Amerika ‘devletimsi yapılar’ fikrinden vaz geçmemiştir, Apo ve Feto taşeronlarıdır

04:0018/02/2018, Pazar
G: 18/02/2018, Pazar
Hasan Öztürk

Amerikan Dışişleri bakanı Tillerson geldi ve gitti. Cumhurbaşkanımız ile görüşmesinde Amerikan heyetinden hiç kimse yoktu. Tercüman bile. Tercümeyi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yaptı.Neden acaba?Çavuşoğlu ile birlikte kameraların karşısına çıktığındaysa ondan “Tamam artık siz haklısınız” anlamında güçlü bir cümleyi duymakta zorlandık. Krizi zamana yayma çabası içinde olduğu izlenimi aldık.Neden acaba?Türkiye, Çavuşoğlu’nun dilinden, “Adım atın görelim, sonra…” dedi kameralar karşısında.Neden acaba?Amerika,

Amerikan Dışişleri bakanı Tillerson geldi ve gitti. Cumhurbaşkanımız ile görüşmesinde Amerikan heyetinden hiç kimse yoktu. Tercüman bile. Tercümeyi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yaptı.

Neden acaba?

Çavuşoğlu ile birlikte kameraların karşısına çıktığındaysa ondan “Tamam artık siz haklısınız” anlamında güçlü bir cümleyi duymakta zorlandık. Krizi zamana yayma çabası içinde olduğu izlenimi aldık.



Neden acaba?

Türkiye, Çavuşoğlu’nun dilinden, “Adım atın görelim, sonra…” dedi kameralar karşısında.

Neden acaba?

Amerika, hala PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye sımsıkı tutunuyor. FETÖ elebaşını Pensilvanya’da koruma altında tutuyor.

Neden acaba?

Sorular, sorular, sorular… İşte bendeki birkaç cevabı:

PROTOKOL BOZULDU, ÇÜNKÜ…

Tillerson’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde Çavuşoğlu’nun tercümanlık yapmasına “rıza göstermesi”, “Protokol bozuldu” şeklinde sunuldu.

Oysa, Tramp ile yapılan görüşmeden hemen sonra Amerikan kanadından gelen açıklama ile Beştepe’nin açıklaması arasındaki çelişkiyi hatırlarsak neden “Protokolün bozulduğunu” anlayabiliriz.

Çünkü, Tramp-Erdoğan görüşmesinde konuşulmayanlar konuşulmuş gibi sunulmuştu, Amerikalılar tarafından. Tercümanın Tillerson’a konuyu aynıyla aktarmayacağından kuşku duyulmuş olabilir.

‘SİZİNLE AYNI FİKİRDEYİZ DEMİYORLAR’, ÇÜNKÜ…

Türkiye’nin ısrarla PYD/YPG-PKK terör örgütüne yardım edilmemesi, silah verilmemesi talebi her defasında kulak arkası ediliyor. Hatta, “Ağır silah mı verdik ki geri alalım” diye işi basitleştiren açıklamalar yapılıyor.

Çünkü, Amerika’nın uzun vadeli stratejik hedefi Ortadoğu’daki 22 ülkenin sınırlarını değiştirmek ve buna Türkiye’yi de ilave etmektir.

Amerika’nın stratejik hedefinin değiştiğine ilişkin hiçbir ibare yoktur.

Hatırlayın daha geçen gün Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, “Amerika ebediyen Suriye’de kalmak istiyor” dedi!

Amerika’nın Türkiye’yi anladığına ilişkin bir ibare görmek istiyoruz. Bir samimiyet testi var ortada. Çavuşoğlu ilan etti, “Mümbiç’ten çekilin, ondan sonra bakarız…”

Amerika bu konuda da ayak sürüyor. Bir mekanizma işletmekten söz ediyor. Bir çalışma grubundan söz ediyor. Çünkü, uzun vadeli stratejisini gerçekleştirmek için bugün taktik hamle yapma zorunluluğu var.

Rakka’yı hatırlıyor musunuz?

DAEŞ terör örgütünün Suriye’deki başkenti konumundaki Rakka’ya yapılacak olan operasyonun tartışıldığı günlerde Türkiye, “PYD/YPG-PKK’yı bırakın Rakka’ya birlikte girelim” dediğinde Amerikalılar reddetmişti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Tillerson’a “Mümbiç konusunda adım atın ki samimiyetinizi görelim” dedi.

Çünkü, Amerika tarafında bir fikir birliği yok. Birinin değdiğini bir diğeri çürütüyor. Biri başka bir şey diğeri bambaşka bir şey öneriyor.

Amerika’da Beyaz Saray mı Pentagon mu iktidar belli değil.

Siviller mi, siyasetçiler mi yoksa askerler mi devleti yönetiyor belli değil.

Dahası, Trump bostan korkuluğu mu, yoksa başkan mı belli değil.

