Vesayetçilerle milletin demokratik güçleri arasındaki kıyasıya mücadele, 1 Kasım 2015’ten sonra bugüne kadar sürdü, sürüyor. Referandum, bu şartlarda kazanıldı, yeni sistemin startı bu şartlarda verildi, vesayetçi medyanın taşları bu şartlarda söküldü.
Uluslararası sistem ve beşinci kolları FETÖ, vesayetçiler; Kürt etnikçiliğini, laikçi mağduriyet psikolojisini kullanmakta ustalaştılar, MHP’yi bölmeyi başardılar. Her şey milletin gözü önünde oldu, kamusal akıl ve vicdan her şeyi kaydetti. Geçen yazımızda burada kalmıştık, devam edelim. Ama izin verirseniz, iki hatırlatma daha yapmak istiyorum.
Gelelim bir diğer önemli hatırlatmaya. İkinci hatırlatmam, geçen referandum tartışmaları sırasında milletin önüne iki sandık konmasının getireceği sonuçlar ve imkânlar üzerine. O sırada şunları yazdım (https://www.yenisafak.com/yazarlar/erolgoka/iki-sandik-2036522): “Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı gün yapılmasını, milletin önüne iki sandık konulmasını bile Erdoğan’ın diktatörlük hevesinin bir neticesi olarak sunuyor ‘Hayırcılar’. Onların yumuşak karnı olan millete ve sandığa içten içe güven duymamaları, aynı gün konulan sandık sayısıyla sözüm ona diktatörlüğe gidişi izaha yeltenmelerinde kendisini iyice belli ediyor. ‘Ey millet, 3 Kasım 2019’da önüne iki sandık konacak. Bir sandıkta hükümeti kurmasını istediğin Cumhurbaşkanına oy vereceksin, diğer sandıkta yanlış yaparsa onu denetleyecek, düzeltecek, kanunları yapacak Meclis üyelerini seçeceksin. Senin seçtiğin Meclis, dilerse 16 Nisan’da ‘Evet’ dediklerin de dâhil olmak üzere tüm anayasayı değiştirebilir. Söz, karar ve yetki, şimdi gerçekten ve tamamen senin!’ denildiğinde bu propagandanın anında tersine döneceğini bile göremiyorlar. Millet için seçimin er meydanı, sandığın kendi gücünü gösterdiği bir ayna olduğunu hala anlayabilmiş değiller. ‘Evetçiler’ iki sandığın manasını ne kadar iyi anlatırlarsa Evet”ler o kadar tırmanışa geçer kanaatindeyim…”
Referandum kampanyasında Evetçiler, bunu pek anlatamadılar ama millet anladı. MHP liderliği ise çok iyi anladı. Hem her zaman olduğu gibi yine tavrını milletten yana koydu hem de Erdoğan’ın gayretinin ona yüklenen karizmayı hak ettiğini ve millete (dahası ümmete, dünya mazlumlarına) mal olduğunu fark ederek Cumhurbaşkanı ile aynı safa geçti. Partisini bölme girişimlerine karşı cevabı bu oldu.
MHP liderliğinin tavrından söz ederek 24 Haziran seçimlerinin değerlendirmesine de adım atmış olduk. Zira seçimlerde en çok merak edilen hususlardan birisi Bahçeli’nin bu tavrının millet tarafından nasıl karşılanacağıydı. Benim cevabım, özellikle Ak Parti seçmeninin bu tavrı son derece müspet bulduğu ve takdirle karşıladığı yönündedir. Kanaatimce Ak Parti’nin 1 Kasım seçimlerine göre 24 Haziran’da kaybettiği oyların hemen tamamının adresi MHP olmuştur. Ak Parti neden Erdoğan’ın aldığı oyun gerisine düşmüş ve oy kaybetmiştir, çokça ele alınan bahsi diğerdir. Eleştirilerin çoğuna katılıyorum. Zaten sonuçta yukarıda sözü edilen “iki sandık” esprisini gayet iyi kavrayan bir kısım seçmeni, Ak Parti’ye “böyle devam edemezsin hem kendine gelmen hem de yeni sistemin selameti açısından yanına taze kan olarak MHP’yi veriyorum” demiştir. Böyle demekle kalmamış, “bu fırsatı nasıl değerlendireceğine bakacağım, eğer başarılı olamazsan yıllardır sürdürdüğün ‘hakim Parti modeli’ üstüne de düşünüp sonraki seçimde kararımı bildireceğim” diye de ilave etmiştir. Perşembeye buradan devam edelim inşallah.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.