Mutabakat taraflara zaman kazandırmakla birlikte “inceldiği yerden kopar”

04:0016/08/2019, пятница
G: 16/08/2019, пятница
Hasan Öztürk

Suriye’nin kuzeyinde Amerika ile birlikte güvenli bölge kurulacak ya hani... 6 Amerikan askeri Şanlıurfa’ya gelmiş. Kurulacak olan müşterek harekat merkezini çalışacaklarmış.Şanlıurfa’ya Amerikan askerlerinin geldiğini duyunca ilk aklıma “GAP Havalimanı’na mı inmişler acaba” sorusu geldi.Zira, Amerika’nın Irak işgalini kuzeyden yapmak istediği dönemde GAP Havalimanı’nı üs olarak kullanmak istediğini hatırladım. Dahası, GAP Havalimanı’nın olmasından daha büyük yapıldığı iddia adelmiş ve gerekçe olarak

Suriye’nin kuzeyinde Amerika ile birlikte güvenli bölge kurulacak ya hani... 6 Amerikan askeri Şanlıurfa’ya gelmiş. Kurulacak olan müşterek harekat merkezini çalışacaklarmış.



Şanlıurfa’ya Amerikan askerlerinin geldiğini duyunca ilk aklıma “GAP Havalimanı’na mı inmişler acaba” sorusu geldi.

Zira, Amerika’nın Irak işgalini kuzeyden yapmak istediği dönemde GAP Havalimanı’nı üs olarak kullanmak istediğini hatırladım. Dahası, GAP Havalimanı’nın olmasından daha büyük yapıldığı iddia adelmiş ve gerekçe olarak da “Amerikan askerlerinin Ortadoğu’ya sevkini kolaylaştırmak maksadıyla” şeklinde yorumlar okumuştum.

Bugün Amerikan askerleri Şanlıurfa’da ve Suriye’nin kuzeyinde kurulması düşünülen güvenli bölge için Türkiye ile ortak koordinasyon için teknik çalışma yapıyor. Başlı başına bu mesele bile uzun vadeli Amerikan stratejisinin yeni bir aşamaya geçmiş olabileceği endişesini taşımamıza neden oluyor.

TÜRKİYE’NİN GÜVENLİK KAYGILARI
HALA EN ÜST SEVİYEDE

Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde DEAŞ teröristleriyle mücadele ettiği gerekçesiyle “Kara gücü” ilan ettiği YPG-PKK ile Türkiye’yi bir şekilde muhatap etmeyi çalıştığını biliyoruz.

Maalesef ki Amerika, Ankara’da yürüttüğü diplomasi ile bu konudaki ısrarını sürdürüyor. Son mutabakat ile kendi lehine bir şey yaptı. Aynı zamanda YPG-PKK lehine de...

Ve bunu 2015 yılında Ankara’da karar alıcılara dayattığında “
Türkiye’nin güvenlik kaygıl
arı” nedeniyle
siyasette taşlar yerinden oynamıştı
. Çünkü, Amerika’nın Suriye’nin kuzeyi için yapmak istediklerine o gün Ankara’nın bazı karar alıcıları dünden razıydı.
Bu köşede yazdım,
o dönem Ankara’da, “Şayet Suriye’nin kuzeyinde bir ‘Kürt devleti’ kurulacaksa onu biz kuralım” diyen ve kendisini akılların üzerinde bir akıl olarak kabul edenler vardı.
Uzun zamandır Türkiye’yi Suriye’nin kuzeyi konusunda ikna etmek istiyorlardı. Başaramıyorlardı. Sonunda
“Güvenli Bölge” konusunda bir noktada ikna ettiler.

Peki Türkiye bu son teklifini neden kabul etti.

Son teklifi hatırlayalım önce isterseniz

Varılan mutabakat metninde aynen şöyle deniyor:

“Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek ilk aşamada alınacak tedbirlerin bir an önce uygulanması...

Bu çerçevede, Güvenli Bölge tesisinin ABD ile birlikte koordine ve yönetimi için Türkiye’de Müşterek Harekât Merkezi’nin en kısa zamanda kurulması...

