Oğlu babasına seslenmiş,“Baba hırsızı yakaladım!”Baba cevap vermiş,“Getir oğlum.”Oğlu babasına yeniden seslenmiş,“Gelmiyor baba.”Baba devam etmiş,“Sal gitsin.”Oğlan cevap vermiş,“Gitmiyor baba!”Bir kesim var ki bu memlekette. Bir şey yapıyorsunuz,“Neden yapıyorsunuz”diye başlıyor eleştiriye… Sonra“Bir şeyi yapmıyorsunuz. Neden yapmıyorsunuz”diye devam ediyor.“Peki arkadaş, ne istiyorsunuz”diye sorduğunuzda verdikleri cevap sizi şaşırtmaktan öteye geçmiyor.Birçok örnek verebiliriz ama gereksiz…Sadece,
Oğlu babasına seslenmiş,
“Baba hırsızı yakaladım!”
Oğlu babasına yeniden seslenmiş,
Bir kesim var ki bu memlekette. Bir şey yapıyorsunuz,
diye başlıyor eleştiriye… Sonra
“Bir şeyi yapmıyorsunuz. Neden yapmıyorsunuz”
diye devam ediyor.
“Peki arkadaş, ne istiyorsunuz”
diye sorduğunuzda verdikleri cevap sizi şaşırtmaktan öteye geçmiyor.
Birçok örnek verebiliriz ama gereksiz…
Sadece, o sırf eleştirmek için eleştiren ve
hırsızın hikayesi gibi bir hikayenin kahramanları bunlar.
Bakın o kesimin gazetelerinden birinin dünkü manşet haberinin spotu neydi?
“Pandemiyi desteksiz geçiren, cebi zamlarla delinen vatandaşın geçim sıkıntısı seçim gündemi ısınınca akıllara geldi. Asgari ücretliye iyileştirmeden, küçük esnafa yeni fona kadar vatandaşa nefes paketleri hazlındandı. Ancak sandık cömertliği ‘Madem destek verilebiliyordu şimdiye kadar neden beklendi” eleştirilerine yol açtı.”
İsterseniz bir daha okuyun!
Yukarıdaki baba-oğul hikayesinden ne farkları var.
“Getir oğlum”, “Gelmiyor”, “Sal gitsin”, “Gitmiyor!”
Muhalefet etmek, herkesin anasının ak sütü gibi helaldir. Siyasi rekabet ahlaklı yapılırsa sonunda topyekun millet kazanır, memleket kazanır. Eleştiri, hem rakibinizi hem sizi diri tutar.
Yeter ki ahlakınızı kaybetmeyin.
yapmayın.
Medya, kamu adına soru sorar. Denetler, takip eder. Haber verir!
Peki ya yukarıdaki spotu yazanlar, birinci sayfadan yayınlayanlar neyi amaçlamış olabilir? Eleştiri desek değil, kamu adına soru sormak desek değil, denetlemek değil, fikri takip değil, haber vermek hiç değil!
Yukarıdaki cümle, ne eleştiridir ne muhalefettir.
Düpedüz, toplumsal kesimler arasına nifak sokmadır.
Dünyada pandemiyle mücadelede parmakla gösterilen bir Türkiye var. Sadece vatandaşına değil dünyanın bir çok ülkesine de yardıma koşan bir ülke var.
Ama,
pandeminin 2’nci yılından itibaren dünya ekonomisindeki dalgalanmaların sonucu olarak Türkiye’de de baş gösteren ekonomik kırılganlık var.
Bu nedenle, son dönemde pahalılığın, dar gelirliler üzerindeki etkisini
azaltmak için yapılan çalışmalar var.
Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaktır,
“Zenginden alın fakire verin”
başlığı altında pandemi sürecinden olumsuz etkilenen kesimlere pozitif ayrımcılık yapılmasını teşvik eden önerileri kaleme aldık.
Ama aklımıza yukarıdaki spotu yazan cin fikirlilerinki gibi bir
hiç gelmemişti.
