“Koltuk sevdalılarının bu partide işi yok”tan,
“O bizim bir değerimizdir” noktasına evrildi Kılıçdaroğlu bir gecede. Peki ne oldu o gece?
“Ne kaçırıldım, ne tehdit aldım. 81 ili ziyaret edeceğim. Adam kazandı. Neyine itiraz edeceğim. Tebrik ederim”den, “Benden kurultay sözü duyamazsınız”a evrildi İnce bir gecede. Peki ne oldu o gece?
“Kurultay ne zaman toplanacak”, “CHP genel başkanı kim olacak” soruları etrafında CHP’de her seçim sonrası tartışma yine alevlendi. Zira CHP’de yine “kaybettim” diyemeyenlerle, “aklımızı başımıza toplasak mı” diyenler arasında kavga kızıştı. Rasyonalite ile irrasyonalite arasında gidip gelmeler yani…
Aslında Muharrem İnce, o ince ince tasarlayıp, tane tane anlattığı üzere, CHP’de “önden yürümeyi” kafasına koymuştu. Bunu da seçimden bir gün sonra ilan etti. Ancak İnce narkoz etkisiyle ilk çıkışı yapmış olacak ki “ayıldığında” farklı bir tutum takındı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nda da İnce’ye ince ince yol vermek yerine, doğrudan bodoslama kapının önüne koyma kararlılığı vardı ilkin.
O da ilk açıklamasını öfke dolu cümlelerle, “Koltuk sevdalılarının bu partide işi yok” diyerek yapmıştı. Anlaşılan, Kılıçdaroğlu’nun aldığı narkoz daha fazlaydı ve ayılması İnce’den uzun sürdü (Birazdan “Narkozu kim” verdi sorusuna da cevap arayacağız. Az biraz sabır).
Hele, İnce’nin Erdoğan’ı tebrik etmesi meselesine yüklenişini görünce, narkoz etkisinin Kılıçdaroğlu’nun zaten zayıf olan muvazenesini hepten yıktığına şahit olduk.
Kılıçdaroğlu’nun “ertesi günkü” görüntüsü, “Aman Allah’ım seçim iyice ayarlarını bozmuş” dedirtecek türdendi.
Narkozun etkisiyle yapılan ilk açıklamaların üzerinden bir gece geçti ve bir de ne görelim…
Kılıçdaroğlu sakinleşmiş, yüzünde sahte bir tebessüm belirmiş… İnce, “Benden kurultay sözü duyamazsınız” diyerek uysal bir profil çizivermiş.
Peki o gece ne oldu?
Buraya bir parantez açalım.
“Şizofren” demişti İnce. CHP’lilerin bir bölümüne alenen “şizofren” demişti. Hani şu, “sandık hilesi” diyen, “kaçılırldı” diyen, “Fox tv kapatılmış” diyen, “Aslında biz kazandık, Erdoğan kaybetti” diyen, “Anadolu Ajansı manipülasyon yapıyor” diyen kim varsa, İnce, topuna birden “şizofren” demişti.
Oysa bu hayal mahsulü, yalan argümanların neredeyse tamamını Kılıçdaroğlu üretmişti. Ki zaten çıkıp, “Ne başarısı kardeşim” diye efelenen yine Kılıçdaroğlu’ydu. “Ne kutlayacağım. Ortada başarı yok” filan diyen de o değil miydi?
Yüzde 52.5 gibi muazzam bir oranı görememek, ormanda bir ağaca takılıp koskoca ormanı görememe halinden daha hazin bir ruh hali değil midir?
Dolayısıyla İnce aslında doğrudan Kılıçdaroğlu’na “şizofren” demiştir.
Bence haksız da değildi yani…
Devam edelim.
Bence o gece hem Kılıçdaroğlu’nun hem İnce’nin kulağına fısıldandı. Bu fısıltının “hak” mı, “batıl” mı olduğunu anlamamız için bir sağlamamız var. Bir gün önceki vücut dilleriyle ertesi günkü vücut dillerine bakmak bize bir şey söyleyebilir.
