Amerika ile Fırat’ın doğusunda atılan adımdan bu yana her vesile ile endişelerimizden bahsettik. Amerika’ya güvenilmeyeceğinin altını çizdik.Çünkü uzun vadeli Amerikan stratejisinin Ortadoğu’da güçlü devletleri bir bir parçalamak olduğunu biliyorduk.Amerikalılara güvenmiyoruz. Amerika’nın Suriye ve bölgemiz için tasavvur ettiği geleceği kabul etmiyoruz.Bölünmüş Suriye’nin kapısını açacak Amerikan politikalarının başımıza daha büyük dertler açmasını istemiyoruz.FIRAT’IN DOĞUSU İÇİN GEREKİRSE AĞIR
Amerika ile Fırat’ın doğusunda atılan adımdan bu yana her vesile ile endişelerimizden bahsettik. Amerika’ya güvenilmeyeceğinin altını çizdik.
Çünkü uzun vadeli Amerikan stratejisinin Ortadoğu’da güçlü devletleri bir bir parçalamak olduğunu biliyorduk.
Amerikalılara güvenmiyoruz. Amerika’nın Suriye ve bölgemiz için tasavvur ettiği geleceği kabul etmiyoruz.
Bölünmüş Suriye’nin kapısını açacak Amerikan politikalarının başımıza daha büyük dertler açmasını istemiyoruz.
FIRAT’IN DOĞUSU İÇİN GEREKİRSE AĞIR FATURA DA ÖDERİZ
Neredeyse son 10 yıldır Suriye krizinin tüm olumsuzluklarıyla mücadele ediyoruz. Örtülü şekilde Amerika ile koalisyon ortaklarıyla mücadele ediyoruz.
altındayız.
Bütün bu mücadelenin ekonomik ve sosyal faturası oldu. Ödediğimiz fatura oldukça kabarık.
Bu yüzden Amerikalılara rağmen Fırat’ın doğusuna girmek fikrinin ağır faturasının da farkındayız.
Ama gerekirse o faturayı da ödemeye hazırız.
Fırat’ın doğusunda PYD/YPG-PKK’ya statü kazandırmak isteyen Amerika bir şekliyle Türkiye’yi bu yapı ile muhatap kılmak istedi. Kısmen de başarılı oldu maalesef.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar
Amerika ile atılan adımın Türkiye’deki birinci muhatabıydı. Askeri olarak atılan her adımın sorumluluğunu üstlendi. Hatta bu adımın başarıya ulaşması için zaman zaman inisiyatif de aldı.
Ne var ki istediğimiz iş birliğini Amerika’dan hiç görmedik. Amerika YPG/PKK’ya güvenli bölge oluşturmak için adeta Türkiye’yi kullandı.
İşte bu yüzden 1 Ekim’de Meclis özel oturumunda konuşan
Fırat’ın doğusuyla ilgili noktayı koydu.
“Birileri terör ve sığınmacı yükünü Türkiye’nin omuzlarına yükleyerek adeta bizi çökertmeye çalıştı. Türkiye’nin artık kaybedecek tek bir günü dahi yoktur. Kendi yolumuzda devam etmekten başka çare kalmadı”
dedi.
Akşamki resepsiyonda görüştüğümüz Akar da Türkiye’nin tüm planlarının hazır olduğunu açıkladı.
Ne var ki Amerika ile hala
karşılıklı parmak ısırıyoruz.
Çünkü Fırat’ın doğusuna yönelik askeri harekatta Amerika ile karşı karşıya gelme riskimiz var.
Bu köşede geçmişteki
uygulamasının Türkiye’nin güvenliği için ne tür tehlikelere neden olduğundan tutun da “
” diyerek sözüm ona DEAŞ ile mücadelede kullanıldıkları için YPG-PKK terör örgütüne binlerce tır silah ve malzeme veren, eğiten Amerika’nın yarın bir gün Suriye’nin kuzeyinde otonom bir bölge kurmak istediğine kadar birçok eleştiride bulunduk. Haklılığımız maalesef bölgede oluşan atmosfer ile her geçen gün teyit edilmiş oldu.
SÜLEYMAN ŞAH’I KARAKOZAK’A
TAŞIDIĞIMIZ GECE AMERİKA İLE
Bu köşede Türkiye’nin güvenli bölgeden ne anladığının anlaşılması için bir öneride de bulunduk:
Süleyman Şah türbesini yeniden sınır dışındaki tek vatan toprağımız olan Karakozak’taki Süleyman
Şah Saygı Karakolu’na taşıyalım.
Böylece hem PKK ele başı Öcalan’ın 2015 Nevruz’unda okunan mektubundaki, “Eşme ruhunu selamlıyorum” cümlesiyle başlayan sürecin üzerine kalın bir çizgi çekmiş olacaktık… Hem de o günlerde 7 kez Ankara’ya gelip “
”
diye baskı yapan Amerikalılara güçlü bir mesaj verecektik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,
“Bütün bu açıklamaların özeti bir gece ansızın gelebiliriz”
cümlesinden sonra
Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik kararlılığı Süleyman Şah ve 2 muhafızının sandukasının tekrar Karakozak’taki vatan toprağına taşınmasıyla sağlanabilir.
Sonuçta, dünyanın dört bir yanında Amerikan işgali söz konusu.
Bu işgallerin bir kısmını “savaşı kazandım hakkım” diyerek, bir kısmına “çağırıldım” diyerek devam ediyor.
Şimdi de Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG-PKK ile birlikte yerleşik hale gelmek istiyor.
Türkiye’nin çıkarlarıyla bu hedefler örtüşmüyor. Bizim güvenli bölge anlayışımız ile Amerikalılarınki benzeşmiyor. Bizim Suriye’nin geleceğine ilişkin perspektifimiz ile Amerikalılarınki arasında uzaktan yakından bir ilişki yok.
Biz defalarca deklare ettik. Suriye’nin toprak bütünlüğünü istiyoruz. Güney sınırımızda terör örgütü istemiyoruz.
Bu yüzden ağır bedeli olsa bile Fırat’ın doğusunda kendi başımıza harekata geçmeliyiz.
İçerideki “işbirlikçi” kafaların şimdiden “hayır” sesleri yükseltmesi Türkiye’nin haklılığını göstermiyor mu?
#ABD
#Fırat’ın doğusu
#Operasyon
#PYD/YPG-PKK