CAATSA yani “Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası!”
Amerika kimi hasım görürse ona yaptırım uygulayarak mücadele etmek için bir yasa yapmış ve o yasayı düne kadar İran, Kuzey Kore ve Rusya’ya karşı uygulamış.
Düne kadar diyorum zira önceki günü CAATSA kapsamında Türkiye’ye de yaptırım kararı aldı. Aslında Türkiye’ye demeyelim de Savunma Sanayii’nin önemli isimlerine Başkan İsmail Demir ve arkadaşlarına yönelik yaptırımı diyelim.
Yaptırımlara bahane Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alması.
Peki soru şu: CAATSA şayet Amerika’nın hasımlarıyla yaptırımlar yoluyla mücadele yasası ise ki öyle… Türkiye Amerika için ne?
Yaptırım kararıyla birlikte cevap “Türkiye, Amerika’nın hasmı!”
Peki Türkiye, NATO’da Amerika ile müttefik değil mi?
Peki Türkiye Amerika’nın stratejik ortağı değil mi?
***
Amerika son yaptırım kararına kadar “Uzadıkça budanan, kurudukça sulanan” bir ülke olarak gördüğü Türkiye’yi kontrolünde tutmak için bir takım “havuç-sopa” uygulamaları yapıyordu. Ve Türkiye’yi hep yedeğinde tutmayı başarıyordu.
Doğrudan müdahalelerinin yanına içerideki aparatlarını da harekete geçirerek uzun süre Türkiye’yi kontrollü bir şekilde yanında tuttu.
Soğuk savaş döneminin cephe ülkesi olarak NATO’nun doğu sınırlarını koruyan, Sovyet işgaline karşı konumlanmış güçlü bir kara gücünü besleyen bir Türkiye’den söz ediyoruz.
Savunma sanayii dışa bağımlı, bazen “hurdaları” hibe olarak alan, bazen almak istediği silahlar yerine başkalarına razı olan, tehdidi de dostu da Amerika tarafından belirlenen bir Türkiye’den.
Böyle bir Türkiye her kafasını kaldırdığında darbe ve müdahale ile sindirilmiş, her tepetaklak gitmek üzereyken desteklenip ayağa kaldırılmış yani hep “muhtaç” hep dışa bağımlı bir ülke olarak kurgulanmış.
***
Ama Türkiye çok güçlü bir tarih ve güçlü bir devlet müktesebatına sahip. O yüzden tek kutuplu dünyanın sonuna gelindiği bugünlerde Türkiye de “güçlü ve bağımsız” bir ülke olma yolunda kararlar almış ve uygulamaya koymuştur.
O yüzdendir ki NATO’da sözüm ola müttefiki olan sözüm ona stratejik ortağı olan Amerika tarafından doğrudan hasım ilan edilmiştir..!
Daha önceki ambargolardan farklı bir durumdur bu.
Neden mi? Çünkü ilk defa “hasım” tanımı içinde değerlendirmiştir Türkiye’yi.
Ama Amerika’nın Türkiye’ye hasımlığı yeni değil.
Özellikle Amerika’nın 2003’ten bu yana coğrafyamız için oluşturduğu strateji, “Daha da parçalanmış ülkeler topluluğu”dur. Yani ne yekpare bir Irak, ne Suriye, ne Libya ne İran ne de Türkiye, Amerika’nın uzun vadeli stratejik planı içinde vardır.
Bu planı adım adım uygulamak için 30 yıldır bölgemize müdahale ediyor.
Türkiye, Amerika’nın Ortadoğu için yani bölgemiz için uzun vadede çok parçalı ülkeler stratejisine 2013’ten bu yana güçlü bir direnç gösteriyor.
Amerika’nın bölgemizdeki stratejsi ve çıkarlarıyla Türkiye’nin stratejisi ve çıkarları çatışıyor. Bu çatışma Amerika’nın Türkiye’yi hasım olarak görmesinin ana sebebi.
Türkiye’nin bağımsız dış politika üretmesi ve çıkarları için çoklu diplomasiyi hayata geçirmesi Amerika’yı çıldırmış görünüyor.
Buna bir de Amerika’nın söz konusu İsrail olduğunda sürekli devreye soktuğu irrasyonel dış politikası da eklenince ortaya yeni “hasım” olarak Türkiye çıkıyor..! PYD-YPG-PKK’ya verdiği destek de bu yüzden.
Her seferinde söylüyoruz. Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi J.Jafrey Hürriyet’e verdiği bir söyleşide, “Erdoğan’dan bize yaltaklanmadığı için hazzetmiyoruz” demişti.
Türkiye’nin bağımsız dış politikası ve yerli-milli savunma sanayii hamlesinin mimarı olarak Erdoğan’ı gören Amerika, Erdoğan’ı alaşağı edince Türkiye’yi yeniden yedeğine alacağını varsayıyor.
Dün kamuoyuna yansıyan Amerikan dergisi Foreign Policy’deki bir makale tezimizi güçlendiren iddialarla dolu.
Deniyor ki makalede, “Washington’un Erdoğan’a karşı artan hayal kırıklığı göz önüne aldığında, bazıları Türkiye ile gerçek işbirliğinin ancak Erdoğan sonrası mümkün olacağı sonucuna vardı. Türkiye’nin ana muhalefeti olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Amerika ve Avrupa Birliği’ne karşı daha az düşmanca davranacağını ummak için kesinlikle neden var. Böylesi bir hükümet (CHP ve dostlarının kuracağı) Hamas gibi diğer bölgesel aktörlere daha az heves gösterirken, Mısır gibi komşularıyla uzlaşmaya daha istekli olabilir.”
Vay vay vay!
Bu makale bile başlı başına Türkiye’nin neden hedefte olduğunu gösteriyor. Susalım. Ne Macron’un “Bizim derdimiz Erdoğan” cümlesini ne Biden’in “Erdoğan’ın devirmek için muhalefeti destekleyeceğiz” sözünü hatırlatmaya gerek yok.
Susalım. Hasımlarımızla, anladıkları dilden mücadele için susalım!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.