Çatı çöktü, arkasını dönüp gitti

04:0029/04/2018, Pazar
G: 29/04/2018, Pazar
Hasan Öztürk

Hiçbir şey olmamış gibi… Hiç sanki gruplarla, sivil toplum temsilcileriyle konuşmamış, görüşmemiş gibi, sanki hiç siyasilerle görüşmemiş gibi, sanki Saadet Partisi’nin o tuhaf Erbakan Ödül törenine katılıp, Uğur Dündar’ı alkışlamamış gibi. Sanki “arka kapı diplomasisi”ni çalıştırmamış gibi, “Çatı adaylığı” konusunda “Benim dışımda gelişti” dedi.“Benden talep edilmiştir. Benim bir talebim olmamıştır” dedi.“Çok geniş bir mutabakat olursa, arkadaşlarımla görevden kaçmayacağımı söyledim” dedi.“Sorumsuzluk

Hiçbir şey olmamış gibi… Hiç sanki gruplarla, sivil toplum temsilcileriyle konuşmamış, görüşmemiş gibi, sanki hiç siyasilerle görüşmemiş gibi, sanki Saadet Partisi’nin o tuhaf Erbakan Ödül törenine katılıp, Uğur Dündar’ı alkışlamamış gibi. Sanki “arka kapı diplomasisi”ni çalıştırmamış gibi, “Çatı adaylığı” konusunda “Benim dışımda gelişti” dedi.

“Benden talep edilmiştir. Benim bir talebim olmamıştır” dedi.



“Çok geniş bir mutabakat olursa, arkadaşlarımla görevden kaçmayacağımı söyledim” dedi.

“Sorumsuzluk göstermeyeceğimi de ifade ettim” dedi.

“Böyle geniş bir mutabakatın olmadığı da ortadadır” dedikten sonra, “Adaylığım artık söz konusu değil” diyerek arkasını dönüp gitti!

11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şayet geniş mutabakat olsaydı kendi talebi olmasa bile cumhurbaşkanlığına aday olacağını böylece ilan etmiş oldu. Günler sonra niyetini izhar etti.

Geniş mutabakattan kasıt sanırım, “armut piş, ağzıma düş” şekliydi. Hiçbir risk almadan, “acabalara” yer vermeden, “çanta keklik” misali, anahtar teslim Erdoğan karşıtlarının tek adayı olarak sahneye çıkmaktı sanırım.

Oyun tutmadı, tezgah bozuldu. Çatı çöktü!

Zaten de çökmeye mahkumdu.

Ama geriye, artık çok daha tartışılır bir Abdullah Gül ismi kaldı!

15 Temmuz gecesinin kahramanları Meclis’te görünür kılınmalı

  • 15 Temmuz gecesinin kahramanları Meclis’te görünür kılınmalı
  • Arkadaşlarım, dostlarım arıyor, “Aday adaylığı için başvurdum” diyor. Onlara söylediğim tek şey var. “Hayırlı olsun.”
  • “Hayırlı olsun” cümlesi, geniş zamanlı olduğu için aday adaylıkları, adaylıkla neticelense de bir anlam taşıyor, neticelenmese de… Adaylıktan sonra milletvekili seçilse de bir anlam taşıyor, seçilmese de…
  • Arkadaşlarıma, dostlarıma “hayırlı olsun” derken de aslında onlar için ne hayırlı ise o olsun temennimi belirtmek istiyorum, o kadar.
  • Ama birilerinin aday adaylığı da var ki o konuda farklı düşünüyorum.
  • 15 Temmuz kahramanlarından ve onların yakınlarından bazılarının aday adaylıklarını destekliyorum.
  • 15 Temmuz kahramanlarının ve yakınlarının görünür bir şekilde Meclis’e gitmelerini istiyorum.
  • 15 Temmuz kahramanı Ömer Halisdemir’in kardeşi, Soner Halisdemir aday adayı olmuş.
  • Yine 15 Temmuz gecesi, kamyonunun direksiyona geçip, milleti Taksim Meydanı’na taşıyan Şerife Boz adaylık başvurusunda bulunmuş.
  • O gece Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü önünde FETÖ’cü alçaklara karşı kahramanca vuruşan şehit Muhammet Oğuz Kılıç’ın babası polis memuru Zeki Kılıç da aday adayı olmuş.
  • Muhtemelen 15 Temmuz kahramanlarından ve o şehitlerin yakınlarından başka adaylar da çıkacak.
  • Benim gönlümden geçen, bu adayların belirgin bir şekilde Meclis’te temsil edilmesidir.
  • Çünkü 24 Haziran seçimleri aynı zamanda 15 Temmuz’un da bir sonucudur. Şayet 15 Temmuz’da bu millet çıplak elleriyle o tankları, o uçakları, o helikopterleri, o makineli tüfekleri durdurmasaydı. O alçak FETÖ’cüleri durdurmasaydı bugün bambaşka bir Türkiye, bambaşka bir siyasi atmosfer ile karşı karşıya kalacaktır.
Türkiye turizmde birçok ülkeden
çok çok önde olabilir

Geçtiğimiz hafta iki günlüğüne Başbakan Binali Yıldırım ile İspanya’nın Başkenti Madrid’e gittik. Madrid’e bu ilk gidişimdi ama İspanya’ya daha önce de gitmiştim. Bask Bölgesi’nin önemli kenti Bilbao’ya gittiğimde mihmandarımızın “Bu ülke nüfusundan daha fazla turist ağırlıyor” dediğini hiç unutmadım.