Müteakiben, Güvenli Bölge’nin bir barış koridoru olması ve yerinden edilmiş Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine dönmeleri için her türlü ilave tedbirin alınması konularında mutabık kalınmıştır.”

Mutabakatta muğlak bölümler var. Buna mukabil Türkiye’nin başından bu yana istediği talepler de üç aşağı beş yukarı kayıt altına alınmış. Muğlaklık, Güvenli Bölge’nin derinliği ve YPG-PKK’nın o bölgeden nasıl buharlaştırılacağı konusunda.

SURİYE’NİN KUZEYİNDEN 1 MİLYON
KÜRDÜ SÜREN YPG-PKK DEĞİL Mİ?

Tabii bölgeye dönmesi gereken Suriyelilerin koordinasyou ise başlı başına muamma.

Bir kez daha altını çizelim Suriye’nin sadece YPG-PKK işgali alnındaki bölgeden Türkiye’ye gelen çoğunluğu Kürtlerden oluşan 600 bin Suriyeli var. Yaklaşık 300 bin Kürt de Kuzey Irak’a sürüldü.
Yani yaklaşık 1 milyon Suriyeli YPG-PKK işgaliyle o bölgeden sürüldü. Yine o bölgenin tarım arazileri Arap Hıristiyan ailelerin ellerindeydi... O aileler de YPG-PKK’nın zulmüne uğradı. Toprakları zorla gasp edildi.

Hal böyle olunca, Güvenli Bölge’yi Amerika ile birlikte tesis ederken Suriyelilerin dönüşleriyle ilgili YPG-PKK’nın nasıl bir direnç ve şiddetiyle karşılaşacağımızın hesabı yapıldı mı bilmiyorum.

Dahası Amerika iki “müttefiki”ni Suriye’nin kuzeyinde bir birine muhatap kılmak istiyor.
Türkiye’nin terör örgütü olarak tanımladığı ve 40 yıldır mücadele ettiği PKK terör örgütünün Suriye kolu olarak tanımladığı bir yapıyı “kara gücü” ilan eden Amerika’nın, stratejik ortağı Türkiye’ye tercih ettiğini biliyoruz.
EKONOMİMİZ DÜZELDİKÇE BAĞIMSIZ HAREKAT KAABİLİYETİMİZ ARTACAK

Ne var ki 75 milyar dolarlık ticaret hacmini 100 milyar dolarak çıkartmayı planlamış Amerika’nın böyle büyük bir pazarı ve NATO’nun güneydoğu sınırlarının güvenliği için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gözden çıkaramadığını da biliyoruz.

Böyle bir denklemde Türkiye’nin sınırlarını da biliyoruz.

Tam bir yıl önce bugünlerde doların 7 liranın üzerine çıktığına şahit olduk. Maniplasyon üzerinden Türkiye ekonomisinin nasıl tehdit edildiğine şahit olduk.

Bununla birlikte Türkiye’nin kriz anlarında “nakit” ihtiyacını bir şekilde karşıladığı kaynaklara yönelik de olağan üstü baskı ve yıldırmalar yapıldı. Hatta bunlardan biri olan Katar’a bazı körfez ülkeleri üzerinden ambargo kondu. Katar’ın hazinesinin üzerine çöküldü.

Türkiye bir seçim dönemi de atlatmasına rağmen ekonomideki kötü gidişi tersine çevirdi. Ne var ki bir süre daha geçen yılın tortuları kalacak.

Böyle bir denklemde Suriye’nin kuzeyi meselesi kucağımıza bırakıldı.

O yüzden Amerikalılar ile bir mutabakata varıldı.

Şimdi taraflar zaman kazanıyor. Hem Amerika hem Türkiye.

Amerika, Mümbiç gibi bir oyalamanın peşinde. Türkiye ise ekonomideki düzelme trendinin yerleşik hale gelmesini bekliyor.

Bu mutabakat ne Amerikalıların ne de Türkiye’nin tam istediği değil.

Hal böyle olunca da zaman içerisinde “inceldiği yerden kopacak” diye düşünüyorum.

Yanılıyor muyum?

#Suriye
#ABD
#GAP Havalimanı
#Şanlıurfa
#DEAŞ
#YPG-PKK