“Emperyal gücün gölgesini kabul etmeyenler” bayrağının altında uyuyana sahip çıkmadı mı

Evirip çevirmeyin..! Aklımızla alay etmeye kalkmayın..! Bildiğimizi bizden saklamaya yeltenmeyin.

Yeter artık!

Her şey ama her şey gözümüzün önünde cereyan ettiği halde, siz bizim unutacağımızı sanıyorsunuz. Yok. Hatırlıyoruz. Ve unutmuyoruz.

Tamam “Hafızayı beşer nisyan ile malüldür” kabul. Ne ki bazı şeyleri unutmaz insan. Bu da onlardan biri.

Amerika’da Demokratların Başkan Adayı Joe Biden, “Türkiye’de Erdoğan’ı devirmek için muhalefete destek olmalıyız” diyor. Türkiye’nin iç siyasetine doğrudan müdahaleyi savunuyor. Ve bu müdahaleyi de “muhalefet” üzerinden yapmayı düşündüğünü açık ediyor.

Ve sen diyorsun ki, “Biz CHP olarak hiçbir emperyal gücün gölgesini dahi kabul etmiyoruz.”

Ne kadar afili bir cümle. Zaten Mustafa Kemal’in kurduğu partiden de böyle bir çıkış beklenirdi. Ayakta alkışlamak gerek.

Ne ki yakın geçmişiniz o cümleyi alıp çöpe çoktan atmış durumda.

Daha dün… 3 Mayıs 2015’te dönemin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar için, MİT Tır’ları kumpası nedeniyle soruşturma başlatıldığında çıkıp aynen şunları söylemediniz mi:

“Hiçbir şey Can Dündar’ı ve arkadaşlarını yıldıramaz. Dündar’ı yürekten kutluyorum.”

Peki, Can Dündar’ın Cumhuriyet’te MİT Tır’ları fotoğraflarını yayınlayarak elde etmek istediği amaç neydi?

Türkiye’yi Suriye’deki DEAŞ gibi terörist gruplara silah gönderen bir ülke göstererek uluslararası müdahaleye açık hale getirmekti. FETÖ’nün tüm unsuları bu olaya dört elle sarıldı. CHP yönetimi de destek verdi. Hatta daha sonra yargılanıp hüküm giyen CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun MİT Tır’ları ile ilgili görüntüleri Dündar’a veren isim olduğu ortaya çıktı.

Doğrudan devleti hedef alan bu kumpasa siz, ‘Savcının görevi bu değil mi’ diyerek savunmadınız mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Lahey’e gönderme planına doğrudan destek vermediniz mi?

Siz 7 Haziran 2015 seçiminde Can Dündar’ın FETÖ’nün MİT tırları kumpasını Cumhuriyet gazetesinde köpürtmesini malzeme olarak kullanmadınız mı?

Ve aynen şunu söylemediniz mi: “Suçu işleyenler değil de suçun haberini yapanlar tutuklanıyor.”

Savcı da sizdiniz, hâkim de. Suçluyu da bulmuştunuz, suçu da!

Bugün “Biz CHP olarak hiçbir emperyal gücün gölgesini dahi kabul etmiyoruz” cümlesini kuruyorsunuz… Peki, tamam da 22 Ocak 2016’da İstanbul’a gelen dönemin Amerika Başkan Yardımcısı Biden’ın Can Dündar’a açıktan verdiği desteği ve o destekten son derece memnun olduğunuz gerçeğini biz unuttuk mu sanıyorsunuz?

MİT Tır’ları soruşturması kapsamında tutuklu yargılanan Can Dündar’ın oğlunu ziyaret eden Biden, “Çok cesur bir baban var. Gurur duyman gerekir” demişti hatırlıyorsunuz değil mi?

Biden’ın o ziyaretinde CHP medyasının kalemşorlarıyla selfi çektirdiğini de unutmuş olamazsınız öyle değil mi?

Ne diyordunuz, “Biz CHP olarak hiçbir emperyal gücün gölgesini dahi kabul etmiyoruz” tamam. Peki, bir emperyal gücün sizinle aynı karede olmasına ne diyorsunuz?

Hatırlayın yine o ziyarette Biden, Dündar’ın salıverilmesi gerektiğini de söylemişti.

Biden’dan bir ay sonra 26 Şubat 2016’da Anayasa Mahkemesi “Hak ihlâli var” diyerek Can Dündar’ın salıverilmesinin önünü açtı. Peki, ne oldu hatırlamıyor musunuz?

Hatırlatayım.

Silivri’den çıkar çıkmaz soluğu Almanya’da alan Dündar, bir fotoğraf paylaştı.

Bir kanepede üzerine Amerikan bayrağı alarak uyuma numarası çektiği fotoğraftan bahsediyorum.

Sizin “Hiçbir şey Can Dündar’ı ve arkadaşlarını yıldıramaz. Dündar’ı yürekten kutluyorum” diyerek sahip çıktığınız kumpasçı Amerikan bayrağının altında uyudu. Sahi hani siz, “Hiçbir emperyal gücün gölgesini dahi kabul etmiyordunuz.”

***

Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Ortada bir gerçek var. Bazıları adımlarını millete uydurarak yürüyüp gidiyor. Bazılarıysa “dış mihraklara” uydurarak.

Amerikan bayrağı altında uyuma numarası çeken “kumpasçılar”a sahip çıkanlarla, “Dış mihrak yok, varsa gösterin” diyenlerle bu günlerde “Erdoğan’ı devirmek için muhalefeti desteklemek lazım” diyenlerle uyum içinde çalışıyor.

Sobelendiniz!

Ne olacak şimdi?

Yüzünüzdeki makyaj yine aktı!

Bakın yine “Ay akşamdan doğdu!”