Çekiç Güç’ü unutursak Suriye’nin kuzeyinde zokayı bir kez daha yutarız

04:0028/07/2019, Pazar
G: 28/07/2019, Pazar
Hasan Öztürk

Birinci Körfez Savaşı’nı hatırlıyor musunuz? Hani şu 1990’da Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgal etmesinden hemen sonra Kuveyt’i özgürleştirme adı altındaAmerika’nın Irak’ı parçalamak için attığı ilk adımdan söz ediyorum.Bağdat’a kadar ilerleyen Amerikan ordusunun son anda durduğu ve Saddam’ın bir 10 yıl daha iktidarda kalmasının sağlandığı savaştan söz ediyorum.Irak Kürtlerinin Saddam’ın devrileceğine inandırılıp Bağdat’a doğru yönlendirildiği ve kışkırtıldığı... Sonrasında Saddam’ın Kürtleri katlettiği,

Birinci Körfez Savaşı’nı hatırlıyor musunuz? Hani şu 1990’da Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgal etmesinden hemen sonra Kuveyt’i özgürleştirme adı altında
Amerika’nın Irak’ı parçalamak için attığı ilk adımdan söz ediyorum.

Bağdat’a kadar ilerleyen Amerikan ordusunun son anda durduğu ve Saddam’ın bir 10 yıl daha iktidarda kalmasının sağlandığı savaştan söz ediyorum.
Irak Kürtlerinin Saddam’ın devrileceğine inandırılıp Bağdat’a doğru yönlendirildiği ve kışkırtıldığı... Sonrasında Saddam’ın Kürtleri katlettiği, Halepçe gibi bir trajedinin yaşandığı savaştan söz ediyorum.

Hani Hakkari’nin tepelerinden canlarını kurtarmak için 500 bine yakın Irak Kürdü’nün Türkiye’ye kaçtığı savaştan söz ediyorum.

Hani Bağdat’ta Saddam’ı oturtup, 36’ncı Paralel’in üstüne çıkmasına müsaade edilmediği savaştan... Kuzey Irak’ta otonom Kürt Bölgesi’nin adım adım inşa edildiği... Irak’ın paramparça edilmesi ve milyonlarca sivilin öldürülmesinin zemininin adımın inşa edildiği, PKK’nın Kandil’e tamamen yerleşmesinin sağlandığı savaştan söz ediyorum. (2003 yılındaki İkinci Körfez Savaşı ve Saddam’ın idam edilip, Irak’ta etnik unsurlar arasına kan davasının sokulduğu dönemi bu yazıda konu edinmiyoruz.)

Birinci Körfez Savaşı’nın gerekçesi ile sonuçları iyi değerlendirilmeden bugün Suriye’deki iç savaşın gerekçe ve sonuçları tartışılamaz diye düşünüyorum.

BİRİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI İLE SURİYE İÇ SAVAŞI ARASINDAKİ BENZERLİKLER

Zira iki savaşın da birbirine benzer birçok yönü var.

Dahası,
iki savaşta da Amerika ve koalisyon ortaklarının tutumu neredeyse aynı.

Bu arada Saddam’ın Kuveyt’i işgal etmesi için Amerika’nın teşvik ettiğini, Kuveyt’in işgali bahanesiyle Amerika’nın Ortadoğu’daki uzun vadeli stratejik hedefi için ilk adımı attığını da unutmayalım.

Birinci Körfez Savaşı’nda Amerika’nın tutumunun Türkiye’yi çok yönden etkilediğini biliyoruz. Bugün yeniden hatırlanması gereken en önemli meseleninse Çekiç Güç’ün konuşlandırılması olduğunu düşünüyorum.

Çekiç Güç sözüm ona, Saddam Hüseyin’den Irak Kürtlerini korumak maksadıyla 36’ncı Paralel’in üstünde konuşlanan koalisyon güçleriydi.

Bu güçlerin konuşlanması için gerekli yasal zemin o dönem Türkiye Büyük Millet Meclis’inde de bir tezkere ile kabul edilmişti.

