“Liyakat, ehliyet” diyenler geçmişlerini unuttuğumuzu mu sanıyor

04:0025/08/2020, Salı
G: 25/08/2020, Salı
Hasan Öztürk

“Devlette liyakat ve ehliyet” diye söze başlayıp, konuşup duranların geçmişte ne yaptığına bakalım bugün biraz. İsimler bende kalmak kaydı ile yakın geçmişte şahit olduğum birtakım hadiseleri peş peşe sıralıyorum.***Son dönemde AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “liyakat, ehliyet” gibi kavramlar üzerinden ağır saldılar yapılıyor.Hatta “damat” gibi yakışıksız sıfatlar bile kullanılarak hükümetin bazı bakanları için de liyakat, ehliyet gibi ifadelerle “yıpratıcı” hamleler yapılıyor.İşin ilginç kısmı

“Devlette liyakat ve ehliyet” diye söze başlayıp, konuşup duranların geçmişte ne yaptığına bakalım bugün biraz. İsimler bende kalmak kaydı ile yakın geçmişte şahit olduğum birtakım hadiseleri peş peşe sıralıyorum.

***

Son dönemde AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “liyakat, ehliyet” gibi kavramlar üzerinden ağır saldılar yapılıyor.

Hatta “damat” gibi yakışıksız sıfatlar bile kullanılarak hükümetin bazı bakanları için de liyakat, ehliyet gibi ifadelerle “yıpratıcı” hamleler yapılıyor.

İşin ilginç kısmı liyakat ve ehliyet üzerinden eleştiri yapanların bir kısmının yakın geçmişte hem de AK Parti içindeyken piyasaya sürdükleri… Hatta referans olunması için kapı kapı dolaştıkları… Telefon açtıkları… Kimi isimlerin daha sonra çapsız, liyakatsiz, ehliyetsiz olduklarının ortaya çıkması.

Daha da önemlisi bu isimlerin memleket aidiyetinden yoksun olduklarının görülmesi.

***

Bir zamanlar görüştüğüm bir gazeteci vardı. Kendi ifadesiyle “Çalıştığı gazetenin ekonomi servisinden sırf ‘Ali Babacan’ın faiz ekonomisini eleştirdiği’ gerekçesiyle” atılmıştı. Ya da bize öyle söylemişti.

“Türkiye’nin bazı önemli holdinglerinin üretimden değil faizden para kazandıklarını deşifre ettiğini” ve bunun da gazetede büyük sıkıntı oluşturduğunu ağdalı bir dille anlatmıştı.

Bu gazeteci bugünlerde Ali Babacan’ı göklere çıkartıyor. “Faiz lobisiyle mücadelemiz sonuna kadar sürecek” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ise “Ekonomi yönetimini liyakatsizlere teslim ettiği” gerekçesiyle yerden yere vuruyor. Erdoğan ile uyum içinde çalışan Hazine Bakanı Berat Albayrak’ı hedef tahtasına koymaktan da geri durmuyor. İşin ilginci “Beni işten attılar” dediği ekibin kurduğu gazeteden sağa sola ateş etmeyi sürdürüyor! Hem de maaşının kaynağını hiç sorgulamadan..!

***

Hatırladığım kadarıyla yıl 2011’di. Odamda oturuyordum. Telefonum çaldı. Arayan Türkiye’nin önemli bir üniversitesinin önemli fakültelerinden birinin dekanıydı. Selam-kelamdan sonra, “ÖSYM Başkanı Milli Görüş kökenlidir. Başarılı bir hocadır. Destek olmak lazım. Bugünlerde kendisine haksızlık yapılıyor, falan, filan” diyerek telefonu kapattı. Açıkça, dönemin ÖSYM Başkanı’na destek istiyordu. Çünkü o günlerde ÖSYM’de soru çalınması gibi skandallar patlak vermişti ve biz o işin üzerine gidiyorduk.

