Risk yönetiminde Erdoğan farkı

04:0013/07/2018, Cuma
G: 13/07/2018, Cuma
Hasan Öztürk

Olağanüstü günlerden geçiyoruz. Işık hızında akan günlerden. Pazartesi’den bu yana takip ettiğimiz gündem baş döndürücü.Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan yemin edip göreve başladı. Beştepe’deki o tarihi törende hazır bulundum.Ve biliyor musunuz? Sayın Cumhurbaşkanı’nın Beştepe’ye girişi sırasında “Nasrun minallahi ve fethun garip…” (SAFF/13) ayeti kerimesinin okunmasıyla göz yaşlarına boğuldum. Zira, o an millet ile devlet kaynaşması neymiş, millet ile devlet buluşması neymiş gördüm.Erdoğan bize

Olağanüstü günlerden geçiyoruz. Işık hızında akan günlerden. Pazartesi’den bu yana takip ettiğimiz gündem baş döndürücü.

Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan yemin edip göreve başladı. Beştepe’deki o tarihi törende hazır bulundum.



Ve biliyor musunuz? Sayın Cumhurbaşkanı’nın Beştepe’ye girişi sırasında “Nasrun minallahi ve fethun garip…” (SAFF/13) ayeti kerimesinin okunmasıyla göz yaşlarına boğuldum. Zira, o an millet ile devlet kaynaşması neymiş, millet ile devlet buluşması neymiş gördüm.

Erdoğan bize bir şey öğretti ve gösterdi. Sistem içinde kalıp, demokratik yollarla dönüşümün mümkün olduğunu.

2002’den bu yana bize “Siyaset bir yönüyle de risk yönetimidir” dedi ve bunu öğretti. Öyle anlarda öyle riskler aldı ki o riskleri yönetme becerisiyle hem Türkiye’yi dünya sıralamasında üstlere çıkardı, hem bu milletin yaşam standartlarını.

En son 24 Haziren erken seçimlerine giderken yine bir risk aldı. Kurduğu “Cumhur İttifakı”, Erdoğan’ı ya mağlubiyete ya zafere taşıyacaktı. Aldığı risk, onu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk BAŞKAN’ı yaptı.

İşte o aldığı riskler ve onları yönetme becerisiyle Beştepe Külliyesi’ne yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı olarak girdi. Böbürlenmesi beklenir böyle bir başarı karşısında insanın öyle değil mi? Ya da şöyle “efelenmesi” hani.

Yok yok, ayeti kerime ile girdiği Beştepe Külliyesi’nde hazır bulunanlara hitaben yaptığı konuşmanın ilk bölümü duadan ibaretti. Ve ilk niyazı, “Rabbim bizi kibirden koru” niyazıydı.

O an kendimi tutamadım. Zira, seçim galibi, yüzde 52.5 ile ilk turda seçilmiş bir Cumhurbaşkanı, “Rabbim bizi kibirden koru” diye dua ediyor. Bize düşen “amin” demekten başka bir şey değildi.

Bu davranışın da çok kıymetli ve yol gösterici olduğuna inanıyorum.

İCRACI BAKANLIKLARI İZOLE ETME SÜRECİ GİBİ

Beştepe’de o akşam sadece tören yoktu. Daha sonra ilk Cumhurbaşkanlığı Hükümeti de açıklandı.

Yeni bakanlar kurulu ile ilgili şunları kayıtlara geçirmek isterim.

Sayın Erdoğan, yeni kabine ile bana göre, 16 yıllık Ak Parti iktidarı dönemindeki siyasetçiler ve çevresini “icracı bakanlıklar”dan uzak tutmuş.

Yani herhangi bir Ak Partili eski bakan ya da milletvekilinin şu saatten sonra icracı bakanlıklara çok kolay nüfuz etmesi mümkün görünmüyor.

Bu, 16 yıllık iktidar döneminde bazen “yozlaşan” ilişki biçiminin önüne geçecek çok radikal bir tasarruftur. Risktir. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı zaten, siyasette risk alarak Türkiye’nin önünü açmıştır. Kabinenin başarılı olması halinde, Türkiye’nin nasıl bir rahatlama ve yükselişe geçtiğini göreceğiz.