Çekiç Güç, Türkiye’de konuşlandı. Irak’ta 36’ncı paralelin üzerinde uçuşa yasak bölge ilan edilen bölgeyi kontrol etti. Amerika ve koalisyon Türkiye’ye rağmen Iraklı Kürtleri yedeklerine aldı. (Türkiye’ye rağmen diyoruz zira hem Barzani hem Talabani o dönemde Türkiye pasaportu taşıyordu ve Türkiye bu iki liderin aşiretleri arasındaki kanlı savaşları durduran arabuluculuk görevini yerine getiriyordu.) Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi böylece inşa edildi. Dahası
PKK terör örgütünün ana karargahı haline gelen Kandil çok daha güçlü bir şekilde tahkim edildi.
Bugün Suriye iç savaşında olup bitene baktığımızda da benzer şeyler görüyoruz. Esad’ın muhaliflerine yönelik giriştiği kanlı müdahaleye sessiz kalan Amerika ve koalisyon güçleri adım adım Suriye’nin fay hatlarını harekete geçirdi.
Esad yönetiminin Şam’da iktidarda kalmasını neredeyse teşvik etti. Bu esnada Suriye’nin kuzeyini PKK terör örgütünün Suriye kolu olan YPG’nin işgal etmesini destekledi. Hatta Amerikan askeri ile YPG’li teröristler birlikte devriye attı
.

Dahası Amerika Birinci Körfez Savaşı’ndakinden çok daha büyük bir askeri malzemeyi Suriye’nin kuzeyine yığdı.

Amerika’nın şu anda Çekiç Güç’e benzer uygulamaların çok daha ötesinde adımlar attığını görüyoruz. Türkiye’nin parasını verip de alamadığı silahlar binlerce tırla Suriye’nin kuzeyindeki PKK uzantısı PYD/YPG teröristlerine veriliyor.
Irak’ın Sincar bölgesinin de içinde olduğu PKK terör örgütünün uzantılarının yer aldığı kamplarda Amerikan askerleri askeri eğitim veriyor. Sadece lojistik destek değil, askeri ve siyasi destek de veriliyor. Amerika ile birlikte başta Fransa ve koalisyon güçlerinin de bu yöndeki katkısını es geçmiyoruz.
AMERİKA AYNI AMERİKA DA
TÜRKİYE AYNI TÜRKİYE DEĞİL
Birinci Körfez Savaşı ile Suriye’de şu anda olup bitenler arasında mahiyet olarak büyük benzerlikler var. Amerika ve ortaklarının yapmak istedikleri arasında büyük benzerlikler var.
Ne var ki o dönemdeki Türkiye ile bu dönemdeki Türkiye arasında büyük farklılıklar var.

Bunlardan en önemlisi Türkiye artık koalisyonlarla yönetilmiyor. Ağır aksak yürüyen bir hükümet modeli yok. Uzun zamandır da tek parti hükümetleriyle yönetildi. Bu nedenle mesela “Sınır ötesine asker gönderme” tezkeresi o dönemde Meclis’ten çıkmamışken, bu dönemde özellikle Fırat Kalkanı ve Afrin Zeytin Dalı Harekatı’nın yasal zeminini oluşturan tezkereler Meclis’ten geçti. İkincisi, o dönemde Irak Kürtleri’nin hamiliğine okyanus ötesinden gelip soyunan Amerika’nın bu tutumuna Türkiye’nin verdiği cevap cılız kalmıştı.

Bugün hem Amerika’nın terör örgütü PYD/YPG-PKK’ya verdiği aleni desteğe karşı verilen güçlü bir direnç vardır hem de Suriye’nin kuzeyinden sürülen başta Kürtler olmak üzere bütün etnik ve dini grupların hamiliğini Türkiye yapmaktadır.

Çekiç Güç ile Irak’taki PKK terör örgütü korunmuştu ve Türkiye’nin başına bela edilmişti. Bugün de Amerika binlerce tır silah verdiği PKK’nın Suriye kolunu koruyor ve ona hamilik yapıyor. Ama artık bugün Çekiç Güç’ün topraklarımızdan çekip gitmesini bir türlü beceremeyen bir devlet ve hükümet yok Türkiye’de.

Bilakis,
gerektiğinde “Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz” diyen bir irade var. Gerektiğinde, “Her ne pahasına olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru kurdurmayacağız. Parçalayıp atacağız” diyen bir irade var
.

Amerika 1990 yılında Ortadoğu için ne düşünüyorduysa bugün de aynısını düşünüyor ve o hedefe doğru yürüyor. Ne var ki o günkü Türkiye yok karşısında.

O yüzden Çekiç Güç gibi bir oluşum bugün Türkiye’ye rağmen kurulamaz.

Türkiye’ye rağmen Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru kurulamaz. Kurulmak istenirse, Zeytin Dalı gibi Fırat Kalkanı gibi harekatların bir benzerini Türkiye yeniden yapar.

Göreceksiniz, yapacak da...

Yanılıyor muyum?

#Birinci Körfez Savaşı
#Saddam Hüseyin
#ABD
#Irak
#Suriye
#PKK/YPG