3 Ekim 2017’de bu köşede “Irak sınırını taşımayı yeniden tartışsak” diyerek güneydoğu sınırlarımızın fizik şartları nedeniyle korunmasında güçlük çekildiğini hatırlatmıştım.
Öte yandan, terörle mücadelede yeni konsept gereği güvenlik güçlerinin PKK terör örgütünün sınır hattımızdaki “girilemez” dediği yerleri yerle bir ettiğini detaylı olarak anlatmıştım.
Aynı yazıda, “Son 30 yıldır zaman zaman tartışılan bir meseleyi tekrar gündeme getirmek istiyorum” diyerek, “Sınırı taşımayı tartışalım” demiştim.
Çünkü Barzani’nin tek taraflı referandumu sonrası Irak merkezi iktidarı ile ilişkiler yeniden ivme kazanmıştı, ortak askerî tatbikatlar bile yapılmıştı.
Bana göre yeni durumun, “sınır güvenliğini” de kapsayacak şekilde tahkim edilmesinin iklimi oluşmuştu.
Sınır değişimi meselesinin uluslararası yönünü biliyoruz. Irak sınırımızın 1926’da İngilizler tarafından çizildiğini de…
Türkiye’nin sadece Irak ile değil, İngiltere ile ilişkilerinin geldiği noktanın da farkındayız.
Hal böyleyken söz konusu yazıda, “Irak merkezi hükümeti ile gelişen iyi ilişkilerde sınırın taşınması da gündeme gelip çözüme ulaşırsa, hem Türkiye hem Irak geniş bir nefes alabilir” önerisinde bulunmuştum.
Yazının yayınlanmasından bir gün sonra (4 Ekim 2017) Cumhurbaşkanı Erdoğan İran’ın başkenti Tahran’a günübirlik bir ziyarette bulundu. O ziyareti takip etme fırsatım oldu. Dönüş yolunda uçakta konuyu Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a sorduğumda, “Asıl şimdi kimsenin bir karış toprağında gözümüz olmadığını göstermek için bu konuya girmemeliyiz” demişti ve konuyu kapatmıştı.
Irak sınırımızın coğrafi şartları o kadar zorlu ki Özal’dan Tansu Çiller’e kadar birçok siyasetçi zaman zaman sınırı “düz”e çekme konusunda çalışma yapmıştı. Ancak netice alınamamıştı.
Bütün bunları hatırlatmamın elbette bir nedeni var.
Bugün çok net bir şey ile karşılaştık. O da Afrin zaferinin hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef olarak Sincar’daki (Irak) PKK kamplarını işaret etmesi, “Devletin tüm tehdit bölgeleriyle ilgili geniş bir planının olduğu” gerçeği.
Ve “Irak yapamazsa biz bir gece ansızın oraya da gideriz” diyerek kararlılık vurgusu yapıldı.
Türkiye’nin hem siyasi hem askeri açıdan Irak’taki terör yuvalarına karşı çok önceden hazırlığı olduğu gerçeğini de hatırlamış olduk.
Hatırlayın, 1 Mart 2018 günü Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar sessizce Bağdat’ı ziyaret etti. O ziyarette askeri anlamda fikir birliği oluştu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 8 Mart’ta “Afrin Harekâtı Mayıs’a kadar biter” dedikten sonra, “Irak hükümetiyle PKK’ya karşı ortak operasyon olacak, olmalı. Sınır ötesi operasyon, Irak’ta 12 Mayıs’ta yapılacak seçimler sonrası yapılabilir” diye konuştu.
Ve bugün özellikle son dönemde Hakkari karşısındaki alanlarda, Kuzey Irak içlerinde yaklaşık 15 kilometrelik bir güvenlik kuşağı kurulduğu ortaya çıktı.
Kamuoyu Afrin Zeytin Dalı Harekatı’nın o sıcak anlarıyla meşgulken işinin gereğini yapması gerekenler Kuzey Irak sınırının 15 km derinliğinde güvenlik kuşağını kurmuş bile! Büyük devlet olmak budur.
Evet sınırlarımız değişmedi. Evet resmi olarak sınırlarımızı düze çekip sınır güvenliğimizi sağlama yoluna gitmedik. Çünkü bir başkasının bir karış toprağında gözümüz yok.
Ancak yeni konseptte, PKK terör örgütüne ne sınırlarımız içinde ne sınırlarımız dışında kış konuşlanması yaptırdık. Operasyonlar her iklimde, her şartta devam etti, ediyor. Baharla birlikte özellikle Hakkari-Şırnak hattından sızmaya hazırlanan terör unsurları Irak’ın içinde 15 km derinlikte oluşturulan geçici güvenlik kuşağı sayesinde etkisiz hale getirildi.
Daha önce “sıcak takip” şeklinde Kuzey Irak’a girip-çıkılırken bugün artık girilen yerlerden çıkılmıyor.
Sınırımız değişmedi. Ama hem Suriye hem Irak sınırının öbür tarafında Türk Silahlı Kuvvetlerinin oluşturduğu güvenlik kuşağı var.
Terör belâsı sona erinceye kadar da o bölgelerden kolay kolay çekilinmeyeceğini söylemek kehânet olmasa gerek.
Türkiye, en üst makamdan “Hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok” açıklamasını yaptı. Ama aynı zamanda, sınırlarına yönelik saldırıları sınır ötesinde karşılamak üzere yeni bir güvenlik konsepti geliştirdiğini de… Şimdi o konseptin adım adım hayata geçtiğine şahit oluyoruz.
Takipteyiz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.