Bir sürü şahitliklerle ÖSYM Başkanı’na referans olunmasının nedenini daha sonra öğrendik.

FETÖ’cüymüş!

***

2015 7 Haziran seçimleri bitmiş, 8 Haziran’da “AK Parti olmayanı göstermeli” başlıklı bir yazı yazmıştım. 9 Haziran günü Star gazetesinde yayınlanan yazının özeti, “AK Parti’nin hiçbir koalisyonda yer almaması, diğer partilerin de kurabiliyorlarsa koalisyon hükümeti kurması” yönündeydi.

Yazı yayınlandıktan sonra bir medya organının önemli bir ortağı arayıp, “AK Parti’nin tek başına iktidarı bitti. Geçmişte kaldı. Bence AK Parti’nin koalisyon hükümeti kurmasını tavsiye eden yazılar yazman daha isabetli olur” dedi. Aynı isim daha birkaç ay önce bambaşka bir dil kullanıyordu!

2015 yılıydı, birkaç gazete yöneticisiyle birlikte oturuyorduk. Yaşı bizden büyük olanlarından biri konuyu birden Merkez Bankası başkan yardımcılarından birine getirdi ve “Çok iyi bir adamdır. Yetişmiş bir bürokrattır. Siyasette de başarılı olur. Destek vermek lazım” diyen cümleler kurdu.

O ekonomi bürokratının daha sonra “çapsız bir eleman” olduğu ortaya çıktı.

***

Bir kadın üniversite rektörü vardı ismi lazım değil. Medyada aleyhinde haberler çıktığında bir üniversite hocası aradı, “Hoca hanıma haksızlık yapıyorlar. Şöyle iyidir, böyle iyidir. Destek vermek lazım” türü cümleler sarf etti. Sonra da “Seni ziyarete gelmek istiyorlar” diyerek benden randevu istedi. Bir-iki gün sonra hep beraber ziyaretime geldiler. Çay-kahve faslından sonra koca koca dosyalar çıkartıp “Bakın bizim hakkımızda konuşanların neleri neleri var” deyip dosyaları vermeye kalkıştılar.

O rektör kadının daha sonra FETÖ’nün önemli elemanlarından biri olduğu ortaya çıktı.

***

Liyakat, ehliyet diye bugünlerde bağıranların çoğunun geçmişi budur. Kendi ekiplerinden çapsız, liyakatsiz isimleri “referanslar”la piyasaya sürdüler. Erdoğan, tespit edebildiklerini zaman içinde tasfiye edince de onulmaz birer Erdoğan düşmanına dönüştüler.

Aralarında “davayı kucaklayıp” çıkıp gidenler de oldu, Erdoğan düşmanlığı üzerinden siyaset yapma eğiliminde olanlar da..!

***

Oysa sadece geçtiğimiz Cuma günü Fatih gemisindeki 3 isme baksalardı bile “liyakat ve ehliyet” diye eleştirmeye kalktıkları Erdoğan’ın vizyonunu görebilirlerdi.

Bir yanda sondaj ve sismik gemilerin alınmasında büyük emeği olan zamanın Enerji Bakanı Berat Albayrak, bir yanda onun misyonunu omuzlamış Enerji Bakanı Fatih Dönmez, yanı başlarında Bakan Yardımcısı gencecik Alparslan Bayraktar!

Hadi onu göremediler, Mustafa Varank’ı, Hasan Doğan’ı, Fahrettin Altun’u, İbrahim Kalın’ı niye göremiyorlar?

Çünkü işlerine gelmiyor.

En genç ekonomi bakanı olarak Babacan, Erdoğan’ın kabinesinde yer alırken “Bebecan” diyenler, bugün “liyakat, ehliyet” sayıklamasına devam ediyor, onların dümen suyuna girmiş kimi eski dostlarsa Erdoğan’ı, “dost ateşi altında” tutuyor.

Yanılıyor muyum?

#FETÖ
#Liyakat
#Terör