Devam edelim…

AZERBAYCAN VE KKTC ZİYARETLERİNDEN BENDE KALAN

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Salı günü sembolik önemi çok büyük olan seyahate de takılma imkanı buldum.

Önce Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gittik.

Dönüş yolunda, yeni yönetim biçiminden, ekonomiye oradan “terörle mücadele”ye kadar birçok konuda Cumhurbaşkanımız ile sohbet imkanımız oldu.

Gerçi ayrıntıları dünkü Yeni Şafak’ta okudunuz ama ben yine de sizlere o sohbetten dikkatimi çekenleri aktarmak isterim.

Son bir iki gündür dövizdeki dalgalanmalara ilişkin Sayın Erdoğan, “Birileri bu işi tırmandırmaya çalışsa da, bunun düştüğünü göreceksiniz. Bu kadar emin konuşuyorum” dedi.

Faizin de önümüzdeki süreçte düşeceğini belirten Erdoğan, “Ben eminim, sadece devlet bankalarımız değil, özel bankalarımız da gerektiğinde taşın altına eline koyacaktır” diye konuştu.

Anladığım kadarıyla, burada da bir “risk” alınmış durumda. Şayet yeni durum, piyasalara, piyasa yapıcılarına iyi anlatılırsa Türkiye büyük bir “faiz” belasından ve birtakım spekülatörlerden kurtulabilir. Bu konuyu uzun süre takip edeceğim.

Sohbetimizde dikkat çeken meselelerden biri de Genelkurmay Başkanlığı’nın, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanıp bağlanmaması konusuydu.

“Bir çift başlılığın olması doğru bir şey değil. Bunu artık bir yoluna koymamız lazım. Bunu kararlılıkla aşacağımızı tahmin ediyorum. Gerek Hulusi Akar Paşa’nın gerek ise Yaşar Güler Paşa’nın ve Ümit Dündar Paşa’nın birbirleri ile olan gönül bağları ve birliktelikleri ‘şüpheci nazar’ ile bakma gibi bir durumu ortadan kaldırmıştır. Sivil- asker gibi bir yaklaşım kalmamıştır, aşılmıştır” dedikten sonra “Genelkurmay Milli Savunma’ya bağlanabilir mi” diye sorduk.

“Bağlanabilir, hiçbir manisi yok” cevabını aldık.

Bu da ilmi siyaset ile nasıl bir dönüşüme imza atıldığının açık kanıtıdır, diye düşünüyorum.

Biliyorsunuz yeni sistemde bazı bakanlıklar birleştirildi, bazıları aynen korunuyor. Başından bu yana mesela kültür ile turizmin birbirinden ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Yeni sistemde ikisi aynı çatı altında duruyor ve bakanlık koltuğuna oturan isim de “turizm” alanında neredeyse bir numara.

Peki “kültür meselesi ne olacak” diye düşünürken, cevabı Cumhurbaşkanımız’dan aldık. Etkili ve alanlarında yetkin bakan yardımcıları eliyle bu işlerin üstesinden gelinecek.

Aslında yeni sistemin özeti şu: Bakanlar ve kurullar Cumhurbaşkanlığı’na bağlı. Böylece artık ne yetki karmaşası en de mazeret üretme kaldı.

Başta da dedim ya baş döndürücü bir trafik yaşıyoruz.

Yeni sisteme adapte olmak için çabalıyoruz.

Hükümet ile yasama arasındaki ilişki biçiminin nasıl şekilleneceğini de yakın gelecekte test edeceğiz.

Daha doğrusu daha çok Ak Parti ile Cumhurbaşkanlığı Hükümeti arasındaki ilişki biçimi test imkanımız olacak.

Alınan riskin yönetilmesi, Türkiye’nin önüne yepyeni ufuklar açacaktır diye düşünüyorum.

Yanılıyor muyum?

#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#Siyaset