Kirli senaryo, “İlk turda kendi adayına, ikinci turda Abdullah Gül’e”

04:0027/04/2018, Cuma
G: 27/04/2018, Cuma
Hasan Öztürk

Muhalefetin arkasındaki kurmay zekanın senaryosu hala devam ediyor kanaatindeyim.Senaryo şu, “İlk turda herkes kendi adayına, ikinci turda herkes Abdullah Gül’e!” ve bu senaryonun hiçbir şekilde yerli olduğuna inanmıyorum. Dışarıdan verilen emir ve suflelerle senaryoyu oynayanları gördükçe de “Bu mudur dava adamlığı, bu mudur vatanperverlik, bu mudur ilkeli siyaset” diye sormadan edemiyorum.“ÇATI ADAY” İDDASI BİR ŞAŞIRTMACA OLMASIN?Siyaset mühendisleri gözümüzün önünde senaryolarını hala oynamaya

Muhalefetin arkasındaki kurmay zekanın senaryosu hala devam ediyor kanaatindeyim.


Senaryo şu, “İlk turda herkes kendi adayına, ikinci turda herkes Abdullah Gül’e!” ve bu senaryonun hiçbir şekilde yerli olduğuna inanmıyorum. Dışarıdan verilen emir ve suflelerle senaryoyu oynayanları gördükçe de “Bu mudur dava adamlığı, bu mudur vatanperverlik, bu mudur ilkeli siyaset” diye sormadan edemiyorum.

“ÇATI ADAY” İDDASI BİR ŞAŞIRTMACA OLMASIN?

Siyaset mühendisleri gözümüzün önünde senaryolarını hala oynamaya devam ediyor. Önce “Gül çatı aday olacak” rüzgarı estirdiler. Sonra da “Yok biz kendi adaylarımızı çıkarıyoruz” demeye başladılar. Hele hele Akşener’in, “Gül için çekilmem” sözü ile, Muharrem İnce’nin, “Erdoğan ile Gül yarışırsa oyumu Erdoğan’a veririm” çıkışının ardından adaylığını açıklaması bir önceki yazımdaki senaryonun ikinci evresine geçildiğinin göstergesi gibi.

“GÜL, AK PARTİ’NİN, AKŞENER MHP’NİN OYLARINI BÖLECEK”

Neydi senaryo hatırlayalım:

“Erdoğan’a karşı 1’nci turda Akşener ve yanında Gül yarışacak. Böylece Akşener “Cumhur ittifakı”nın MHP kanadının oylarını, Gül, Ak Parti oylarını bölecek.

Sonuçta yüzde 49.5; hatta yüzde 50 oy alsa bile Erdoğan ilk turda seçilemeyecek.

İlk turda 2’nci çıksa bile Akşener 2’nci tura girmeyecek, Gül muhalefetin adayı olarak Erdoğan’ın karşısına çıkacak ve Cumhurbaşkanı olacak. Erdoğan tasfiye edilecek.” (24.04.2018 Yeni Şafak)

Bu senaryonun eksik yönü CHP ve HDP’nin kendi adaylarıyla birinci tura katılacağı bilgisinin olmamasıydı.

Senaryoyu hafta başında oynamaya başladılar.

Ancak kamuoyuna bu senaryonu perdeleyecek argümanlar da sundular. Ve sanki Abdullah Gül, “Çatı adayı olacak”mış kanaati yaydılar.

Çarşamba gününden itibaren de muhalefet partilerinin içinden yükselen tepkiler ve Ak Parti cenahının aldığı pozisyon nedeniyle “Çatı adayı formülü çöktü, her parti kendi adayıyla cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak” propagandasını yapmaya başladılar.

Tam da senaryo bu!

Tam da istenen bu.

Tam da milletin kafasını karıştıracak olan bu.

“Çatı aday formülü” daha önce denendi ve tutmadı.

SEÇİMİ İKİNCİ TURA TAŞIMAK İSTEYEN ZEKA YERLİ DEĞİL

Bu sefer muhalefetin başarıya ulaşmasının tek yolu, seçimi ikinci tura taşımak olarak görülüyor.

O halde, salı günü dillendirdiğimiz senaryonun ikinci ve kritik aşamasına geçildiğini söylersek yanılmış olmayız.

“Akşener “Cumhur ittifakı”nın MHP oylarını, Gül Ak Parti oylarını bölerse… Aynı zamanda CHP ve HDP kendi adayları üzerinden oylarını konsolide ederse seçim ikinci tura kalacak” hesabı yapıyorlar!

Akşener’in, “Gül lehine adaylıktan çekilmem ama Gül’ün adaylığına da çok sevinirim” demesi senaryonun faş edilmesi anlamına gelir.

Yine CHP’li Engin Altay’ın, “İkinci tura kim kalırsa bizim adayımızdır” cümlesi senaryonun faş edilmesidir.