Ne hikmetse, son dönemde iktidarın dar gelirliler ve dezavantajlı gruplar için aldığı ve alacağı ekonomik tedbirler, “seçtim yatırımı” olarak pazarlanıyor. Bu düpedüz popülizmdir.
etmek değil düpedüz, “yapılmak istenenleri” bozma ve kirletme çabasıdır.
2 YILDIR “ERKEN SEÇİM KAPIDA” DİYENLER, BUGÜN DAR GELİRLİYE YÖNELİK ÇALIŞMALARI ZEHİRLEME DERDİNE DÜŞTÜ
Çünkü aynı gazete ve temsil ettiği siyasi kadrolar, pandeminin en cafcaflı zamanında
diye yaygara koparıyorlardı.
diye bağırıyorlardı.
“2021 Nisan’nında karar alacaklar Haziran’da seçim yapacaklar”
diyorlardı.
“Bizim bildiğimiz Tayyip Erdoğan bu fırsatı kaçırmaz seçim 15 Temmuz 2020’de olacak”
diyenler bile çıkmıştı.
Her gün “erken seçim” için papatya fal açıyorlardı.
“Baskın seçim geliyor. Hazırlıklı olun” diyorlardı.
“Pandemi şartlarına bu dünyada hiç bir hükümet dayanamaz. Bu hükümet hiç dayanamaz. Seçime gitmek zorundalar. Seçim geliyor”
diyorlardı.
Onlar için seçim kapıdaydı. Her an seçim olacaktı.
Eee peki o zaman sizin şu yukarıdaki spotunuzdaki bühtanınıza göre
, iktidar o gün kesenin ağzını sonuna kadar açmalı değil miydi?
Ya da pandemi döneminde iktidar kesenin ağzını dar gelirli ve dezavantajlı gruplar için sonuna kadar açtı da siz mi görmediniz?
Peki arkadaş, daha 1 Ekim’de Meclis’in açıldığı gün, desteklediğiniz siyasi partinin genel başkanı çıkıp,
“Erken değil, derhal seçim”
sloganı atmadı mı?
Buna mukabil, iktidar “Seçim 2023 Haziran’ında” demedi mi?
Bu gerçekler ortadayken, son dönem ekonomik sıkıntı çeken çevrelere yönelik, vergi muafiyeti, vergi affı, teşvik, asgari ücrette yeni düzenleme, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili çalışmalar sizi neden tedirgin etti?
Siz bu insanların dertlerine çözüm olacak öneri ve hazırlıkları neden kirletme eğilimindesiniz?
Yoksa, hükümetten kurtulma için pandemiden umudunuzu yitirmiştiniz, yeni umudunuz ekonomik sıkıntı çeken dar gelirlilerin siyasal tercihlerinin değişmesi ihtimali mi?
Dar gelirli kesimlerin daha da zorluk çekmesi, desteklediğiniz siyasal partilerin iktidara gelmesi için umut kapısı mı ki onlar dönük “pozitif gündemi” kirletiyorsunuz?
Türkiye’de tıpkı dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi ekonomik zorluk çekenler var. Aynı şekilde bu süreçte zenginliğine zenginlik katanlar var.
En üsttekiler ile en alttakiler arasındaki makasın açılmasını eleştirmek kadar doğal bir şey olamaz. Ama iktidarın bugünlerde en alttakilere yönelik ekonomik “iyileştirme” çabasını, seçim yatırımı olarak düşünür ve pazarlarsanız, en hafifinden ayıp etmiş olursunuz!
Sahi siz, düne kadar
“Babacan’ın faiz ekonomisini eleştirdiğim için beni işten attılar”
diyenin,
ile
kuyuya inmeyecek kadar cin fikirliydiniz.
Hangi “düşmanlık” sizi bu kadar körleştirdi bi deyiverin bilelim hele?
#Erken seçim
#Ali Babacan
#Tayyip Erdoğan