Meşru Libya hükümetine yardım elzem ve meşrudur

04:003/01/2020, Cuma
G: 3/01/2020, Cuma
Hasan Öztürk

Meşru hükümet ile yaptığımız iki kritik anlaşmanın belki de doğal sonucu olarakMehmetçik Libya yolunda.Meclis’te dün “Libya tezkeresi”, AK Parti ve MHP oylarıyla geçti. CHP’nin, “Askerimizin Arap çöllerinde ne işi var” diyerek karşı çıktığı tezkereye İyi Parti “ama”lar ve “fakatlar”la karşı çıkma yolunu seçti.İşte böyle bir günde “Mehmetçik neden Libya’ya gidiyor” sorusuna Libya’yı çok iyi bilenBingazi eski Başkonsolosu Büyükelçi Ali Suat Akınbakın nasıl cevap veriyor:‘LİBYA’DA İÇ SAVAŞDEĞİL TERÖR

Meşru hükümet ile yaptığımız iki kritik anlaşmanın belki de doğal sonucu olarak
Mehmetçik Libya yolunda.
Meclis’te dün “Libya tezkeresi”, AK Parti ve MHP oylarıyla geçti. CHP’nin, “Askerimizin Arap çöllerinde ne işi var” diyerek karşı çıktığı tezkereye İyi Parti “ama”lar ve “fakatlar”la karşı çıkma yolunu seçti.
İşte böyle bir günde “
Mehmetçik neden Libya’ya gidiyor
” sorusuna Libya’yı çok iyi bilen
Bingazi eski Başkonsolosu Büyükelçi Ali Suat Akın
bakın nasıl cevap veriyor:
‘LİBYA’DA İÇ SAVAŞ
DEĞİL TERÖR VAR’
“Libya’daki çatışmaların iç savaş olarak görülmesi ile Hafter karşıtlarının İhvancı veya İşidci olarak nitelenmesi doğru değildir.
Zira taraflar
BM öncülüğünde yapılan görüşmeler sonucunda, Aralık 2015’te anlaşmaya vararak Ulusal Uyum Hükümetini (GNA) kurdular
. Bu amaçla her iki taraf da taviz verdi.
Trablus’ta “İslamcı” olarak nitelenen yönetim bu anlaşmaya uygun olarak varlığına son vermiş ve yeni kurulan, uluslararası meşruiyeti bulunan bu hükümete tabi olmuştur.
General Hafter güdümünde doğudaki ayrılıkçı yönetim ise, anlaşmayı imzalamış olmasına rağmen uygulamamıştır.
(…) Uzlaşı sonrası kurulan hükümetin başkanı (bugünkü meşru Trablus Yönetimi)
Sarrac, Hafter’in yanında ve denetiminde Tobruk’ta faaliyet gösteren Meclis’in bir üyesiydi
. Dolayısıyla, BM uyum anlaşmasıyla
Hafter karşıtı Batı Libya güçleri, Hafter parlamentosunda aktif olarak çalışan bir vekile iktidarı devretmek gibi önemli bir taviz vermişlerdir.
‘HAFTER’E DIŞ DESTEK
NEDEN VERİLİYOR?’

(…) General Hafter, (…) 2014 yılı Şubat ayında Libya’yı toparlamak ve teröristlerden (İslamcılar) temizlemek iddiasıyla Bingazi’de devlete el koyduğunu (darbe) ilan ederek sahneye çıkmıştır. (…) (Hafter) son tahlilde, Kaddafi’yi düşüren devrimcileri değil; eski rejimcileri, devrimle dışlandıklarını düşünen çöl kabilelerini ve İhvan karşıtlarını temsil ettiği söylenebilir.

(…)

Hafter’in dışarıdan aldığı askeri destek devasadır. Bu dış destek olmasa Libya’da varlık gösteremez ve ilerleyemez
. En önemli dış desteği, Mısır’da 2013 yılında bir darbeyle iktidara gelen ve dikta rejimi kuran general Sisi olmuştur
. Hafter’in Sisi’yi örnek aldığı ve aynı rejimi Libya’da kurmak istediği genel kabul görmektedir. (…)
Bilahare, Mısır’a, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Suudi Arabistan (SA) da katılmıştır.
BAE ve SA’nın desteği, İslam veya Arap dünyasında egemenliğin halka geçmesi ile kendileri gibi petrol zengini bir Arap ülkesinde kurulacak demokrasi ve hürriyet rejiminin başarılı olmasını kendi saltanat idarelerine karşı tehlikeli görmelerindendir
.

(…)

General Hafter’in ABD bağlantısı da dikkat çekmektedir. Hafter, (…) başarısız Çad işgal girişiminden (1987) sonra Kaddafi’nin hışmından korkarak ABD’ye kaçmıştır. (…) 2011 yılında Libya’ya dönmüş ve Kaddafi’ye karşı savaşa katılmıştır. ABD’de bulunduğu bu uzun sürede CIA’yle irtibat ve iş birliği halinde olduğuna dair yayınlar bulunmaktadır.

(…)

Özetlersek, Hafter’e olan ABD ve Fransa desteği terör veya İşid’le mücadele; BAE, SA desteği saltanat rejiminin güvenceye alınması; Mısır desteği ise İhvan’a geçit verilmemesi bağlamında görülebilir.

(…)

(Hafter’in) terörle mücadele olarak çarpıtıp sunduğu ve bizi yakından ilgilendiren bir siyaseti bölgesindeki Türk soylulara karsı nefret dili kullanması ve etnik temizliğe başvurmasıdır. (…) Bu yolla Bingazi’den göç ettirilenlerin sayısının 100 bine vardığı bildirilmektedir. Hafter bu siyasetini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da teşmil etmiş ve doğuyu Türk vatandaşlarına yasaklamış, gelecekleri tutuklayacağını ilan etmiştir.

Türk soylulara düşmanlığının nedeni Kaddafi’yi düşüren, bugün de Trablus’taki rejimi ayakta tutan asil gücün Libya’da Türk asıllı olarak görülen Misuratalı milisler olmasıdır. (…)

‘DURUM 1974 BAŞIR HAREKATI
ÖNCESİ KIBRIS’TAN FARKSIZ’

Trablus yönetiminin (…) ellerinde Kaddafi döneminden kalma ağır silahlar, özellikle de tanklar bulunmaktadır. Ancak hava güçleri ve dış destekleri yoktur. (…)

Misurata’daki dost güçler Hafter hava kuvvetlerinin kente saldırıları ile THY uçuşlarının tehdit edilmesi karşısında bizden hava savunma sistemleri istemişler, ancak bu sağlanamamıştır. 2019 Nisan ayında Trablus’a yönelik son Hafter saldırısının başlamasıyla tutumumuzun değiştiği ve savunma yardımımızın arttığı anlaşılmaktadır.

Trablus’taki hükümet, BM gözetiminde, her iki tarafın uzlaşması ve katılımıyla kurulmuş bir ulusal uyum idaresidir ve Libya’nın uluslararası tanınırlığı olan meşru yönetimidir. Silahlı saldırıya ve işgale uğramıştır. Hafter mütecaviz, (meşru) hükümet mağdurdur.
BM Şartına göre saldırıya uğrayana savunma yardımında bulunmak meşrudur. (…)”
#Libya
#Trablus
#Barış Pınarı Harekatı
#Hafter