Trump yeni bir şey söylüyor ama dünya yeniden kuruluyor

04:0028/09/2018, Cuma
G: 28/09/2018, Cuma
Hasan Öztürk

Amerika yalnızlaşırken, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye yeni bir zeminde buluşmak üzere. Hatta Amerika’ya karşı yeni ittifaklar yeni oluşumlar hızla kurulmak üzere. Artık dünyanın jandarması Amerika’nın parmak sallamasını kimse iplemiyor!Sizce de öyle değil mi?Hatırlıyor musunuz, Amerika’nın Kudüs’e büyükelçiliğini taşıma kararından sonra Birleşmiş Milletlerde (BM) bir oylama yapılmıştı. Ve oylamanın sonucu çok ama çok tartışılmıştı.21 Aralık 2017’deki oylamadan hemen önce Trump Amerikan yardımı

Amerika yalnızlaşırken, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye yeni bir zeminde buluşmak üzere. Hatta Amerika’ya karşı yeni ittifaklar yeni oluşumlar hızla kurulmak üzere. Artık dünyanın jandarması Amerika’nın parmak sallamasını kimse iplemiyor!



Sizce de öyle değil mi?

Hatırlıyor musunuz, Amerika’nın Kudüs’e büyükelçiliğini taşıma kararından sonra Birleşmiş Milletlerde (BM) bir oylama yapılmıştı. Ve oylamanın sonucu çok ama çok tartışılmıştı.

21 Aralık 2017’deki oylamadan hemen önce Trump Amerikan yardımı alan ülkeleri tehdit etmişti ve şayet aleyhte oy kullanırlarsa yardımları keseceği tehdidinde bulunmuştu.

Ama oylama Trump’ın tehdidine rağmen Türkiye ve Filistin’in zaferiyle sonuçlanmıştı.

O gece internet sitelerinde haber şöyle duyurulmuştu:

“ABD’nin Kudüs kararının ardından BM Genel Kurulu’nun olağanüstü gündemli toplantısında, ABD’nin kararını geri çekmesini öngören bir tasarı oylandı.

Bağlayıcı niteliği bulunmayan tasarı 128’e karşı, 9 oyla kabul edildi. 35 ülke ise çekimser kaldı.

ABD ve İsrail dışında, Guatemala, Honduras, Marshall Adaları, Nauru, Mikronezya, Palau ve Togo, Trump’ın Kudüs kararını destekleyen ülkeler oldu.

35 ülke ise tasarı için çekimser oy kullandı:

Antigua ve Barbuda, Arjantin, Avustralya, Bahama Adaları, Benin, Bhutan, Bosna Hersek, Kanada, Hırvatistan, Çekya, Dominik Cumhuriyeti, Ekvatoryal Gine, Fiji, Haiti, Macaristan, Jamaika, Kiribati, Litvanya, Lesotho, Malawi, Meksika, Panama, Paraguay, Filipinler, Polonya, Romanya, Ruanda, Solomon Adaları, Trinidad Tobago, Tuvalu, Güney Sudan, Uganda, Vanuatu.”

2017’nin son günlerinde BM’de yaşanan hadise, önceki gün yaşananlara ışık tutar niteliktedir.

AMERİKA ARTIK NE TEHDİTLE NE SİLAHLA İKNA EDEMİYOR

O gün Amerika’nın yardımını alan ülkeler bile aleyhte oy kullanmıştı. Yine o gün ismini yeni duyduğumuz hatta dünya haritasında nerede olduğunu bile bilmediğimiz birkaç ülke Amerika’ya destek vermişti. Nauru mesela!

“Amerikan çağı bitiyor, Amerika geriliyor. Batıyor” gibi cümleleri kurmak için çok erken olduğunu biliyorum.

Fakat, 2001’deki ikiz kulelere yapılan saldırı bahane edilerek geliştirilen yeni “terörle mücadele konsepti” özellikle İslam dünyasına kan ve kaostan başka bir şey getirmedi.