Trump bostan korkuluğu değilse ne? Ne yapıyor? Ne söylüyor? Sözleri Amerikan devletindeki muhatapları tarafından ne kadar kabul görüyor?

Amerikan müesses nizamına 1 yıl dahi direnemedi. Trump teslim alındı. Ve Amerika’nın şahinleri bizi de yakından ilgilendiren Ortadoğu meselesinde 2000’li yılların başında geliştirdiği stratejisini adım adım uygulamak istiyor. O yüzden onca belge, bilgi ve istihbaratın önlerine konmasına rağmen PYD/YPG-PKK terör örgütüne yardım ediyor, o örgütü partner olarak kabul ediyor.

15 Temmuz’da darbe yapmaya kalkışan FETÖ elebaşını Pensilvanya’da korumaya devam ediyor. Çünkü, 15 Temmuz darbe girişimi aynı zamanda bir işgal girişimiydi, aynı zamanda Türkiye’yi birkaç parçaya bölme girişiminin ön adımıydı. Çünkü FETÖ’nün akıl hocası Amerika’ydı!

BÖLGEMİZDEKİ DEVLETLERİ PARÇALAYIP DEVLETİMSİ YAPILAR KURMAK İSTİYORLAR

Soğuk Savaş boyunca NATO’nun doğu sınırlarını koruyan Türkiye’yi gözden çıkardığı halde Amerika, PYD/YPG-PKK’yı neden gözden çıkarmıyor?

Çünkü, “kontrol edilebilirlikten” çıkmış bir Türkiye’yi istemiyor. Çünkü, Ortadoğu’daki uzun vadeli stratejik hedefi butik “devletimsi” yapılardır. Buna Türkiye’yi de dahil etmektir.

PKK ele başı Apo’nun 2004’te “şapkadan tavşan çıkarır gibi” ortaya attığı “Konfederalizm” fikrinin asıl sahibi Amerika’dır.

Öyle kendisinin uydurduğu bir “yönetsel model” hiç değildir.

PKK elebaşı Apo, sadece Rus asıllı Amerikalı Yahudi Bookchin’in geliştirdiği demokratik konfederalizm fikrini ilk önce “Kürtler” üzerinde uygulamak isteyendir; o kadar!

Apo’nun akıl hocası Amerika’dır; yani. Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın oluşturmak istediği kantonlar bu fikrin ürünüdür. Türkiye’deki çukur eylemleri bu fikrin tezahürüdür. Bütün bu fikirlerin kurmay aklı Amerika’dır. Ve ne yazık ki Ankara’da bazı çevreler bu fikre hem sıcak bakmışlardır hem desteklemişlerdir!

Boockhin bir anarşistti. Marksizm’den, Stalinizm’e sonra da ekolojik konfederalizme yol alan uzunca bir dönüşüm yaşadı. Ne hikmetse bütün bu düşünsel seyahatini New York’ta gerçekleştirdi.

Ne hikmetse PKK ele başı Apo, Broockhin’i 2004’te İmralı’da keşfetti!

Bakın Erol Göka, Yeni Şafak’ta bu konuda ne söylemiş:

“Öcalan tarafından geliştirilen Demokratik Konfederalizm düşüncesinin, Bookchin’in toplumsal ekolojiye ilişkin düşünceleriyle birçok paralellik göstermesi tesadüfî değil. Öcalan, 2000’lerin başında, hapisteyken, ‘Özgürlüğün Ekolojisi’ni ve ‘Kentsiz Kentleşme’yi okumaya başladı ve kısa süre sonra kendisini Bookchin’in öğrencilerinden biri olarak ilan etti. Öcalan, avukatları aracılığıyla, Bookchin’in fikirlerinin Ortadoğu bağlamında uygulanabilirliğinin yollarını anlayabilmek için radikal düşünür ile bir görüşme ayarlamaya çalıştı.” (30.08.2015 Yeni Şafak)

Toparlayalım.

Amerika ile Türkiye’nin uzun vadeli stratejik hedefleri çok farklı. Amerika bölgemizde etnisite üzerinden, mezhep üzerinden, farklılıklar üzerinden “devletimsi yapılar” kurmak istiyor.

Bunu da zaten 2003 yılında eski ABD Dışişleri Bakanı Codoleezza Rice’ın dilinden ilan etti.

PKK ele başı Apo’yu Türkiye’ye verip onu İmralı’da etki altına alan Amerika aynı dönemde FETÖ ele başı Fetullah Gülen’i de Pensilvanya’ya yerleştirmişti.

İki terör örgütü ve iki terör elebaşı farklı motiflerle örgütlendi ancak hedef aynıdır.

Amerikan çıkarları çerçevesinde bölgenin parça pinçik edilmesidir.

Bu konuda tereddüdü olan beri gelsin.

#ABD
#PKK
#FETÖ
#Terör