Cumhur İttifakı… Jestler, beklentiler, beklenmedikler

Yerel seçimler için geri sayım sürüyor. Dün iki önemli toplantı vardı, Antalya ve İstanbul’da.

Antalya’da MHP lideri Devlet Bahçeli başkanlığında partililer yerel seçim kampındaydı. İstanbul’da ise Cumhurbaşkanı Erdoğan 40 il belediye başkan adayını açıkladı.

Antalya’daki MHP toplantısında konuşan Bahçeli’yi televizyondan canlı dinledim. Haliç Kongre Merkezi’ndeki toplantıyı ise yerinde izledim.

Sayın Bahçeli, “Cumhur İttifakı”nın yerelde de devam ettirme iradesi konusunda net cümleler kurdu. Cumhur İttifakı’nın karşısında yeniden kurulma aşamasına gelen “Millet İttifakı”na bazen dozu yükselen ses tonuyla “zillet ittifakı” diyerek yüklendi. “Türkiye’nin beka sorunu karşısında üzerimize düşeni yapıyoruz” dedi. Karşı ittifakı eleştirirken Cumhur İttifakı’nın devamı konusunda “koşulsuz destek”ten söz etti.

Konuşmasının sonunda MHP’nin İstanbul, Ankara ve İzmir’de aday göstermeyeceğini söyleyerek Ak Parti’ye jest yaptı.

Bu jeste, İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nden cevap gecikmedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının hemen başında, “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye Cumhur İttifakı’na olan bağlılığını bugün bir kez daha beyan ettiği için bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi ve ekledi, “Biz de AK Parti olarak ülkemizin ve milletimizin beka mücadelesinin en önemli dayanak noktalarından biri olarak gördüğümüz ‘Cumhur İttifakı’na bağlılığımızı buradan tekrar beyan ediyoruz. Sayın Bahçeli’ye önümüzdeki seçimlerde, İstanbul, Ankara ve İzmir’de aday çıkarmayarak AK Parti’yi destekleme kararı için de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.”

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da “Biz de bazı illerde fedakarlık yapabiliriz” açıklamasında bulundu.

Cumhur İttifakı’nın yerelde handikapları var. Buna rağmen dün iki partiden karşılıklı jestler geldi. Devamını pazartesi ve salı günü daha da çok görebiliriz.

Umarız ve dileriz ki yerelde de bir ittifak inşa edilebilir. En azından bazı iller ve ilçeler ölçeğinde.

Devam edelim.

İstanbul’daki aday tanıtım toplantısı öncesinde Haliç Kongre Merkezi’nde kulis yapanlara, ayaküstü analizcilera, aday adaylarına kulak misafiri oldum.

Atmosferi solumaya çalıştım. Olup biteni anlamaya çalıştım.

Bir gün önce İstanbul, Ankara ve İzmir büyükşehir belediye başkan adaylarının da bu toplantıda açıklanacağına yönelik bilgiler gelmişti.

Ancak ne olduysa geceki görüşmeler sonrasında bu üç büyük şehrin adayının açıklanması salı gününe belki de Arjantin ziyareti sonrasına kaldı.

İşte bu yeni duruma ilişkin bilgi, Haliç Kongre Merkezi’ne ulaştığında coşku biraz düştü.

“Neden 3 büyük şehrin adayları açıklanmıyor” sorusunun peşine düştüğümüzde ise birkaç gerekçenin kulaktan kulağa yayıldığını gördük.

En doğrusunu elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onunla önceki gece görüşenler biliyor. Ama “İlk defa böyle bir belirsizlik söz konusu” diyen bir Ak Partilinin sözlerini duydum.

Beni bilen bilir, bu köşede ne bakan toto ne vekil toto ne de belediye başkanı adayı totosu oynadım.

Yine oynayacak değilim. Ya da isimler üzerinden spekülasyon yapacak değilim.

Sadece duyduğum, öğrendiğim, hissettiğim ve gözlemlediğim kadarıyla Ak Parti’nin ilk aday tanıtım toplantısına yansıyan hava üzerinden birkaç başlıkla yaşananları özetlemek isterim.

*Ak Parti’nin içinde bir grup var ki hala Cumhur İttifakı’ndan hazzetmiyor.

*Bazı adayların “adaylıkları” konusundaki ısrarcı tutumları, rahatsızlık boyutuna ulaşmış durumda.

*Bazı adayların, “belediye başkanlığı”nın dışında başka beklentilerinin de olması şaşırtıyor.

*“Partim varsa ben varım” düsturunu unutan ya da ihmal eden aday adaylarının tavrı sorgulanıyor.

*Ak Parti içindeki bir takım farklı ekiplerin rekabetinde belaltı vuruşlar yadırganıyor, ama çare bulunamıyor.

*Mayıs 2017’deki Ak Parti Kongresi’nden bu yana onlarca defa, “kibir, gurur” üzerinden eleştirilerini tekrarlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu eleştirilerine kulak tıkayanların hala varlığı devam ediyor.

*Aday adayları arasındaki rekabette centilmenliğin unutulması, “taraflar arasında”ki gerginliği artırıyor.

Yerel seçim rekabeti yerel taleplere cevap verebilirlik olmalı değil mi
Ak Parti ve MHP’nin yerelde oluşturacakları Cumhur İttifakı’nın özellikle İstanbul ve Ankara için hayati önem taşıdığını artık bilmeyenimiz yok.
O yüzden, Ak Parti ve MHP arasındaki tartışmada gelinen noktayı anlatırken, “Mefkureden rasyonaliteye evrilmek”ten söz ettim bir önceki yazıda.
Gerçek karşısında iki liderin “gereğini yaptığı”na şahit oluyoruz yeniden.
İstanbul ve Ankara’da aday göstermeyecek olan MHP’nin bu tavrına karşılık, MHP’den de oy alabilecek aday üzerinde yoğunlaşacak bir Ak Parti var artık.
İstanbul, Ankara ve İzmir’in Ak Parti adayı belli. Ama dün açıklanmadı.
MHP’nin tavrı beklenmiş olmalı.
Bir de adayların “belediye başkanı” olmanın dışında başka bir görevinin olmadığının görülmesi belki de…
Biraz daha sabrettiğimizde sadece Ak Parti’nin değil diğer partilerin de ya da karşı ittifakın da adaylarını önümüzdeki birkaç gün içinde göreceğiz.
Yerel seçimlerdeki rekabetin konusu, şehrimizi kim daha güzelleştirecek, imar edecek, trafik, ulaşım, otopark, çevre gibi sorunlarla kim baş edebilecek, yaşanabilir şehirlerin olmazsa olmazlarına kim cevap verebilecek olmalı değil mi?
CHP’li Tuncay Özkan’ın, İzmir adaylığı için ismi geçen Ak Partili’nin, “İzmir mahallenin en güzel kızı” benzetmesi karşısında laf yetiştireyim derken, basma kalıp ideolojik paçadan akan söyleminin yereldeki karşılığı ne olabilir ki?
Ne o öyle?
Ama İzmirliler, hala bu tür söylemlere prim mi vereceksiniz?