Geçtiğimiz hafta bu köşede, “Ağustos ayı sefer ayı, zafer ayı” başlıklı yazıda da anlatmaya çalıştığımız gibi Türk tarihi Ağustos ayında zaferlerle dolu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Malazgirt, Büyük Taarruz ve Mercidabık ile birlikte Kıbrıs Barış Harekatı’nı da hatırlatması aklımıza “Kıbrıs’a yönelik askeri bir manevra hazırlığı mı var” sorusunu getirdi. Zira neredeyse eş zamanlı olarak Milli Savunma Bakanı Akar ve kuvvet komutanlarının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ziyareti yaşandı.
Kıbrıs’da kapalı Maraş bölgesinin KKTC’nin son dönemdeki girişimleriyle yerleşime açılma çalışmasını da bu verilere eklediğimizde Türkiye’nin adada daha da kalıcı önlemler alabileceğini söylemek kehanet olmasa gerek.
***
Türkiye Amerika ile Suriye’nin kuzeyinde, Fırat’ın doğusunda “Güvenli bölge” konusunda adım atacak. Amerika ile geliştirilen bu yaklaşımın çok fazla bilinmeyeni ve çok fazla karambolü var.
Türkiye ile anlaşmaya varan Amerikalıların soluğu PYD/YPG-PKK teröristlerinin yanında alması ise bunun en son göstergesi.
Dolayısıyla, varılan anlaşmanın nasıl yürürlüğe gireceği ve uygulanacağı konusunda tereddütlerimiz hat safhada.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklama ise Amerika’ya güvensizliğin hat safhada olduğunun ispatı gibi.
***
Diyebilirsiniz ki, “Türkiye ne yapsaydı? Amerika’yı yok sayıp tek başına Fırat’ın doğusuna mı girseydi? Amerika’ya rağmen bu mümkün değildi.”
Anlarım. Gerçeğin farkındayız. Türkiye’nin gücünün ve sınırlarının da.
Yine bu köşeyi takip edenler hatırlayacaktır. Burada defalarca “Cumhurbaşkanı Erdoğan, sınırlarını bilen ender siyasetçilerdendir” diyeniz.
O yüzden Amerikalıların “anlaşmak” üzere geldikleri son ziyarette Türkiye tarafı “Tezlerini dayatmış. Kısmen kabul ettirmiş. Şimdi vardığı mutabakatın takipçiliğini yapıyor.”
Türkiye’nin terörle mücadele kapasitesini bilen biliyor. Yüksek kapasitemiz neredeyse bütün muhataplarımızın malumu.
Bütün bu mücadelenin ekonomik ve sosyal faturası var. Ödediğimiz fatura oldukça kabarık.
Bu yüzden Amerikalılara rağmen Fırat’ın doğusuna girmek fikrinin ağır faturasının farkındayız.
Gerekirse o faturayı da ödemeye hazırız. Ne var ki “müttefiklik hukuku”nun ne olduğunu göstermek için şimdi “Kan kusup, kızılcık şerbeti içtik” diyerek sabırla bekleyeceğiz.
Yakın gelecekte Amerika’nın sözünü tutup tutmadığı ortaya çıkacak.
Fırat’ın doğusunda PYD/YPG-PKK’ya statü kazandırmak isteyen Amerika bir şekliyle Türkiye’yi bu yapı ile muhatap kılmak istiyor.
Bunu daha önce Irak’ta yaptı şimdi Suriye’de yapıyor. Becerebilirse hiç kuşkumuz yok ki 20 yıl içerisinde İran ve Türkiye’de de deneyecek.
Çünkü Amerika’nın uzun vadeli bölgesel stratejisinde bu var. Irak artık eski ırak değil. Suriye artık eski Suriye olmayacak. İran ve Türkiye için de aynı planları yapıyorlar.
Biz de olup biteni sınırlarımızı bilerek, gücümüz nispetinde püskürtmeye çalışıyoruz.
Takipteyiz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.