Hazreti Peygamber(as)’i özlerken

04:0020/11/2018, Salı
G: 20/11/2018, Salı
Hasan Öztürk

“Türk Müslümanlığı diye bir şey olur mu” sorusuna cevap veren Durmuş Hocaoğlu, “elbette” şeklinde cevap verir. Ve Türk Müslümanlığını tanımlarken, “Dengeli bir peygamber sevgisi” şeklinde tarif eder.Buna da Mevlidi Şerif’i örnek gösterir.Mevlidi Şerif’in müellifi Süleyman Çelebi’nin Hazreti Peygamber’e olan sevgisi, hürmeti ve muhabbeti neredeyse tüm Türklere teşmil edilebilir.Dün gece idrak ettiğimiz Mevlid Kandili’ni de vesile ederek, sizlere bugün ne güncel meselelerden ne de seçim gündemine

“Türk Müslümanlığı diye bir şey olur mu” sorusuna cevap veren Durmuş Hocaoğlu, “elbette” şeklinde cevap verir. Ve Türk Müslümanlığını tanımlarken, “Dengeli bir peygamber sevgisi” şeklinde tarif eder.


Buna da Mevlidi Şerif’i örnek gösterir.

Mevlidi Şerif’in müellifi Süleyman Çelebi’nin Hazreti Peygamber’e olan sevgisi, hürmeti ve muhabbeti neredeyse tüm Türklere teşmil edilebilir.

Dün gece idrak ettiğimiz Mevlid Kandili’ni de vesile ederek, sizlere bugün ne güncel meselelerden ne de seçim gündemine ilişkin bir şeyden söz etmek istiyorum.

Hazreti Peygamberimiz (as) için ceddimizin yazdığı Mevlid ve na’t-ı şeriflerden seçmeler sunmak istiyorum.

Mevlidi Şerif’te Velâdet (doğum) Bahri

(…)

Üç melek gördüm elinde üç alem

Biri meşrık biri mağribde anın

Biri dâmında dikildi Kâ’be’nin

Bildim anlardan kim ol halkın yeği

Kim yakîn oldu cihâna gelmeği

İndiler gökten melekler sâf sâf

Kâ’be gibi kıldılar evim tavâf

Geldi hûriler bölük bölük buğûr

Yüzleri nûrundan evim doldu nûr

Çevre yânıma gelip oturdular

Mustafâ’yı birbirine muştular

Dediler oğlun gibi hiçbir oğul

Yâradılalı cihân, gelmiş değil

Bu senin oğlun gibi kadr-i cemîl

Bir anaya vermemiştir ol Celîl

Ulu devlet buldun ey dildâr sen

Doğiserdir senden ol Hulk-ı Hasen

Bu gelen “İlm-i Ledün Sultânıdır”

Bu gelen Tevhîd ü İrfân kânıdır

Bu gece ol gecedir kim, ol Şerîf

Nûr ile âlemleri eyler Latîf

Allâhümme salli alâ Muhammedin

ve alâ âli Muhammed.

(Süleyman Çelebi)

ADI GÜZEL KENDİ GÜZEL MUHAMMED

Cânım kurban olsun senin yoluna,

Adı güzel, kendi güzel Muhammed,

Gel şefâat eyle kemter kuluna,

Adı güzel, kendi güzel Muhammed

(Yunus Emre)

Yâ Resulallah

Zuhur-ı kâinatın madenisin yâ ResulAllah

Rumuz-ı küntü kenz’in mahzenisin yâ ResulAllah

Cihan bağında insan bir şecerdir gayriler yaprak

Nebiler meyvedir sen zübdesisin yâ ResulAllah

Şefaat kılmasan varlık Niyazi’yi yoğ ederdi

Vücudun zahmının sen merhemisin yâ ResulAllah

(Niyazî-i Mısrî)

Ey olan bayramı kalbinde dolu

Merhaba, ey ayn-ı zât’ın mazhar ü mihmanesi

Zat-ı pâk’inden görünür, nûr-ı Hakk’ın şûlesi

Rehber-i dergâh-ı izzet olduğuyçün ey Habîb

Enbiyâ vü evliyanın oldu babın kıblesi.

Ey gönül, yarinden alıbilmek isteyen haber

Terk-i kevneyn idüb oldu rah-ı Hakk merdanesi

Bula Bayramî visalin lezzetinde kurb-i üns

Ey olan bayramı kalbinde dolu cânânesi.

(Hacı Bayramaı Veli)

(…)

“Hu hu”lara karışsın âminler

Şimdi seni ananlar,

Anıyor ağlar gibi…

Ey yetimler yetimi,

Ey garipler garibi;

Düşkünlerin kanadıydın,

Yoksulların sahibi…

(…)

Nerde kaldın ey Resûl,

Nerde kaldın ey Nebi?

Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,

Çağlar ne çağlardı:

Daha dünyaya gelmeden

Mü’minlerin vardı…

Ve bir gün, ki gaflet

Çöller kadardı,

Halîme’nin kucağında

Abdullah’ın yetimi

Âmine’nin emaneti ağlardı.

(…)

Konsun –yine- pervazlara güvercinler,

“Hû hû”lara karışsın âminler…

Mübarek akşamdır;

Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

(Arif Nihat Asya)

Yağmur

Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur

Kutlu bir zaferdir bu ebâbil dudağından

Rahmet vâdilerinden boşanır âb-ı hayat

En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat

Yıllardır bozbulanık suları yudumladım

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

(Nurullah Genç)

Hazreti Peygamberimiz(as)’e Türkler kadar Natı Şerif yazmış başka bir millet yoktur. Mevlidi Şerif kadar O’nu anlatan güçlü bir metinse yazılmamıştır.

Ve peygamber sevgisi çok yüksek olmakla birlikte hep dengeli de olmuştur, bizde…

Yukarıdaki beyitler, mısralar bu sevginin en bariz örneklerindendir.

Bir de Anadolu’da hâlâ bazı mescit ve camilerde uygulanan bir ritüeli hatırladım nedense?

Hazreti Peygamberimiz’in (as) ismi geçtiği zaman cemaat sağ elini kalbinin üzerine koyarak salavat getirir. Bunu biliyoruz ama bir de kamet esnasında “Eşhedü enne muhammeden Resulullah” dendiğinde iki başparmağını öpüp, gözlerine götürenler vardır.

Bu hem, “Gözümüzün nurusun Ey Muhammet (as)” anlamına gelir, hem de Efendimiz’in (as) isminin gözlerimize şifa olacağına olan inancımızı gösterir.

Hazreti Peygamberimiz’in (as) dünyaya gelişinin 1447’nci yılında, O’na, âline, ashabına, cümle Ümmet-i Muhammed’e salât ve selâm olsun.

#Nurullah Genç