YPG-PKK militanları için “yurt” yapıldığını söylediğimizde de “faşist” ilan edileceksin!
Daha önce bu köşede Suriyeliler ile ilgili yaklaşık 10 yazı yazdım. 6’sı doğrudan Suriye’nin kuzeyindeki demokrafik yapının değiştirilmesiyle ilgiliydi.
Nüfusu hareketleriyle nasıl da oynadıklarını ve bu oyun esnasında Türkiye içerisindeki bazı çevrelerin de nasıl bir perdeleme yaptığını uzun uzun anlatmıştım.
O yazıları tekrardan hatırlatacak değilim. Arşiv orada duruyor, ilgilisi bakabilir.
Ama şunu söylemeden geçemem. İçişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde, “
Türkiye’ye gelen Suriyelilerin çoğunluğu güney sınırımıza yakın bölgelerdendir
” ibaresi var.
Yani,
Türkiye’deki 4 milyona yakın Suriyelinin çoğu PYD/YPG-PKK’nın işgal ettiği bölgelerden sürgün edilenler.
Türkiye’deki Suriyelilerin geri dönme ihtimali ve Türkiye’nin son dönemdeki “geri dönüşleri teşvik” politikası Amerika’nın ve PYD/YPG-PKK’nın korkulu rüyasıdır.
Zira, Suriye’nin kuzeyinde kurulması muhtemel PYD/YPG-PKK devletinin
(ki Suriye’nin federatif yönetime geçirilmesi bunun ilk adımıdır)
önündeki tek engel Türkiye’deki Suriyelilerin vatanlarına, topraklarına dönme ihtimalidir.
Bu ihtimali ortadan kaldırmak için, sürgün edilenlerin bir daha geri dönmemesi için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Türkiye’deki bazı sözüm ona İslamcı çevreler de HDP/PKK çizgisindeki siyasetçiler de buna hizmet ediyor.
Sözün başında Filistin’in felaket günü olan Nekbe ile başlamıştık.
1948’in 14 Mayıs’ında Nekbe yani felaket gününde İngilizler Filistinlileri yersiz, yurtsuz bıraktı; İsrail’e Filistin topraklarında bir “yurt” verdi, devlet kurdurdu.
Bugün Amerikalılar, yeni felaket günlerinde Suriyelileri yersiz, yurtsuz bıraktı; PYD/YPG-PKK’ya Suriye’nin kuzeyinde “yurt” vermeye, devlet kurmaya çalışıyor.
Korkarım ki Suriyelilerin Nekbe gününde ne ellerinde tutacakları anahtar ne sallayacakları bayrak olacak.
Akçakale’den, Mürşitpınar’dan güneye doğru baktıklarında “vatan”sızlığın ne olduğunu bile anlayamayacaklar!
Hani ne diyordu Hazreti Peygamber (as), “Bir Müslüman aynı delikten iki kez ısırılmaz!”
Biz aynı delikten kaç kez ısırıldık?
Hatta, bazı İslamcılarımız yüzünden…
#İsrail
#Filistin
#Nehbe
#Yusuf Alabarda
