Doğu Akdeniz’de var olduğu düşünülen kaynakların keşfi ve keşfedilecek bu kaynakların uluslararası piyasalara taşınması ne kadar önemliyse, deniz sınırlarının belirlenmesi de o kadar önemlidir.
2000’li yılların başından beri Doğu Akdeniz’de bulunan aktörler arasında anlaşmazlıklar var. Bu deniz sınır anlaşmazlıklarının çözülmesi ve yeni işbirliklerinin sağlanması için deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda birçok anlaşmanın imzalandığını görüyoruz.
Bu anlaşmalar, Doğu Akdeniz’de yeni bir enerji denkleminin kurulmasına da öncülük edecektir.
Son dönemlerde, Türkiye ve Mısır arasında yaşanan yumuşama Doğu Akdeniz’de yeni bir dönemin başlayacağının işareti olarak algılanmaktadır.
Bölgedeki kaynakların uluslararası piyasalara taşınması konusunda merkezi konuma sahip olan Mısır, Yunanistan ile deniz yetki anlaşması da imzalamıştı.
Ayrıca Mısır, İsrail, Yunanistan, GKRY, İtalya ve Ürdün’ün katılımıyla kurulan ve bölgesel bir kuruluşa dönüştürülen Doğu Akdeniz Gaz Forumu içinde de yer alıyor. Ancak, Mısır’ın Türkiye ile olan ilişkilerinde var olan gerginliğe rağmen yeni bir anlaşma imzalaması sürpriz olmayabilir.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, Türkiye ve Mısır’ın Doğu Akdeniz’de en uzun kara sınırları olan iki ülke olduğunu dolayısıyla ilişkilerin seyrine göre Türkiye’nin Mısır ile deniz yetki alanlarını müzakere ederek bir anlaşma imzalayabileceğini ifade etmesi, Doğu Akdeniz’de enerji denkleminde birçok şeyin değişebileceğini de göstermektedir.
Türkiye ve Mısır arasında imzalanacak olan deniz yetki alanı anlaşması Doğu Akdeniz’de birçok dengeyi değiştirecektir. Çünkü Türkiye ve Mısır bölgede birçok açıdan ağırlığı olan iki ülke konumunda.
Bu anlaşma, Doğu Akdeniz’de var olan enerji denkleminin tamamen değişmesine neden olacak, yeni denklemde birçok ülke arasında var olan anlaşmazlıkların çözümünü hızlandıracaktır.
Ekonomik, güvenlik ve siyasi açıdan birçok sorunu barındıran Doğu Akdeniz Boru Hattı veya bilinen ismiyle Eastmed Boru Hattı projesinin hayata geçmesi artık olasılık dışı kalacaktır.
AB ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de zoraki gündemde tuttukları birçok senaryonun çökmesini beraberinde getirecek.
Doğu Akdeniz’deki kaynakların taşınması için en uygun rota olan Türkiye rotasının öne çıkmasına ve Türkiye’nin tekrar enerjinin merkezine oturmasına yardımcı olacaktır.
Türkiye ile Doğu Akdeniz’de kıyısı olan diğer ülkeler arasında yeni deniz yetki alanları anlaşmalarının imzalanmasına ve bu alanda yeni işbirliklerine yol açılacağını söyleyebiliriz.
2000 yılı başında Doğu Akdeniz’de başlayan hidrokarbon aramaları ile beraber, bölgede bulanan aktörler arasında deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda birçok anlaşmanın imzalandığını görüyoruz.
Mısır, 2003 yılında GKRY ile MEB anlaşması imzalarken, 2020 yılında Türkiye-Libya deniz sınırını ihlal ederek Yunanistan ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasını imzaladı.
2007’de Lübnan GKRY ile MEB imzalamıştı. 2010 yılında ise İsrail, GKRY ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması imzaladı.
Türkiye ise 2011 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile MEB anlaşması imzalarken, 2019 yılında ise Libya ile bölgede birçok dengeyi değiştiren deniz yetki anlaşmasını imzaladı. Şimdi ise sıra Türkiye ve Mısır arasında olası yeni deniz yetki alanları anlaşmasında.
Dolayısıyla, yeni dönemde bölge ülkeleri arasında başlayan hareketlilik bölgede enerji denklemi açısından önemli değişikliklerin de habercisi.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.