Bununla birlikte 2008 küresel krizinden sonra da ekonomik olarak gerileyen Amerika, Trump ile birlikte “malların ve sermayenin serbest dolaşımı”nı önleyerek ayakta kalma yolunu seçti.

Bu iki hadise, Amerikan çağının zora girdiğinin işaretidir. Amerikan toplumu Trump ile birlikte yeniden zenginleşiyor bu doğru. Ama aynı şekilde dünyanın müreffeh toplumları dahi Amerika’nın yeni ekonomi savaşı nedeniyle zorluklar çekiyor. Tehdit ve şantajlara boyun eğen petrol üreden ülkelerse her gün ekstra bir fatura ödemekle meşgul.

KURALSIZLIĞI DOKTRİNLEŞTİRMEK İSTEYEN TRUMP’A “ADALET” DİYEN BİR ERDOĞAN VAR

Önceki gün Trump, BM kürsüsünden bütün ülkelere kendince racon kesti. İronik biçimde globalleşme doktrinini reddettiğini ilan etti. “Sosyalizm kötü” dedi. “Petrol fiyatları yüksek” dedi. “Amerika” dedi. “Ulus devlet” dedi.

Trump’ın sözlerine ilişkin en kapsamlı analizi gazetemiz Yeni Şafak’ta Zekeriya Kurşun hoca yazdı. )

Zekeriya Kurşun’un yazısı şöyle bitiyor,

“(…) Bütün çelişkilerine rağmen bu konuşma kesinlikle hafife alınmamalıdır. Ama bir sonuç olarak acaba tarih farklı bir coğrafyadan mı tekerrür ediyor? sorusunu da sormamızı gerektirmektedir.

Trump’ın korumacı, saldırgan ve müdahaleci, barışı ve uluslararası işbirliğini baltalayıcı, ticareti sınırlayan konuşması karşısında; Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalete, insan haklarına, gelir dağılımındaki eşitsizliğe vurgu yapan ve daha fazla uluslararası işbirliği ve serbest ticareti öneren konuşması yüz yıl öncesini hatırlatmaktadır.

ABD Başkanı Wilson, 1919’da bütün mağrurlukları ile Paris’te toplanarak mazlum milletlerin kaderini tayin eden galip Avrupalılar karşısında milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkını ve “açık kapı” politikalarını savunarak, Milletler Cemiyeti’nin kuruluşu için yola çıkmıştı.

Acaba yüz yıl sonra tarih, ‘dünya beşten büyüktür’ ilkesini ortaya koyan Erdoğan’ın çağrısı ile BM’nin yeniden yapılanmasına giden bir süreci mi hazırlamaktadır?” (27.09.2018 Yeni Şafak.) (Yazının tamamı için
)

2017’nin son günlerinde BM’de yaşanan hadise ve ardından önceki günkü genel kurul toplantısında yaşananlar insanlığın yeni bir merhaleye geldiğinin işaretidir.

Ya elindeki silaha ve etrafa yaydığı korkuya güvenen “güç sarhoşluğu” ile önüne gelene çemkirenlerin dünyayı teslim aldığını göreceğiz… Ya da yüz yıl önce Milletler Cemiyeti’nin kuruluşunun önünü açan Wilson gibi cesaretle öne atılanların “Dünya beşten büyüktür” cümlesinin gerçekleştiğini.

SON 300 YILDA BİLE DÜNYA BİRKAÇ KEZ KURULMADI MI?

16 Nisan 1964 yılında Time dergisine konuşan İsmet İnönü, “Müttefikler tutumlarını değiştirmezlerse, Batı ittifakı yıkılabilir... Yeni şartlarda yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur” demişti.

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem BM’de yaptığı konuşma, hem Amerikan medyasına hem Alman medyasına yaptığı açıklamalar gösteriyor ki Türkiye “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır” tezinde ısrarlı.

Sahi son 300 yılda bile dünya birkaç kez kurulmadı mı?

#ABD
#Dünya
#Küreselleşme