Salatın kök anlamı duadır. Kavram olarak değer verip tazim ve tebrik etme övme ve hayrı için dua etme anlamlarına gelir. Bizim ne hikmetse Farsça’dan alarak ‘namaz’ dediğimiz ve günde beş vakit eda ettiğimiz malum ibadet de salattır. Çünkü onda da hem tazim hem dua anlamı vardır.
‘Salat’ü selam’ın fazileti ayrı bir konudur, ama salat’taki asıl mananın değer verme olduğunu düşünürsek, Resulüllah’a Allah’ın salat etmesi, ona değer verip onu övmesi, meleklerin ve insanların salat etmesi ise yine ona değer verdiklerini ve saygılarını bildirip onun için Allah’a dua etmeleri demektir.
Salavat’ın belli bir kalıbı yoktur. Resulüllah’a, ‘sana nasıl salavat etmeliyiz’ diye sorulduğunda o, Tahiyyat’tan sonra okuduğumuz ‘salli ve barik’ dualarını öğretmiştir. Demek ki, en güzel ‘salat’ü selam’ budur, salat başka cümlelerle de yapılabilir. Bunun için tarihte pek çok şeyh kendi sevenleri için özel bir ‘salat’ü selam’ cümlesi oluşturmuştur. Bursevi bu farklı kalıplardaki ‘salat’ü selam’ların iki bini aştığını söyler. Bazıları da bunu kendi cemaati için bir farklılık olarak yapmışlardır. Ancak benim anladığım şudur ki, İslam ümmetinin bütününden ayrı görünmeyi hedefleyen her eylem fırkacılığa götürür.
Bu salavat kalıplarından biri de ‘Salat-ı tefriciye’ olarak bilinen ve bir bakıma Resulüllah ile tevessül ederek, onun hürmetine diye hastalıklardan, bela ve musibetlerden kurtulmak/tefric bulmak için 4444 kez okunan o bilinen salavattır.
Mağrip ve havalisinde ‘Salât-i Nâriye’ olarak bilinir.
Sıkıntılar sebebiyle Peygamberimiz’e salât’ü selam okuyup, Allah’a dua ederek tefric/kurtuluş istemek meşrudur ve umulur ki, Allah onun hatırına bu duayı daha çabuk kabul eder. Yeter ki, isteyen Allah’tan istemiş, Resulüllah’ı sadece bir vesile edinmiş olsun.
Ama elbette aşırı övgü içeren ve tevhide uymayan ifadelerle ‘salat’ü selam’ okunmaz.
Kısaca bu salatü selama özel bir yer verip, bunu diğerlerinden farklı bir konumda görmenin dini bir dayanağı yoktur. Hatta selefi bir yorumla yanlış anlaşılabilecek kelimeler içerdiğine dair yazılar da okudum.
Peki, bu nereden çıkmıştır?
Sonuç olarak, salât-i tefriciye, olarak bilinen cümleler, kim olduğu bilinmeyen bir insanın bir araya getirdiği cümlelerdir. Ancak bu cümlelerden ya da bunların belli sayılarda tekrarlanmasından bir medet umma, insanı Allah’tan uzaklaştırabilir, kaş yapayım derken göz çıkarılmış olabilir. İnsan tesiri Allah’tan değil, bunlardan beklemiş olabilir. Dolayısıyla bunlar ille de okunacaksa bu bilinçle ve manaları düşünülerek okunmalıdır. Bununla yapılan dua mutlaka kabul edilir diye de inanmamalıdır. Yani bu kelimelere ve bu sayıya bir kutsiyet vermemek gerekir. Çünkü kutsallık Allah’tandır ve Allah bu kelimeleri bize ne kendi bildirmiştir, ne de Rasulü vasıtasıyla öğretmiştir. Yani bu salavata Allah’ın bir kutsallık verdiğine dair bir bilgi yoktur. Allahualem.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.