“Ne var ki, bu kadar turist çekiyor” diye düşünmüştüm de aslını sorarsanız bir neticeye de varamamıştım.

Madrid ziyaretinde de mihmandarımız yine aynı konuya değindi “Madrid yılın her ayı turistlerle dolup taşıyor” dedi.

Plaza Mayor’da dolaşırken, kafeleri gördüğümüzde de bir arkadaşımız, “Hani şu PSV taraftarlarının mültecilere bozuk para atıp oley çekerek alay ettiği kafe burada mı” dedi. Evet o kafe o meydandaydı.

Gerçekten de yine her taraf turist kaynıyordu.

Fakat, gördüğüm o ki 3.5 milyon nüfuslu Madrid hiç de temiz değildi. Plaza Mayor başta olmak üzere kaldırımlar sigara izmarit doluydu, köşe bucakta çöpler ulu orta duruyordu, şaşırmıştım.

“Nüfusundan daha çok turist çekebilen bir ülkenin hali bu mudur” diye içimden geçirirken Türkiye’nin turizmde hak ettiği noktaya gelip gelmediğini düşündüm.

İstanbul’un, İzmir’in, Bursa’nın, Ankara’nın, Gaziantep’in, Konya’nın, Kayseri’nin, Antalya’nın hülasa memleketin hak ettiği kadar turisti ağırlayıp ağırlamadığını düşündüm.

Bana göre, şu anda hiç istisnasız dünyanın en iyi hizmet sektörüne sahibiz. Gastronomi alanında dünyanın en iyileri arasındayız. Ve dahası, Türkiye sadece deniz, kumsal ve güneşten ibaret olmayan birçok alternatifi de içinde barındıran bir turizm potansiyeline sahip.

Deniz de var, dağ da… Tarih de var, kültür de… Kongre de var, yemek de… Hal böyle olunca İspanya örneğinde olduğu gibi Türkiye’nin en az nüfusu kadar turisti ağırlamasını bekliyor insan.

Madrid’de kaldığımız otel, Doğuş Grubu’na aitti. Ev sahibimiz Ferit Şahenk Bey ile de bir süre görüşme şansımız oldu. Görüşmemizde bu konuyla ilgili aktarmak istediğim çok önemsediğim bir bilgiyi paylaştı. Dünyanın en ünlü gastronomi uzmanlarının “Anadolu’yu aylarca gezdiğini” ve “Anadolu mutfağını ve lezzetlerini, tespit ettiklerini” bize anlattı.

Anlayacağınız, Türkiye turizmde gastronomi ile de ön plana çıkıyor artık.Bir şeyle daha ön plana çıkıyor Türkiye. Dolar ve Euro üzerinden gelir elde edenler için bizim memleketimiz ucuzluk cenneti!

İspanya örneğinde de gördük ki Türkiye kıyaslanamayacak derecede diğer ülkelerden ucuz ve kaliteli.

Ancak hak ettiği yere henüz ulaşmış değil.

Bu noktada, Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un verdiği son rakamları sizinle paylaşmak isterim.

“İlk üç ayın rakamlarına göre, 5 milyon 138 bin turist, Türkiye’ye gelmiş. Bu geçtiğimiz bütün yılların rekoruymuş. İlk üç ay olarak geçtiğimiz yıllara kıyasladığında, yüzde 35’lik bir artış söz konusuymuş. Bu yıl 38 milyon turist beklenirken, ilk 3 aylık rakamlara bakılınca beklenti 40 milyona yakın turiste çıkmış.”

Bir ilavede biz yapalım. Türkiye’nin cari açığı 47 milyar dolar. Geçtiğimiz yıl 26 milyar doların üzerinde bir turizm geliri elde edildi. Şayet bu yıl 40 milyon turist sayısına ulaşılırsa gelirimiz 32 milyar dolara çıkacak. Yani biraz daha gayret edilirse neredeyse bacasız endüstri turizm, Türkiye’nin cari açığını tek başına kapatacak.

İspanya’dan eksiğimiz yok fazlamız var. Sadece İspanya’dan mı? Bence birçok ülkeden.

Ya sizce?

#Seçim
#Çatı Aday
#ittifak