İlk gün Kılıçdaroğlu, rengi atmış öfke ile endişe arasında kalmış bir ruh halindeydi.
Öfke kusuyordu; aynı zamanda endişe basmıştı yüzünü. Belli ki narkozdan uyanıyordu. Bilinçaltının dışa vurumu yani.
İnce ise, 30.6’nın verdiği çakır keyif haliyle, hem gülüyor, hem esiyor-gürlüyor hem ayar veriyordu.
Bir gün sonraysa, Kılıçdaroğlu bir gün öncesinden çok farklıydı. “İnce bizim için bir değer” dedi mesela. Erdoğan düşmanlığının devam ettiğini bir daha ilan etti mesela.
Bu hal, “sokma akıl” halidir. Bilinçaltını gizleme hali, maske takma halidir. Bir gün önceki öfke ve endişe hali “bilinçaltı”nın dışavurumudur. Ancak bir gün sonraki hali, ona biçilen rolü oynama halidir. Sokma akıl halidir, yani.
İnce’ninse geri çekilmiş pozisyonunu, gerçekliği fark etmesine bağlıyorum.
Şu anki delege yapısıyla CHP’nin hangi kurultayından Kılıçdaroğlu’ndan başkaca bir genel başkan çıkabilir ki?
Ertuğrul Özkök 26 Haziran günü yani seçimden iki gün sonra “Bir kaybedenler kulübü üyesinin avunma halleri” başlıklı bir yazı yazdı. O yazıda kurduğu cümle ise çok ama çok manidardı.
“Oy verdiğim partinin adayının seçim meydanında çok net, çok açık söylediği şeylerden, herkesi kucaklayıcı tutumundan, laik bir Sünni Türk olarak, Muhafazakârlara, Alevilere ve Kürtlere yaklaşımından dolayı ziyadesiyle memnunum...”
Özkök, doğrudan Kılıçdaroğlu’nun mezhebine, meşrebine gönderme yapıyor. Bu yaklaşımın CHP yanlısı kalemşorların bir kısmında da ziyadesiyle arttığına şahit oluyoruz.
Ancak Kılıçdaroğlu’nu sırf “mensubiyet” asabiyetiyle destekleyen Ankara gazetecilerinin de varlığının farkındayız.
***
CHP’nin iki aktörünün hem narkozdan ayılırkenki bilinçaltlarını hem de taktıkları maske ile aldıkları pozisyonu görme şansı bulduk.
Bir de “Narkozu kim verdi” sorusu var ki bambaşka bir hikâyenin kapısını aralıyor.
Narkozu meğerse birbirlerine “korkudan” vermişler. “Çarmıha gerilmekten korktukları için” vermişler. Birbirlerini kandıra kandıra hep birlikte sarhoş olmuşlar meğerse.
Mesela bir araştırma şirketinin yöneticisi CNN’de çıkıp, “Ben Erdoğan’ın 50’nin üzerinde oy alacağını buldum. Ama söyleyemezdim. Beni CHP’liler çarmıha gererlerdi” dedi. Aman Allah’ım kamuoyu şirketinin yöneticisinin sözlerine bakın hele.
Bir diğeri de CHP sözcülerinden… Diyor ki: “Bizim kurduğumuz sistem o gece çalışmadı. Biz sonuçları Anadolu Ajansı ile Yüksek Seçim Kurulu’ndan aldık.”
İyi de o zaman neden gece yarısı “Seçim ikinci tura kalıyor açıklaması yaptınız” diye sorulduğunda cevap yok!
CHP’nin rasyonalite ile irrasyonalite arasında kalan seçmeni böyle bir atmosferde ne yapacağı ise sanırım sosyal psikologların işi.
İşin içinden çıkabilen varsa bana da haber versin.
Haksız mıyım?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.