Kişilerin eşyaya ve olaylara manevi bir arka plan araması insanın tabiatında var olan ilahi bir dürtüdür. Çünkü Kuddûs olan Allah’la irtibatı bulunmayan, tabir caizse bir metafiziği olmayan hiçbir şey yoktur. Bunun anlamı, tamamen maddi olan hiçbir şeyin olamayacağıdır.
Din bu konulardaki ayıklamayı gerçekleştirmek için vardır. Kişiler dini bilgilerin yerine kendi zanlarını ve tahminlerini koydukları zaman bir tek ilaha ait olan özellikleri eşyaya, insana ve olaylara verirler, kutsama ve biraz sonra da putperestlik başlar. Mesela uğur ya da uğursuzluk inancı böyle bir batıl kutsamadır, Allah’a ait olan gücün ve kudretin başka şeylerde hayal edilmesi demektir. Bu sebeple de İslam bunları ve benzerlerini yasaklamıştır. Nazar boncuğu muska hamail gibi şeylerin etkisine inanma da, sayılarda gizem arama da böyledir. Biz ibadetlerde bazı sayılara riayet ediyorsak bunu Şariin emrine uymak için yaparız. İnsanlardaki ölçüsüz korku ve ümitler, din ve eşya hakkında doğru bilginin yerini alan yanlış kanaatler, hayal ve tahminler sonuçta kişiyi bazı şeyleri kutsal bilmeye götürür.
Ya da kişinin başka hiçbir mukaddesinin olmaması kişiyi boş ve anlamsız şeyleri kutsamaya götürür. Demokrasi bile kutsal olur. Anayasanın giriş maddeleri tartışılmaya bile açılamaz. Atatürk’ün kutsallığını kabul etmeyecek olanlar çıkar ve bunu tartışmaya açarlarsa kutsal bir koruma kanunu ile hadleri bildirilir.
Çok ilginç olan şeylerden birisi şudur ki, kutsama anlamındaki takdise haklı olarak şiddetle karşı çıkan bazı Selefi kardeşlerimiz bile sıra İbn Teymiye’ye (ra) gelince onun her dediğinde bir hikmet arayabilirler. Oysa bu da bir takdis/kutsama değil midir? Bizde de İmam Rabbani, İbn Arabi, Mevlana, Bediuzzaman gibi zevat (Hepsinden Allah razı olsun, biz hepsinin büyük zatlar olduğuna hüsnü zan ederiz, doğrusunu Allah bilir) böyle sanılmazlar mı? Bunların büyük olmaları ile kutsanmaları ayrı şeylerdir. Hatta büyük sandıklarımızın kitapları bile birer mukaddes kitaptır ve Kuranıkerim onlara göre fiilen ikinci derecededir. Ne enteresandır ki, aslında tevhide çağıran bu zevatın kitapları bile bir tefrikin, yani fırkalaşmanın ve ayrışmanın aracı olarak iş görüyor.
İnsan öyle ilginç bir varlıktır ki, sanatı dahi kutsallaştırabilir. Gaye haline getirilen bir sanat anlayışı sanatın kutsanmasıdır. Kendi yerinde kendi kıymeti kadar bir değere sahip olan sanat insanın bütün tazim ve tebcil duygularını kendisine çektiğinde onun mukaddesi haline gelir.
Bütün bu yazdıklarımızda kutsal ile mukaddesi birbirinden hep ayrı düşündüğümüzü bir kez de yazımızı bitirirken söylemiş olalım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.