Demiştik ki, oruç yeni bir varoluştur. Yani otuz gün oruçla sizin maddi ve manevi varlığınız rektifiyeden geçer, tortular atılır, paslar silinir ve siz artık oruçtan önceki siz değil, yeni bir siz olursunuz. Bedeniniz yenilendiği gibi, maneviyatınız da yenilenir. Eğer artık bu yeni var oluşunuzu bozmadan sürdürürseniz gelecek Ramazan’da bir kademe daha yükselmiş olursunuz. Böyle böyle Allah’a olan seyriniz de ilerler. Sürdüremezseniz ikinci Ramazan’da yeniden başlar ve yeni bir imkân daha elde etmiş olursunuz.
Orucun yan kazanımları
Sırf dünyaya bakan yönü için bile Ramazan bulunmaz bir fırsattır. Oruçla sadece Allah rızasını düşünenler ise hem onu hem bunu elde ederler. Allah rızası asıl saik, yani niyetin yüzde elliden fazlası olmakla beraber orucu, bu dünyevi faydalarını da hesaba katarak tutanlar, belki sevapları öbüründen az da olsa yine her ikisini de elde ederler.
Şunları her yıl yüzlerce kez duyarız: Oruç israf ayı değil, israfı önleme eğitimi alma ayıdır, böyle olmalıdır. Buna rağmen Ramazan’da marketlerdeki hareketlenmeler artıyor, fiyatlar yükseliyor, çöpe atılan ekmekler çoğalıyor. Demek ki talep artıyor, insanlar daha çok yiyor. Oysa bunun tam aksi olmalı, Ramazan’da talep de israf da azalmalı, marketler dinlenmeli.
Şaşaalı iftarlardan kaçınmalıyız, hem evimizde hem toplu iftarlarda buna dikkat etmeliyiz.
Ramazan, sigara denen muzır varlığı bırakmak için de çok büyük bir fırsattır. Sadece bunun başarılması bile kişiye Ramazan nimeti olarak yeter. Daha önce sigaranın ne korkunç bir alışkanlık olduğunu yazmış ve hiçbir fıkıhçının sigaraya helal diyemeyeceğini anlatmıştım. ‘Sigara konusunda son söz’ diye girerseniz yazıyı bulursunuz.
Manevi değişim için, vermeye daha çok alışabilmek için de Ramazan’ı bir fırsata dönüştürebiliriz. ‘O halde Allah’a karşı takvalı olun korunun, dinleyin, itaat edin, infak edin, kendiniz için hayır yapın. Kimler nefsinin cimriliğinden korunursa, kurtulacak olanlar da onlardır (Teğabun 16)’.
Kuranıkerim’e ilgimizi artırmalıyız. Okumadan anlamaya, anlamadan yaşamaya geçmeliyiz. Artık sahabenin yaptığı gibi, Kuranıkerim’i öğrenmeyi uygulama olarak anlamalıyız.
Evet, bütün bunlar ve benzerleri her Ramazan bol bol duyduğumuz nasihatlerdir. Artık bunları duyma ve ezberleme merhalesini geçip, hadi Bismillah diyerek ve önce kendimizden başlayarak hayata geçiremez miyiz? Çünkü sözler yalama yaptı, idrakimiz pas tuttu, duygularımız köreldi. O halde zaman artık bir ucundan başlama zamanıdır.
Oruç ve modern meseleler
Önce usul ile başlayalım ki, söylediklerimizden söylemediklerimiz de anlaşılmış olsun. Oruç kulun kendisini sabahtan akşama kadar yemeden, içmeden ve cimadan tutmasıdır demiştik. Bu üç şey hakikaten olabileceği gibi hükmen, ya da şeklen de olabilir. Yenebilen bir şeyi ağız yoluyla yemek hakikaten yeme, başka bir yolla midesine ulaştırmak da hükmen ya de şeklen yemedir. Diğerleri de böyle. Mazereti yokken orucunu bu üç şeyden biriyle hakikaten ve bilerek bozana hem kaza hem de kefaret gerekir. Bunların sadece şeklen olanıyla bozana ise kefaret değil sadece kaza gerekir.
İkinci kuralımız şu: Hanefiler hükümleri tespitte istihsan diye bir anlama metodu kullanırlar ki, esası şudur: Maksadı koruyabilmek için bazı hallerde genel kuraldan ayrılabiliriz. Çünkü asıl olan araçlar değil, maksatlardır. Bir örnek verelim; genel kural kırmızı ışıkta durmaktır. Bunun hedefi can güvenliğidir. Ama ağır bir hastayı taşıyan cankurtaran kırmızı ışıkta durma kuralına uymayabilir. Çünkü asıl maksat canı kurtarmak ise o zaten bunun için yarışmaktadır.
Buna göre iğne vurulmak, ya da ağzını diş macunuyla yıkamak kurala göre orucu bozmaz. Çünkü kural, yemenin, içmenin ve cimanın orucu bozacağıdır. Ama oruçtaki asıl maksada baktığımızda, istihsan yoluyla böyle şeylerin orucu bozduğunu söylememiz gerekir. Çünkü oruçtaki asıl maksat yemeden ve içmeden kendini tutmak ise, mesela iğne ile vücuda su ve gıda verilmiş olabilir. Ağzın tamamına yayılan bir tat da içeriye bir miktar sızabilir. Öyleyse bunlar orucu bozarlar, ama bilerek de yapılmış olsalar kefareti gerektirmezler. Çünkü hakikaten yeme içme değildirler. Oruçlu iken iğne yaptırmak zorunda kalan birisi, orucuna devam etmelidir, çünkü kurala bakıp bozmaz diyen bir görüş de vardır, ama ihtiyaten sonra bir gün kaza etmesi güzel olur, çünkü istihsanen orucu bozulmuştur.
Nefes darlığı çekenlerin kullandığı sprey, ya da şeker hastalarının gündüz dahi kullanmak zorunda oldukları insülin bunlardan biraz farklıdır. Çünkü bunların orucu bozduğunu söylemek, kişiye hiç oruç tutma demektir. Öyleyse insülinde asıl kuralı uygulama, spreyde ise zaruret bulunduğu için onu bir başka şeye, mesela buharlı bir havayı solumaya kıyas ederek orucu bozmadıklarını söylemek daha doğru olur. Göz damlası ise hiçbir bakımdan yeme içme olmadığı için orucu bozmaz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.