Önceki yazımızda şu üç noktaya vurgu yaptık: Güçlü olma izzet ve onuru korumanın ilk şartıdır. Biz Yahudi ırkına değil, Siyonizm zulmüne karşıyız. Elinden hiçbir şey gelmeyen Müslüman hiç olmazsa ürünlerini alarak onlara destek olmamalıdır.
Ve dedik ki, Kudüs, mukaddes, yani şirkten, küfürden ve zulümden arındırılmış demektir. O topraklara bu özelliği Allah vermiş, Müslümanlara da bunun korunması ve sürdürülmesi görevini yüklemiş. Müslümanlar tarihte bu görevlerini nasıl başardılar, nasıl başaramadılar bilmeliyiz.
Bilindiği gibi Kudüs’ü ilk defa Ömer (ra) fethetti. Onun özelliklerini herkes biliyor; iman, ihlas ve adalet. Şehrin anahtarını almak üzere hizmetçisi ile oraya giderken bile binek olarak bir develeri vardı ve ona nöbetleşe biniyorlardı. Tam şehre girecekleri sıra binme sırası hizmetçisine gelmişti. Onun, Kudüs’ün hakimlerine karşı ayıp olur, sen Emiru’l-müminîn’sin, ben sıramı sana veriyorum diye ısrarına rağmen o izzetin sadece İslam’la olduğunu söyleyerek yürümeyi tercih etti. Şimdi de İslam ülkelerinde Kudüs için bu hasbiliği gösterebilecek liderler lazım. Ama İslam ülkesi var mı, önce bunu düşünmeliyiz.
İkinci olarak Hz. Ömer şehirde İslam’ın hakkaniyetini gösterdi ve oradaki Yahudi ve Hıristiyan halkın temel insan haklarına dokunmadı, mabetlerini yıkmadı, ibadetlerine karışmadı. Sonradan Haçlıların yaptığı gibi herkesi kılıçtan geçirmedi. Bu adalet sürdüğü müddetçe Kudüs mukaddes kaldı. Sonra Müslümanlar kendi içlerindekini değiştirdiler ve kanunu gereği Allah da onları değiştirdi, Kudüs’ü tekrar kaybettiler. Hıristiyanlar Haçlı birlikteliği kurarak Kudüs’ü aldılar. Bu defa da Salahaddin Eyyubi Hz. Ömer’i izledi. İslam parçalanmışlığını bir ölçüde önledi ve Kudüs’ü tekrar ‘Kuds’ yaptı. Ve o ‘Mübarek topraklar’ yüzyıllarca böyle devam etti.
Nihayet Müslümanların içine kavmiyetçilik girdi ve tekrar affedilemez ölçüde parçalandılar. Düşmanlar da bu ırkçılık belasını körükledi. Bu sefer de Kudüs’ü dünya çapında yine birlikte hareket eden Yahudilere kaptırdılar. Demek ki, Kudüs’e hakim olma bir birliktelik ve bir vahdet meselesidir. Bunu başaran onu elinde tutar.
Şu anda da “İslam ülkeleri” arasında gerçekleştirilecek kısmi de olsa beraberlikler Kudüs’ün kurtarılmasına giden yolun başlangıcı olacaktır. Bunun için neler yapılabilir, birlikte düşünelim.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bazı sembol meselelerde olsun birlikte hareket etmesi sağlanabilir. Samimiyetle bunun başını çeken bir ülke çıkabilir. Buna öncülük edenler kendi politik çıkarlarından önce Kudüs’ün ve Filistin’in çıkarını hesaba katmalıdırlar. Şu anda Filistin halkı tahammülfersa bir direnç göstermekte ve bunu hala sürdürebilmektedir. Sadece HAMAS olarak değil, önce Filistin içinde birlik kurularak bu direncin desteklenmesi ve sürdürülmesi için maddi ve manevi katkıda bulunulması gerekir.
Mağlubiyetimizin ana sebebi gücümüzü kaybetmiş olmamızdır. Güç her zaman ve zemine göre farklı şeylerle oluşur. Şu anda dijital alemdeki savaş diğerinden çok daha etkili bir şekilde devam ediyor. Siyonistler de nükleer güçlerinden çok bu yolla etkili oluyorlar. İhtimal vermekte zorlanacağımız kadar basit meselelerde bile bu yolla korkunç bir yalan, dedikodu ve dezenformasyon faaliyeti yürütüyorlar. Müslüman yazılımcılar ve bilişim uzmanları ve özellikle de gençler bu konularda güç birliği ve yardımlaşma içinde olabilirler. Etkileyici, gerçekçi kısa videolar gibi araçlarla hem İslam dünyasını hem Batı dünyasını sürekli bilgilendirebilirler. İsrail’in demir kubbelerini ancak bu füzeler delebilir.
Siyonizm ve Antisemitizm dünyaya tanıtılabilir. Neden sadece Yahudi düşmanlığı Antisemitizm olarak gösteriliyor ve onlar aslında bunun yapılmamasını değil yapılmasını istiyorlar? Yahudilerin başka ırklara düşmanlıklarından neden söz edilmiyor? Bu adamlar ne yaptılar da tarihte ilişkili oldukları bütün milletlerce düşman görüldüler ve sürüldüler. Zulme uğradıkları, sürgün edildikleri zamanlar bu onların hangi zulümleri, hangi özellikleri sebebiyle onlara reva görüldü? Tarihte pek çok millet durup dururken mi onları düşman belledi? Bunlar ve benzeri konular gerçek bilgilerle dünyaya anlatılmalıdır.
Bu konularda ‘ortak kelimede’ Hıristiyan dünyasıyla da işbirliği yapılabilir, Siyonizm’in onların da amansız düşmanı olduğu tarihi belgelerle anlatılabilir. Şimdi güçlü olabilmenin ilk kestirme yolu dijital dünyadır ama bu da ortak akılla olmalıdır, hadi gençler, Kudüs’ü siz kurtaracaksınız.
Devam edelim inşallah.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.