Siyasi tarihimizin en büyük kara deliklerinden biri olan 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 40 yıl geçti. Ancak yaşanan acılar ve travmalar toplumda etkilerini sürdürmeye devam ediyor. Kolay değil onlarca insan asıldı, 600 bin insan işkence gördü, iki milyona yakın insan tutuklandı. 60, 71 darbelerinden yaklaşık 10 yıl sonra Türkiye 3’üncü darbe ile muhatap edilmişti. 12 Eylül ilk darbe olmadığı gibi son darbe de değildi. 27 Mayıs’tan farklı olarak 12 Eylül darbesi emir komuta zinciri içinde yapılmıştı. 12 Eylül’de olduğu gibi sadece iktidar ve sağ politikacılar değil, bütün partiler ve politikacılar faaliyetten yasaklanmış, soruşturmalar, tutuklamalar sıradan halka kadar inmişti. Darbe yüzünden memleketin yaşadığı ekonomik kayıpları 50,4 milyar dolar olarak tespit edilmişti.
Darbe öncesinde 1974 tarihinde Anti-Amerikan Ecevit-Erbakan koalisyonunun Kıbrıs’a asker çıkarması, barış temin edildikten sonra da askerleri geri çekmemesini bahane eden ABD ve Batı, Türkiye’ye ağır ‘’ekonomik ambargo’’uygulamak suretiyle ülkemizde enflasyonu neredeyse %100’ü aşacak şekilde körüklemişlerdir. Bu operasyon sonucunda TL’nin değeri çok düşürülmüş pek çok zaruri ihtiyaç maddesi petrol, gaz,yağ sigara ve pek çok bulunmaz olmuştu. Diğer taraftan ülkemiz ciddi bir ideolojik kamplaşmanın içine itilmiştir. 1974 Rahşan Affı ile hapisten tahliye edilen sağ ve sol gruplar arasında yaşanan çatışmalar terör faaliyetleri önlenemez olmuştur. Sıkıyönetim ilanı bile olayları önleyememişti. Her gün sokaklarda onlarca kişi çatışmalarda ölüyordu. Halkımızın can ve mal güvenliği kalmamıştı. Halk huzur ve güvenliği için darbeyi arzular hale getirilmişti. Bu ortamda 12 Eylül 1980 sabahı saat 03.00’de emir komuta zinciri içinde TSK yönetime el koydu. Kod adı, Bayrak Harekâtı olan darbenin legal gerekçesi ise, ordunun İç Hizmet Kanunu’nda yer alan ‘cumhuriyeti koruma’ vazifesi idi. Darbelere alışık olan halk, bu defa darbeyi daha sükûnetle karşılamıştı. Zira şartlar olgunlaşmıştı. Ancak darbenin ertesi günü ortalığın hemen yatışması, akla bir takım sualleri getirdi. 2 yıllık sıkıyönetim idaresi altında politikacılar askerler ne dediyse yaptığı halde, terör niye önlenememişti de bunun için darbe yapılması gerekmişti? Ülkenin idaresi, 5 üst rütbeli generalin teşkil ettiği Milli Güvenlik Konseyi’nin elindeydi: Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer ve Sedat Celasun. Yüzbinlerce kişi gözaltına alındı. Mahkemelerde yüz binlerce davada yüz binlerce kişi muhakeme edildi. 50 kişi asıldı. Evren’in ‘Asmayalım da besleyelim mi?’ sözü siyasî literatüre geçti.
1970’li yıllarda CIA’nın Türkiye şefi olan Paul Henze generallere yakındı. 12 Eylül darbesini Başkan Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diye haber vermişti. Ancak dönemin Yunan Başbakanı Rallis ile Dışişleri Bakanı Miçotakis’in Türkiye’deki darbeyi üç saat önce darbeyi azmettiren üst düzey Amerikalı askerler veya Paul Henze’den almış olmaları güçlü bir ihtimal.
1974 Kıbrıs Harekatı’na engel olunmamasına kızan Yunanistan NATO’nun askeri kanadından çekilmiş, Ege hava sahası Türkiye’ye kalmıştı. 1977’de NATO’ya dönmek istediğini bildiren Atina’ya Türkiye engel oluyordu. Yunanistan’da sosyalist PASOK’un iktidara gelme ihtimali belirince, Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutanı Bernard Rogers Ankara’ya gelerek Evren’i vetoyu kaldırmaya ikna etti. Yunanistan’ın Türkiye’nin AB’yle ilişkilerini engellemeyeceğine dair asker sözünü Evren’e şifahi olarak vermesiyle Türkiye vetoyu kaldırdı. Dışişleri’ne danışılmadan verilen kararın son metnini diplomatlar değil askerler yazdı. Böylece Türkiye, Albaylar Cuntası’ndan da Kıbrıs Harekatı sayesinde kurtulmuş Yunanlara karşı en büyük kozunu kaybetti. NATO’ya dönüp bir yıl içinde AB’ye giren Yunanistan kalleşliğini bu olayda da gösterdi. Türkiye’nin AB’ye girmesini engelledi.
Darbecilerin Türkiye’yi onlarca yıl geriye attığı bir döneme Ak Parti 2002 yılında iktidar olduktan sonra 2007 yılından başlayarak vesayetçi yapılara son verdi. 2010 yılından başlayarak günümüze bütün darbeciler yargı önüne çıkarıldığı bir süreç başlatıldı.
Erdoğan başkanlığındaki Türkiye 1980 darbesi sonrasında 28 Şubat, 27 Nisan E Muhtırası,MİT’e darbe girişimi, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz Türkiye’yi işgal ve iç savaş çıkarma girişimlerini devlet-millet işbirliği içinde enterne etti. Bölgesinde ve dünyada güçlü bir ülke olarak 2023 idealleri çevresinde askeri, siyasi ve diplomatik başarılarını milli ve yerli harp teknolojilerini savunma sanayisini devamlı geliştiren bir dinamizm çerçevesinde sürdürerek dost ülkelere güven düşman ülkelere de korku salan güçlü bir Türkiye söz konusu.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.