Bana göre bu senaryoyu sonuna kadar zorlayacaklar. Ak Parti’nin içine el atacaklar, (atmış bile olabilirler) seçimi ikinci tura taşımak için her türlü kirli pazarlığa oturacaklar.

Erdoğan düşmanlığı üzerinden oluşturulan cepheyi ikinci turda ikinci sırada kim çıkarsa çıksın Abdullah Gül’ün arkasında duracak şekilde tahkim etmenin yollarını deneyecekler.

Ve Gül, her türlü pazarlığa açık olduğunu Temel Karamollaoğlu ile kol kola girdiği salonda 28 Şubat’ın sembol isimlerinden biri olan Uğur Dündar’ı ihtirasla alkışlarken gösterdi bile.

Sahi Abdullah Gül ve eşi Hayrunnisa Gül hakkında Uğur Dündar’ın neler söylediğini buraya taşısak ve okusak kimlerin yüzü kızarır?

Gül, Uğur Dündar’ı alkışlarken….

Saadet Partisi, Erbakan Ödülleri diye bir organizasyon yaptı. Bu organizasyona Abdullah Gül ile birlikte Uğur Dündar da katıldı.

Hatta Dündar’a ödül verildi, Gül büyük bir iştahla onu alkışladı!

Bu nasıl bir şeydir diye düşünüp dururken kendi kendime verdiğim cevaplar oldu.

=Erdoğan düşmanlığı gözlerini bu kadar kör edebilirmiş meğer.

=Erdoğan’ı alaşağı edip, ağababalarının bize dayattığı müdahale edilebilir parlamenter sistemi yeniden geri getirme uğruna sana ve inandığın değerlere hakaret eden, aşağılayan, savaşan figürlerle kol kola girilebilinirmiş mesela.

=İnandığın değerleri aşağılayanlara her daim öykünme psikolojisinin bir diğer şekli “kompleks”miş mesela.

=Kibir ile kompleks bir araya getirilip yanına bir de “emir” suflesi konursa, hiç, bir araya gelemeyecek sandıklarımızı aynı çatı altında görebilirmiş mesela.

=Dün inandığın değerleri ve varlık nedenine ateş edeni bugün alkışlayabilirmişsin mesela.

  • Son başbakan ile son seyahatten arta kalanlar
  • Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı Binali Yıldırım Bey ile iki günlüğüne İspanya’nın Başkenti Madrid’e gittik.
  • Dönüşte, uzunca bir söyleşi de yapma imkanı bulduk.
  • Ben size, Binali Bey ile yaptığımız güzel sohbetin başka bir yönünü anlatmak istiyorum.
  • Binali Bey tarihe “Son Başbakan” olarak geçecek.
  • Bu durumdan şikayetçi mi? Hayır. “Ben Ak Parti’nin bir neferiyim” diyor bundan sonrası için de “Kader çizgimizde ne varsa onu yaşayacağız” diye ekliyor.
  • Onun siyaset yapma biçiminde hep bir “rahatlık” söz konusu. En gergin anlarda bile sakinliğiyle öne çıkıyor. Sohbetimizde de hem çok sakin hem oldukça duygusaldı.
  • Bizleri belki de başbakan olarak son kez uçağında misafir ettiğini bilerek, hepimize tek tek ilgi gösterdi. Görüşmemizin “açıklama” faslı 20 dakikada bitti ama sohbet kısmı yarım saatten fazla sürdü.
  • Bir de çok güzel bir olay yaşadık.
  • Çocuklarımıza ve torunlarımıza bile anlatacağımız türden.
  • Binali Bey’in elinde abanoz ağacından yapılmış bir tespih gördüm. Onu göstererek, “yeni mi” diye sordum. Sağ olsun birden dönüp, “Beğendin mi? O halde bugünün anısına benden sana hatıra olsun” diyerek tespihi uzattı.
  • O anda diğer arkadaşların şaşkınlığını fark edince de Özel Kalem Müdür Yardımcısı Abdullah Eren’i çağırdı, “Getir bakalım kutuyu, kimin nasibine ne düşecek” dedi. Biraz sonra bir kutu tespih getirildi. Geziye katılan bütün gazeteci arkadaşlar Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı Binali Yıldırım’dan bir hatıra olarak o tespihlerden aldı.
  • Sohbet bitip de vedalaşma faslına geçince Binali Bey, hepimizden tek tek helallik istedi. Uçaktaki yerime geçerken aklımdan şu cümle geçti: “Çok önemli işlere imza atmış, adımlarını lideri Erdoğan’ın adımlarına uydurmuş, hem başbakanlığın, hem dava adamlığının hakkını teslim etmiş bir siyasetçi görmek istiyorsanız, Binali Yıldırım’a bakmak yeterlidir.”
#Seçim
#İkinci Tur Seçim