Bu köşede 5 ay içinde iki kez,“Zenginden alın fakire verin”dedik. Çünkü, pandemi şartlarında fakirleşen insanlarımız olduğu gibi “zenginleşen” insanlarımız da oldu. Ve onların bu hayat pahalılığından fazlasıyla etkilenen dar gelirliler için“kârlarından bir kısmını feda etmesini beklemek”hepimizin hakkıydı.En son 28 Eylül’deki yazımızda daha dikkat çekici olsun diyerek“Geçici süreli varlık vergisi”önerdik.Örnek olarak da 1999 yılında yaşadığımız deprem sonrası ekonomik kayıplarımızı azaltmak için,
Bu köşede 5 ay içinde iki kez,
“Zenginden alın fakire verin”
dedik. Çünkü, pandemi şartlarında fakirleşen insanlarımız olduğu gibi “zenginleşen” insanlarımız da oldu. Ve onların bu hayat pahalılığından fazlasıyla etkilenen dar gelirliler için
“kârlarından bir kısmını feda etmesini beklemek”
hepimizin hakkıydı.
En son 28 Eylül’deki yazımızda daha dikkat çekici olsun diyerek
“Geçici süreli varlık vergisi”
önerdik.
Örnek olarak da 1999 yılında yaşadığımız deprem sonrası ekonomik kayıplarımızı azaltmak için, getirilen
ni hatırlatmıştık.
Benzer bir verginin getirilmesini ve kesinlikle asgari ücretlilerin, dar gelirlilerin, küçük esnafın dışarıda tutulması gerektiğini dillendirmiştik.
“Kazandığım parayı neden bir başkasıyla paylaşayım”
diyen zenginlerimize de
“Birlikte kazanalım, birlikte iyi olalım”
diyen bir işletme sahibinin sözlerini örnek verip… Gelir adaletsizliği yüzünden sıkıntı çekenlerimizin elinden tutmazsak, yarın bir gün
toplumsal barışı bozulmuş bir Türkiye’de hiç kimsenin rahat edemeyeceği uyarısında bulunmuştuk.
KÜÇÜK ESNAFA VERGİ MUAFİYETİ, ÇİFTÇİYE VERGİ İNDİRİMİ GELDİ, SIRA PANDEMİ ZENGİNLERİNE EK VERGİDE
Önerimizin bir kısmının karşılık bulduğunu gözlemliyoruz.
Önceki gün, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen teklifle;
çiftçiye vergi indirimi, cirosu 240 bin TL’nin altındaki (yani aylık cirosu 20 bin TL’nin altındaki) 850 bin küçük esnafa vergi muafiyeti,
getiriliyor.
Teklif yakın zamanda Genel Kurul’a gelecek.
Milletvekillerine bir önerim var. Plan ve Bütçe’de kabul edilen teklife siz de bir katkı verin.
“Bu dönemde pozitif ayrımcılık yapılması gerekenlere”
ödenmek üzere
“Bu dönemde zenginleşenlere bir defalığa mahsus ek vergi”
getirin. Komisyonda kabul edilen yasa teklifini milletin yüzünü güldürecek şekilde daha da güçlendirin.
6-8 Ekim’de “özerklik hayali” ile milleti kışkırtanları masumlaştırma çabası
Bir HDP milletvekili, Kobani olaylarını azmettiren başta Selahattin Demirtaş olmak üzere tutuklu sanıkların tamamına Meclis kürsüsünden sevgisini gönderiyor…
Amerika sermayeli bir televizyon kanalı Mustafa Kemal’in kalpaklı silüeti önünde, Selahattin Demirtaş güzellemesi yapıyor.
HDP’li bir kadın yönetici “Hiç kimse genel başkanımızı….” diye başlayan cümleyle Meclis’e parmak sallamaktan imtina etmiyor..! Bunlar, 6-8 Ekim olaylarının yıl dönümünde yaşadıklarımız.
Böyle devam ederse birkaç yıl sonra,
“6-8 olayları barışçıl bir halk gösterisiydi”
demeye başlayacağız! Zaten bazı HDP’liler şimdiden bu dili kullanıyor ve medyadaki muhiplerinden de destek buluyor.
Yasin Börü’yü, yakılan, yıkılan binaları, araçları, öldürülen onlarca insanı, talan edilen şehirleri ve bunca olayı kışkırtan azmettiricileri hatırlayan yok! “Öz savunma, özerlik” gibi ifadeler kullanılarak yapılan kışkırtmaları hatırlayan yok.
Sanki, Yasin Börü’nün “zılgıt çeken kadınların” histerik çığlıkları eşliğinde katledilmesini görmedik..!
Sanki 6 Ekim 2014’te HDP resmi hesabından,
“ŞU ANDA TOPLANTI HALİNDE OLAN HDP MYK’DAN HALKLARIMIZA ACİL ÇAĞRI!
Kobâne’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobâni’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz”
ifadesi paylaşılmadı.
Sanki, aynı hesaptan,
“Kobani’de yaşanan katliam girişimine karşı 7’den 70’e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz”
kışkırtması yapılmadı. (6 Ekim 2014)
Sanki, bu kışkırtmalardan sonra olaylar çığırından çıkmadı!
Sanki, kurban payı dağıtan Yasin Börü ve üç arkadaşı dağdan gelen teröristlerle birlikte hareket eden bir grubun, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramadı..!
Sanki sığındıkları binanın üçüncü katından caddeye atılan cesetlerine işkence edilmedi..!
Sanki o anlarda çevre binaların balkonlarından sarkan kadınların histerik zılgıt çektikleri kameralara yansımadı!
AYNEL ARAP’TAN GELEN KÜRTLERİ BİLE GERİ ALMADILAR
Kobani olayları dendiğinde bizim hafızamızda Yasin Börü’nün yakılmış cesedi var. Doğu ve Güneydoğu’daki birçok ilimizin tarumar edilmesi var.
Oysa Kobani (Aynel Arap) DEAŞ’ın saldırısına uğradığında
(neredeyse tamamına yakını Kürt) Türkiye’ye sığınmıştı. Türkiye gelenlere kimlik bile sormamıştı. Hatta hatırlayın askerler bazı yaşlıları sırtında taşımıştı.
Aynel Arap’ı (Kobani) DEAŞ’ın ardından PYD/YPG-PKK işgal etti. Peki ne oldu?
Kobani’den (Aynel Arap) Türkiye’ye sığınan o Kürtlerin çoğunun geri dönüşlerine izin verilmedi. Çünkü o Kürtler, işgalci PYD/YPG-PKK gibi düşünmüyordu.
Kobani olaylarının azmettiricileri bugün bize “barış havarisi” olarak pazarlanıyor.
Yok öyle, o günün failleri sizlerdiniz. Bugün o günü perdeleyenler yine sizlersiniz.
#Genel Kurul
#Vergi Kanunu
#Kobani
#PYD
#YPG
#PKK