Deprem oldu.İstanbul 5.8’lik depremle sarsıldı. Silivri açıklarında Marmara denizindeki deprem yaşı 25’i geçmişlere 17 Ağustos’u hatırlattı. Bazılarımız dünkü depremden sonra saatlerce kendine gelemedi.Parklarda sabahlayanlarımızın sayısı hayli fazlaydı.Deprem oldu.Ne ki beklenen büyük İstanbul depremi değildi bu.O da olacak. O olduğunda dünkü paniğin belki 1000 katını yaşayacağız. “Bugün değilse bile yarın mutlaka” diyor deprem uzmanları.Allah korusun asıl o zaman ne yaşayacağız; kim bilir? Çünkü
Deprem oldu.
İstanbul 5.8’lik depremle sarsıldı
. Silivri açıklarında Marmara denizindeki deprem yaşı 25’i geçmişlere 17 Ağustos’u hatırlattı. Bazılarımız dünkü depremden sonra saatlerce kendine gelemedi.
Parklarda sabahlayanlarımızın sayısı hayli fazlaydı.
Deprem oldu.
Ne ki beklenen büyük İstanbul depremi değildi bu.
O da olacak. O olduğunda dünkü paniğin belki 1000 katını yaşayacağız. “Bugün değilse bile yarın mutlaka” diyor deprem uzmanları.
Allah korusun asıl o zaman ne yaşayacağız; kim bilir? Çünkü içimizdeki bazıları dünkü depremi bile milletin paniğe kapılması için sonuna kadar kullandı.
Deprem oldu. Sokaklar, caddeler insan seline döndü.
Okullar tatil edildi. AVM’ler, plazalar boşaltıldı
.
Okulların boşaltılması ve tatil edilmesi güvenlik için iyi bir karar. Ne var ki
AVM ve plazaların boşaltılması tam bir “cahillik” örneğiydi.
Bulunduğumuz iş merkezinde de büyük bir panik yaşandı. İşyerlerinden “
” gençler panik halinde caddelere koşturdu. Ne yöneticileri ne amirleri “durun” demedi. Diyenlere de zaten gençler kulaklarını tıkadı.
Çünkü, deprem ve depremde nasıl hasar oluşur meselesiyle ilgili kimsenin bir fikri yoktu.
Tek fikir verici vardı sosyal medya!
Sosyal medyada fısıltı gazetesi “panik yaymaya” çoktan başlamıştı.
“Köprülerin halatları koptu”
diyen mi ararsınız, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün ortasındaki
bakım iskelesini köprünün parçalanan ana tabyası diyen mi? “Büyük deprem geliyor saat bilmem kaçta” diyen mi?
Hepsi sosyal medyadan pompalandı.
Sosyal medya kullanıcısı “yüksek eğitimli” cahiller de o yayılan kara propagandanın esiri olarak sokaklara fırladı.
Dahası da oldu. “
Büyük deprem için saat verdiler. Büyük deprem olacak”
diye başlayan yüzlerce mesaj paylaşıldı.
31 Mart sonrası dümeni Ekrem İmamoğlu’ndan yana kıran bir haber kanalının erkek sunucusu ise telefon ile bağlanan “deprem uzmanı”na soru sorarken,
“Gerçi İstanbul’daki toplanma merkezlerinin çoğuna AVM yapıldı…
” diye bir cümle ile başladı.
Bütün bunların toplamında İstanbul’da halkı sokağa döktüler.
Oysa ne elektrikler kesildi ne de uzun süreli iletişim kanalları kapandı. Telefonla ulaşamadıklarımıza watsap gibi uygulamalarla ulaştık. Ne Marmaray durdu ne köprülerde hasar oluştu. AFAD sözcüleri, Kızılay sözcüleri, deprem uzmanları sadece “Hasarlı binalara” dikkat çekti.
Hasar oluşmuş binalara girilmemesini istedi. Tabii bu çağrılara kimler kulak verdi orası biraz muamma.
Dedim ya içimizden bazılarının “
” sosyal medya paylaşımları ile art niyetli yayınlar özellikle “yüksek eğitimli” gençleri panikletti.
AFAD’ın, Kızılay’ın, Valiliğin açıklamalarına kulak kabartmak yerine sosyal medyanın fiskosuna kapıldılar. Çünkü onlar için tek gerçek maalesef “sosyal medya paylaşımları”ydı.
2011 yılında Japonya’da meydana gelen 8.9’luk depremde bir tek kişi camdan atlamıştı o da bir Türk’tü. O Türk ile G-20 zirvesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte gittiğimiz Japonya’nın Osaka kentinde tanışmıştım. İbrahim Selimhan Kılıç o gün kendisinden başka hiç kimsenin panik yapmadığını anlatmıştı. Ama o camdan hem de iki kez atlamıştı.
Çünkü
Türkiye’de sanki öğrenilmiş çaresizliğin bir örneği gibi, deprem olduğunda camdan ya da kapıdan fark etmez bulunduğunuz kapalı mekândan dışarıya çıkmanız öğretilmişti.
Binalarımıza güvenmiyoruz… Hele ki 17 Ağustos 1999 öncesi yapılan binalarımıza… Tamam da konunun uzmanı kamu görevlilerimize neden inanmıyoruz?
Devletin en üstünden yapılan açıklamalara da deprem uzmanlarının uyarılarına da itibar etmiyoruz.
Varsa yoksa sosyal medyadaki kirli bilgiler. Varsa yoksa söylenti. İnandığımız tek gerçek olmayan gerçek onlar.
O bilgilere itibar ediyoruz. Yazık.
Sonuçta 5.8’lik bir deprem ile koca şehir İstanbul’da neredeyse kaotik bir trafik ve evlerine giremeyen binlerce insan ile karşı karşıya kaldık.
Büyük İstanbul depremi kapımızı çalmadan, orta vadede hem binalarımızı depreme hazırlamalıyız hem de insanlarımıza deprem ile yaşamayı öğretmeliyiz.
Yoksa, depremden daha çok deprem sonrası oluşan kaotik ortam yüzünden çok büyük acılar çekeceğiz.
Dünkü depremi büyük bir uyarı olarak not edip, gereğini yapalım.
#Deprem
#İstanbul
#Çaresizlik
#Köprü
#AVM
#Marmaray